Japonya'nın Osaka kentinde düzenlenen 11. Dünya Atletizm Şampiyonası güzel bir organizasyon olarak tarihe geçti. 10 bin metrede Elvan'ın, 31:59.40'lık derecesiyle dünya ikincisi olması, 3000 metre engellide 8:22.37 koşan Halil Akkaş'ın finale kalması; Türk sporu ve atletizm adına sevindirici gelişmeler... Tüm spor dallarının anası, atası ve temeli kabul edilen atletizmden iyi haberler duymak bir spor adamı olarak bizleri fazlası ile mutlu ediyor. Olimpiyat oyunlarında en fazla madalya dağıtılan branş atletizm sporu. Ülkemizde atletizm, özellikle koşularda başarılı sonuçların elde edileceği bir insan potansiyeline sahip. Şu anda federasyon başkanı olan Mehmet Terzi de 5 bin, 10 bin ve maraton dallarında yarıştığı dönemlerde mesafe koşularında başarılı sonuçlar elde edilmekteydi. O dönemde Balkanlardaki dev sporcuların arasından madalya çıkaran krosçulardan dereceleri birbirine çok yakın en az 8 sporcu vardı. Ekrem Özdamar'ın 2.20 ile yüksek atlamada Balkan şampiyonu olması önemli sonuçtu. Yüksek oranda katılım ve elde edilen dereceler nedeniyle 27 Aralık Atatürk Koşusu uluslararası bir yarışma gibi yapılmaktaydı; özellikle Doğu Anadolu'daki illerimiz atlet yetiştiren fabrika gibiydiler. Kısaca Anadolu insanı bulunduğu coğrafyanın sağladığı fizyolojik kazanımları ve yeteneklerini pistlere yansıtmaktaydı. Ancak şu anda bu potansiyel azalmış durumda. İşin ilginç yanı ise, son 5 yıl içinde atanan gençlik ve spor il müdürlerinin büyük çoğunluğu da eski atletlerden oluşuyor. Atletizm kökenli il müdürlerinin bölgelerindeki potansiyele bakılınca atletizm açısından sonuçlar pek de iç açıcı değil. Son yıllarda gelenek haline gelen tribüne oynama, süslü turizm organizasyonlarına verdikleri önemin çok azını bile atletizm sporundan esirgiyorlar. Halbuki oturdukları koltukları, şu an önem vermekte imtina ettikleri atletizme borçlular. Gençlik ve spor hizmetlerini kazanç kapısı ve bir işletme zihniyeti ile yönetmeyi marifet sayıyorlar. Oysa, imkânlar eskiye oranla çok daha iyi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün ileriye dönük çağdaş projelere önem verdiği de herkes tarafından bilinmekte. Atletizmde elde edilen birkaç bireysel başarı ile övünmemek gerekir. Ülkemiz nüfusu genç ve potansiyel olarak atletizm sporuna yatkın bir yapıya sahip. Herkes tarafından bilinen bir gerçek var; "toprak işlendikçe ürün verir." 2008 yılında yapılacak olimpiyat oyunlarına, barajı geçerek katılacak atlet ve elde edilecek madalya sayısı bu spordaki gelişmişliğin en önemli göstergesi olacak. Umarız Osaka'da elde edilen sonuçlardan ilgililer bir ders çıkarır, daha çok çalışma yolunda adım atarlar ve nice yıldızlar yetişir.