Osmanlı Hükümdarı II. Bayezid Han haber alır ki, Venedik Doçu Gugliemo Monteferlo, sarayının tören salonunun azametli duvarına boydan boya, Müslümanlara ve Osmanlılara hakaret ihtiva eden bir resim yaptırmış. Üstelik o cüce, haddini bilmeden bir de yazılar ilave etmiş. Misafirlerini bu salonda ağırlarken, Osmanlı'ya karşı küstahça sözler sarfedermiş!.. Hünkâr, Veziriazam Hersekzade Ahmed Paşa'yı çağırtır ve bir "name-i hümayun" yazdırır. Bir gök gürültüsünden farksız olan bu mektupta şöyle emreder: "Ne herzeler işlemişsin!" "Mâlûmum oldu ki, sarayının duvarına, hakkımızda bazı herzeler yazdırmışsın. Aramızdaki anlaşmaya riayet bir tarafa, hükümdarların en kuvvetlisi olan bana nezaketi de ihmal etmişsin. Ol sebepten, bu namemi getiren Çavuşum, emaneti sana verdikten gerû, heman o an ve kendisinin gözü önünde bu duvarı yıktırasın! Şayet ola ki ihmalin görüle, bilesin ki bizden sana acı bir azap dokuna!" Çavuş hemen yola çıkar ve Venedik sarayına vasıl olur. Sonrasını, o esnada orada bulunan Venedikli Papaz Giovanni Sereno'nun hatıralarından öğreniyoruz: Duvar yerle bir edilir!.. "Venedik Doçu bu mektubu okuyunca korkudan titremeye başlar ve hemen duvarcıları çağırıp, resimler ve yazılar kazındıktan sonra, o ihtişamlı salonun yüksek duvarı yerle bir edilir. Bunları takip eden Osmanlı Çavuşuna, 'Ne olur Padişahımızdan benim için özür dile de bize bir zararı dokunmasın' der. Çavuş da ona: 'Oldu İnşaallahü teâlâ. Bundan sonra benzer bir densizlik yapmayacağına söz verdiğini Padişahımıza anlatacağım.' Sonra da, ne Doçu, ne de orada bu hadiseyi seyreden Venedikli asilzadeleri selamlamaya hacet görmeden arkasını dönüp gitti..."