Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa Rusya'dan getiriliyordu... İçinde bulunduğu araba Yıldız Sarayı'ndan girince: "Gazii meduhul-efali bizzat kendim istikbal edeceğim!" diyen Sultan ll. Abdülhamid Han, kendini tutamayarak teşrifat ve merasim hudutlarını dinlemeyerek Divanı Hümayun merdivenlerinin ortasına kadar kollarını açarak yürümüş ve Gazi Osman Paşa'yı "Gel benim kahraman Osmanım! Berhüdar ol! Şanı milleti ancak sen muhafaza ettin. Vatan uğrunda yaptığın gazaya bütün cihanı hayran eyledin. Osmanlı askerliğinin şerefini sen göklere çıkardın. Senin gözlerini öpmek için hasretle ahdetmiştim. Gel ahdımı yerine getireyim. Gözlerini öpeyim" diyerek karşılamıştır. "O şerefe de kavuştum" Merdivenleri ağır ağır inmekte olan Padişahın kendisine doğru gelmekte olduğunu gören Gazi Osman Paşa ileriye doğru atılmış ve: "Şevketli Padişahım! Sağ kaldığım için gönlümde tek bir sevinç varsa o da zatı şahanelerinin ayak turabına yüzümü, gözümü sürmek için nice yıllardır kalbimin en mahrem hücresinde cevheri can gibi sakladığım bir emeli mukaddesenin husulü içindi. Allahü teala hazretlerine hamdolsun ki bugün o şerefe de kavuştum" demiştir... Memlekete döndükten sonra siyasi çalışmalarda da bulunan Osman Paşa'nın en büyük mücadelesi ordunun ıslahı konusunda olmuştur... Osman Paşa'nın saray muhiti içerisindeki önemli çalışmalarından biri ise ulema sınıfı ile iş birliği içerisinde olması ve dini sınıfın liderliğini yapmış bulunmasıdır. Ruhu şâd olsun... Osman Paşa yirmi üç yıl süren (1877-1900) Saray hayatı esnasında kendisi II. Abdülhamid'e sadakatle bağlı kaldığı gibi Abdülhamid de ona karşı güven beslemiş, iki oğlunu iki kızına damad etmiştir... Gazi Osman Paşa'nın 1900 yılındaki ölümü gerek yurt içinde gerekse yurt dışında büyük bir teessürle karşılanmıştır. Osmanlı askeri tarihinde yapmış olduğu başarılı hizmetlerinden ve kazanmış olduğu haklı şan ve şöhretinden dolayı o her zaman için saygı ve hürmetle anılmaya devam edecektir. Ruhu şâd olsun.