Kanuni'nin vefatı ve Celâlzâde...

Celâlzâde Mustafa Çelebi, Kânûnî Sultan Süleymân Hanın son seferinde müteferrika olması dolayısıyle, onun maiyyetinde bulundu. Zigetvâr muhâsarası esnâsında Nişancı Eğri Abdizâde Mehmed Bey vefât ettiğinden, Celâlzâde ikinci defâ Nişancı tâyin edildi. (Nişancı: Divan-ı hümayun üyesi olup, kanunnameleri hazırlayan, Padişahın mührünü taşıyan ilmiye sınıfından görevli) Kendisi, ihtiyarlığını ileri sürerek kab-l etmek istemedi ise de, kesin emir üzerine kabûle mecbur kaldı. Nişancılığa tâyini esnâsında Sultan Süleymân Han vefât etmişti (1566). Fakat vefât haberi pek gizli tutulduğundan hâriçten duyulmamıştı... Otağ-ı hümâyunda gözyaşı! Celâlzâde, pâdişâhın ölümünden haberdâr olmadığı için, Nişancılık hil'atı giymek için Otağ-ı hümâyûna girdiği vakit, hayatta zannettiği kadirşinâs pâdişâhının öldüğünü anlayınca, gözyaşlarını tutamadı. Fakat Vezîr-i âzam Sokullu Mehmed Paşanın îkâzı üzerine kendisini toplayan Mustafa Çelebi memuriyet hil'atını giydikten sonra, durumu kimseye sezdirmemek için içi kan ağlar olduğu halde memnun bir şekilde sevinerek Otağ-ı hümâyûndan dışarı çıktı. Onun bu hâlini görenler, pâdişâhın sıhhatte olduğu zannı ile şüphelerini giderdiler... Mustafa Çelebi, ordu ile berâber İstanbul'a döndü ve Sultan İkinci Selîm Han zamânında da kısa bir müddet, yâni on üç ay kadar Nişancılıkta bulundu. 1567 (H. 975) senesi Rebîulâhir ayında, yaklaşık 75 ilâ 80 yaşları arasında vefât etti. Eyyûb Sultan Nişancası'nda yaptırdığı câminin bahçesine ve kendisinden evvel vefât eden kardeşi Sâlih Çelebi'nin yakınına defnedildi. "Yeri Cennet ola!" Vefâtı hakkında, Deli Kâdı'nın söylediği manzum târih, mezar taşına yazılmış olup, aynen şöyledir: (Celâl oğlu nişânî ki cihânın, Fenâsın gördü azmetti bekâya/Teni hâki olup aslına râci, Karıştı rûh-ı pâki asfiyâya/Yeri Cennet ola diyu melekler, Feleklerden el açtılar duâya/İşitip rûh-ı kudsî dedi târih: İlâhî rahmet eyle Mustafa'ya!) Celâlzâde Mustafa Çelebi, câmiden başka, yine o civarda bir hamam ve bir de tekke yaptırmıştır.