Sayın Oktay Saral AKP İstanbul Milletvekili

A -
A +

Muhteşem Yüzyıl dizisi dolayısıyle düşüncenizi ve yapmak istediğinizi, önce gazetelerimizde okudum. Sonra sizi bir TV programında dinledim. Gördüm ki, Kanunî Sultan Süleyman'ın ve onun aydınlık devrinin bir TV dizisinde yanlışlarla dolu olarak gösterilmesinden şikâyetçisiniz. Bazı tarihçilerimizin de o dizideki yanlışlar üzerinde durduklarını biliyorum. Milletlerin yaşayışında tarih şuuru elbette çok önemli. Dünyanın en büyük, en önemli, en muhteşem devletlerinden biri olan Devlet-i aliyye 624 yıl hükümran oldu. Merhum tarihçimiz Yılmaz Öztuna'nın Büyük Türkiye Tarihi'nde belirttiği gibi Osmanlı, Sultan 3. Murad Han devrinde (1585 yılında) 23 milyon 334 bin 600 km2'ye yayılan muhteşem bir devlet idi. Ve yine Osmanlı, aynı eserde açıklandığı gibi, 14. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar, 322 yıl, bütün dünya milletleri arasında lider devlet olarak hüküm sürdü. Böyle bir devletin elbette dosdoğru diziler hâlinde anlatılması lâzım. Buna itirazım yok. Yalnız ben, sizin çıkışınızı, çırpınışınızı şuna benzetiyorum: İstanbul'un meşhur köşklerinden biri şu veya bu ihmal yüzünden yanıyor. Alevler daha köşkün birinci katında. Siz de, bulup getirdiğiniz bir merdivenden çıkarak köşkün kiremitlerini kurtarmaya çalışıyorsunuz. Köşk yanıp gittikten sonra kiremitler neye yarar? Sayın Milletvekili! Milletin en güzel ve doğru tarifini Fransız yazarlarından Balzac yapmış: "Millet, edebiyatı olan topluluktur!" demiş. Bizim yüz akı şairlerimizden ve mütefekkirlerimizden Necip Fazıl Kısakürek'in de benzer bir iddiası var: "Bir milletin edebiyatı yoksa, o millet yok demektir." Bu tesbitler doğrudur. Çünkü edebiyatın temel malzemesi dildir. Dil olmazsa edebiyat olmaz. Dolayısıyle dil olmazsa millet olmaz. Bir milleti meydana getiren çok önemli temellerden birisi dil, ötekisi dindir. Milletlerin hayatında dil ve din çok önemli, çok önemli, çok önemli. Bana sorarsanız size derim ki bu çok önemli iki temelin ilk sırasında dil bulunuyor. Çünkü dil olmasa din de olmaz. Dinin güzelliklerini, özelliklerini ancak zengin bir dille anlatabiliriz. Sevgili Peygamberimiz: "Din nasihattir!" diyor. Biz o nasihati, birtakım el-kol, kaş-göz işaretleriyle yapamayız. Dinin güzelliklerini, ancak zengin bir dille ortaya koyabiliriz. İşte bunun içindir ki, İslâmiyete düşman olanlar, dilimizi de budamaya çalışıyorlar. Bin yıldan beri konuşa konuşa Türkçeleştirdiğimiz kelimeleri, "Bunlar Arapça-farsça asıllıdır!" gerekçesiyle dilimizden çıkarıp atıyorlar. Sayın Milletvekili! Türkçemiz yavaş yavaş kan kaybediyor. Çıkın İstanbul'un, Ankara'nın geniş caddelerine. Göreceksiniz ki, büyük mağazaların, heybetli iş yerlerinin alınlarında hep İngilizce, Fransızca... kelimeler var. Türkiye bir sömürge devleti midir? Yeni yerleşim merkezlerimiz artık İngilizce isimlerle böbürleniyorlar. Türkiye'de çıkan 100 dergiden 70'i İngilizce, Fransızca, İtalyanca... kelimelerle çıkıyor. Hipodromlarda koşan atlarımız arasında da artık İngilizce isimli olanlar var. Türkiye bir sömürge devleti mi oldu. Bu aşağılık duygusu, bu sefil bu rezil uygulama böyle devam ederse 50 yıl sonra bu topraklarda Türkçe konuşanlar parmakla gösterilecek kadar azalacaktır. O zaman ne Kanunî Sultan Süleyman kalacaktır ne de sizin mezar taşınız. Şimdi siz, Türkiye Büyük Millet Meclisinden sigara yasağı gibi yeni bir kanun geçirebilir misiniz? "Türkiye'de, yabancı kelimelerle iş yeri açılamaz. Bu esasa uymayanlar 500 milyon liraya mahkûm olurlar!" görüşünü bir kanunla yürürlüğe koyabilir misiniz? Esas hizmet budur. Gerisi boş laftır. Suya delik açmaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.