Jak Helli'nin, savaş meydanında ölenler ve esir olanlar hakkında verdiği bilgi, salonda garip bir rüzgar estirdi. Akrabaları ölenler teessürlerini, selamette olanlar ise sevinçlerini saklamıyorlardı. Burgondiya Dükası Filip: -Bana Jean'dan bahsediniz, dedi. Oğlum kimbilir şimdi, ne korkunç zindanlarda ne kadar ıstırap çekmektedir: "Başımıza yıldırım düştü!" Helli teminat verdi: -Merak buyurmayınız efendimiz, asil oğlunuz Bursa'da misafir muamelesi ve itibar görüyor, çünkü Sultanın takdirini savaş boylarında kazandı. Esasen onun gözüne girmek için tek çare kahramanlıktır. Helli'nin sözünde mübalağa yoktu. Bayezid Han'ın, "Korkusuz Jean" adlı bu genç ve cesur Fransız asilzadesine kanı ısınmıştı. Savaşın hemen ertesi günü huzura kabul ettiği zaman kendisine, teessüre kapılmamasını söylemiş, gönlünü almıştı. Ayrıca, hayatını bağışlayacağı vaadinde bulunmuştu. Padişahın: -Gök yıkılsa mızraklarımızla tutarız, demişsiniz, bu doğru mu? Sorusuna Korkusuz Jean: -Evet haşmetmeap, doğrudur. Muazzam bir ordu ile üzerinize geliyorduk. Zaferden en ufak bir şüphemiz yoktu. Gök yıkılsa, belki mızraklarımızla tutardık. Fakat başımıza müthiş bir "Yıldırım" düştü. Mızraklarımız bu yıldırımın altında kırıldılar, ezildiler, yandılar, cevabını verdi. "Size karşı silah kullanmam" Sultan Yıldırım Bayezid Han, Fransız asilzadesinin bu sözlerinden memnun olmuştu. Korkusuz Jean, padişaha şunları da söyledi: -Size, onurlu bir Fransız asilzadesi olarak söz veriyorum. Bir daha size karşı silah kullanmayacağım. Jak Helli, Osmanlı hükümdarı ile Jean arasında geçen bu konuşmayı da anlattı ve bu asilzadenin kurtuluşu için Türklerin 200.000 duka altını kurtuluş parası istediklerini söyledi. Bu müthiş bir rakamdı. Fakat Bursa'daki esirler de Fransa'nın en seçkin kişileriydi...