Gazetelerde tam sayfa "bizim üniversiteye gelin" ilanları, rektörler ve öğretim üyelerinin kendi üniversiteleri ile ilgili övgü dolu röportajları herkesin dikkatini çekmiştir. Bu ilanlara ister pazarlama, isterse başarılı öğrencileri bünyelerine katma mücadelesi diyelim. Bu denli genç nüfusa sahip bir ülkede gençliği görmezden gelmek mümkün mü? Gençlik üretimden savunmaya kadar her alanda birinci derece ihtiyaç duyulan bir kesimdir. YGS, LYS, vb. sınavların ve buna dayalı reklamların bizi ilgilendiren yanı spordur. Gençlerin çoğunluğu ailesinden ilk defa ayrılacak, yurtta ya da 3-5 arkadaşla kiraladığı "öğrenci evinde" yeni bir hayata başlayacaklar. Hayatın ilk, meşakkatli ve unutulması çok zor olan anılarını bu yıllarda yaşayacaklar. Üniversite öğrenciliğinin ilk yıllardaki en büyük sıkıntı ders dışı zamanlarda ne yapılacağıdır. Bu süreçte karşılarına çıkacak olan, "kötülük tacirleri", çeşitli örgütler gençlere sempatik gelen özel yöntemleri uygulayarak onları yoldan çıkarmak için uğraşacaklar. Üniversite gençliğinin sağlıklı, duyarlı ve başarılı olabilmesi için yapması gereken faaliyetlerin başında spor gelmektedir. İnsanoğlunun spor yapacağı açıdan en verimli çağ üniversite yılları olup, bu işi gerçekleştirebilmesi için de spor alanlarına ihtiyacı vardır. Bazı üniversiteler spor alanı ve malzemesi bakımından fakir durumda iken bazı üniversitelerde de fazlası ile spor alanı mevcuttur. Ancak bazı üniversitelerdeki spor tesisleri müze haline getirilmiş olup, içindeki malzemelerde gelinin çeyizi gibi izlemelik haldedir. Öğrenciler sayesinde yapılan tesisler öğrencilerden esirgenmektedir. Bazı üniversitelerde ise; spor alanları kâr kapısı haline getirilmiş olduğu için, öğrenciler, spor tesis ve malzemelerinden faydalanamamaktır. Kısaca üniversiteler birkaçı dışında spor ortamından yoksun haldedir. Onlarca yeni ve de özel üniversite kuruluyor. Yüksek Öğretim Kurulu üniversitelerin kuruluşlarına onay verirken, öğrencinin istifadesine açık spor alanı olup olmadığı hususunda hassas davranırsa çok hayırlı bir iş yapmış olur. YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan spor yapan bir hocamız ve dostumuzdur. Bazı üniversitelerde müze haline gelmiş spor alanlarının öğrencilerin hizmetine açılması ve yeni kurulan üniversitelere ise bünyesinde spor alanı bulundurma zorunluluğu getirilmesi için yasal girişimlerde bulunması gençlerimizin geleceği açısından gerçekten büyük önem arz etmektedir.