Sakınan göze çöp batarmış!..

A -
A +

Onyedinci asır başında yaşamış ulemadan ve Sultan l. Ahmed Hanın Şeyhülislâmlarından "Çelebi Müftî" ismiyle meşhur, Hocazade Mehmed Efendi, bulaşıcı hastalıklardan çok korkan bir adamdı. Onun bulunduğu yerde hastalık ve ölümden katiyyen bahsedilmez, kendisi de hiç kimsenin hasta ziyaretine ve cenazesine gitmezdi... İlim sahibi olduğu halde bu kötü huydan bir türlü kendini kurtaramıyordu. Bu da artık onun "hastalığı" olmuştu... Hatta çevresindekilere, "Bendeki bu kötü bir huydur, bir türlü kendimi kurtaramıyorum. Sakın siz benim gibi olmayın!" derdi... Bir hizmetçisi ölmüştü!.. Bir gün, evinin hizmetçilerinden biri hastalanıp vefat etti. Hocazade Mehmed Efendi hiç tereddüt etmeden, konağına bir duvarcı ustası çağırdı. Ustaya, evin hizmetçisinin öldüğü odanın kapısını örmesini söyledi. Usta, kapıya boydan boya duvar ördükten sonra Çelebi, ayrı bir direktif verdi: -Şimdi git, bahçe tarafından dolaş ve o odanın duvarını del, naaşı oradan çıkarıp gömsünler. Bu oda da bir daha kullanılmasın!.. Bunlar bir vakit beyler idi... Hikmet-i İlahi, "sakınan göze çöp batar" misali, bütün dikkatine, hassasiyetine rağmen Hocazade Mehmed Efendi vebaya yakalanarak hayata veda etti... Ölüm denen gerçekten kaçılır mıydı? Ne diyordu büyük mütefekkir Yunus Emre: Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi, Gel gör şimdi, bilmeyesin bey hangidir ya kulları?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.