Siyasette de konuşma üslubu zarif olmalı

A -
A +

Siyaset dünyamızda söz söyleme üslubu zaman zaman çok sertleşiyor. Doğrusu o sert beyanlardan hoşlanmıyorum. Sözü hem doğru hem güzel hem de yerinde kullanmak lâzım. Çünkü bazan bir tek kelime bile büyük hadiselerin doğmasına yol açıyor. Yunus Emre ne kadar doğru söylemiş: "Söz ola kese savaşı / Söz ola bitire başı Söz ola ağulu aşı / Bal ile yağ ede bir söz." Gerçekten de bir söz, bir savaşı bitirebilir veya başlatabilir. Bir başın kopmasına sebep olabilir. Atalarımız boşuna mı "Tatlı söz, yılanı bile deliğinden çıkarır" demişler. Kişi, sözün güzelini, yumuşağını söylemeli. Yine Yunus Emre'ye kulak vermeliyiz: "Yunus Emre der hoca / İstersen var bin hacca. Hepisinden eyice / Bir gönüle girmektir" İslâmda söz söylemek, gönül kazanmak çok önemli iken, biz artık takdir duygularımızı bile küfrederek, galiz kelimeler kullanarak ifade ediyoruz. Daha dün, vapur iskelesinde beklerken yanı başımdaki iki gencin konuşmalarından utanç duydum. Biri ötekine anlatıyordu: -Ulan o... çocuğu, o golü nasıl kurtardı beee? Helâl yani! Helâl! -İt oğlu it kedi gibi, kedi gibi! Artık "Eşek gibi çalışmak, it gibi koşmak, katır gibi inatlaşmak, ineklemek, köpek gibi yalvarmak..." takdir duygularımız içindir. Mercimek Ahmed'in, Farsçadan dilimize çevirdiği o meşhur KÂBUSNAME isimli kitapta okumuştum: Padişahın biri bir rüya görmüş. Rüya tabircisini çağırıp rüyasını anlatmış. Adam: -Padişahım demiş. Bütün akrabalarınız ölecek. Arkalarından da siz öleceksiniz! Padişah bu açıklamaya çok öfkelenmiş! -Vurdurun bu adamın başını demiş. Adam başından olmuş. İkinci rüya tabircisini çağırmışlar. O da aynı açıklamayı yapmış ve canından olmuş. Sonra üçüncü bir kişiyi bulup getirmişler. Adam: -Padişahım demiş çok güzel bir rüya görmüşsünüz. Siz, bütün akrabalarınızdan daha uzun ömürlü olacaksınız! Görüldüğü gibi, bu üçüncü kişi de, diğerlerinin söylediklerini tekrarlamış. Ama sözü güzel söylemiş. Ve huzurdan birkaç altınla uğurlanmış. Galiba 50 yıl önce duyduğum bir Konya fıkrasını hiç unutmuyorum. Bir zamanlar Konya'da at yarışları yapılıyormuş. O yarışlara meraklı olan biri, her nasılsa yapılan bir yarışa gidememiş. O gün yarışlardan dönen bir arkadaşına rastlamış: -Yahu demiş bugünkü yarışlara gelemedim bizim dünürün atı da koşacaktı. Nasıl koştu, hayvan iyi koştu mu acaba? -Ooo sorma, sorma demiş! arkadaşı. Senin dünürün atı, bütün atları kattı önüne onları bir kovaladı bir kovaladı ki, şaşırdık kaldık azizim!.. Şimdi siz de bu zarif bu güzel cevaba gülmüyor musunuz? İngiltere Başbakanı Çörçil rakamları olayları çarpıtarak konuşan milletvekillerine parmağını uzatarak: -Sen yalan söylüyorsun! Kes sesini! diye bağırmıyormuş. Gülümseyerek; -Anlattıklarınıza inanmak kabiliyetimi maalesef kaybettim, diyormuş! Şimdi bir de bizden örnek vereceğim: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın okul kıyafetleriyle ilgili bir kararını tenkit etti. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer öfkeyle cevap verdi: -KıIıçdaroğlu bizim kararnamemizi iyi okumamış. Bu kararnameyi onun gözüne sokuyorum! dedi. Oldu mu şimdi? Bu kem cevabı beğendiniz mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.