Rus Çarı'nın maksadı, uygun bir zamanı kollayıp, aniden Osmanlı topraklarına saldırmaktı. Yeni büyükelçi Prens Mençikof, kalabalık bir maiyetle 28 Şubat 1853'te İstanbul'a geldi. Prens Mençikof, Osmanlı devleti ile savaş çıkarmak için bahaneler arıyordu. Bunun için, Ortodoks ahalinin haklarını öne sürdü. İngiltere ve Fransa büyükelçilerinin araya girmesiyle, Osmanlı devletindeki Ortodoks ahaliye bazı imtiyazlar tanındı. Buna rağmen Rus ordusu Osmanlı sınırına yığınak yapmaya başladı. Ayrıca Osmanlı hükûmetine de bir ültimatom vererek, Rusya'nın, bütün Ortodoks Hıristiyanların koruyucusu olduğunun kabul edilmesini istedi. Osmanlı Hükûmeti istifa etti Bu arada Osmanlı Hükûmeti istifa etti ve Fransız hayranlığı ile tanınan Mustafa Nâilî Paşa başkanlığında yeni hükûmet işbaşına geldi. Bu hükûmetin dışişleri bakanlığına da büyük bir İngiliz sempatizanı olan Mustafa Reşit Paşa getirildi. Avrupa devletlerinin desteğini alan bu yeni hükûmet, Rus ültimatomunu reddetti. Bunun üzerine Rusya Büyükelçisi Prens Mençikof tehditler savurarak ülkesine döndü. Bu hadiseden hemen sonra 22 Haziran 1853 günü Rus birlikleri Prut Nehrini geçerek Osmanlı topraklarına girdiler. Kısa bir süre içinde, o devirde bir Osmanlı eyaleti olan Romanya'yı istila eden Rus birlikleri, Tuna sahillerine kadar geldiler. Burasını geçtikten sonra gerisi kolaydı. Rahatça İstanbul'a kadar gidebilirlerdi. Fakat, önlerinde Silistre Kalesi vardı. Önce bu engeli aşmaları gerekiyordu. Mareşal Paskiyeviç kumandasındaki 80.000 kişilik bir Rus ordusu 20 Mayıs 1854'te Silistre önlerine geldi. Rus Mareşali, kalenin, böyle kalabalık bir orduya dayanamayacağı için hemen teslim olacağını düşünüyordu. Ancak kale kumandanı Musa Hulusi Paşa'nın hiç de öyle bir niyeti yoktu. Paskiyeviç'i ürküten cevap! 22 Mayıs'ta başlayan topçu ateşi, şiddetini arttırarak devam ediyordu. Mareşal Paskiyeviç, Musa Hulusi Paşa'ya bir Rus subayı göndererek, teslim olmasını istediğinde Musa Paşa yerinden doğruldu. Elini azim ve imanla dolu göğsüne vurarak şöyle haykırdı: -Silistre Kalesi top gülleleriyle yıkıldıktan sonra, biz göğüslerimizle canlı bir kale kuracağız. Rus subayı, karargahına döndüğü zaman, tecrübeli ve ihtiyar Mareşale durumu ve kale kumandanının verdiği cevabı anlattı. Paskiyeviç, hiç beklemediği bu cevaptan ürkmüştü... Daha sonra neler oldu, yarın devam edelim.