Erzurum'da 27 Ocak'ta yapılacak olan Dünya Üniversiteler 25. Kış Oyunları'na çok az bir süre kaldı. Hatta 20 Aralık'tan itibaren pistlerde test yarışları yapılması gerekiyor. Ancak Erzurum'da kar sıkıntısı var. Dünya pratiğinde bu tip sıkıntılar baştan düşünülür ve önlem olarak suni kar yapma yolu ile yarışmalar kazasız belasız yapılır. Devletimiz sağ olsun, bu konuda ne istendiyse hepsini eksiksiz yerine getirdi. Kar yapma makineleri ve bu makineleri çalıştırmanın olmazsa olmazı olan su göletleri için, ilgili yerlere paraları verdi. Ancak suni kar üretmede bir sorun var gibi... Erzurum İl Spor Müdürü TV'ye verdiği mülakatında, kar üretmek için havanın yeterince soğumadığını söyledi. Evsafına uygun yapılmış makinelerin artı dört dereceye kadar kar üretmesi gerekiyor. Meteoroloji verileri de Erzurum'da kar üretilebilecek hava şartlarının fazlasıyla oluştuğunu gösteriyor. Hal böyle olunca burada bir sıkıntı var gibi gözüküyor. Ya makinelerde bir sorun var ya da su tutacak göletlerde bir eksiklik var. Bizden söylemesi... Gelelim kayakla atlama kulelerine. Yıldız sporcumuz Samet Karta'nın sakatlanması gerçekten çok üzücü bir olay. Bu olayla ilgili olarak kış oyunları koordinatörü Bekir Korkmaz, atlayışlar sırasında yüzde 2 oranında kaza olmasının normal olduğunu belirtiyor. Kırk iki yıllık kayakçılığımın yanı sıra bu alanda eserler vermiş ve uluslararası federasyonda görev almış biri olarak, bu açıklamanın yanlış bilgilendirmeden kaynaklandığını sanıyorum. Çünkü her çalışma veya yarışmada yüzde 2 sakatlık olursa; bir sezon sonunda atlayacak sporcu kalmaz. Spordan Sorumlu Bakanımız Sayın Faruk Özak'ın bütçe görüşmelerinde kayak sporunu meclis kürsüsünden gündeme getirmesi çok gurur verici. Ancak Sayın Bakan'a verilen bilgiler ya eksik ya da yanıltıcı. Sayın bakanımız diyor ki: "Bir kayakçı kısa sürede yetişmiyor, başarılı olmakta zaman istiyor." Bizim sporcularımızla, aynı yaşta kayağa başlayan Avrupalı kayakçı, bir günde elli saat antrenman yapmıyor. Avrupalı bizi geçiyorsa, demek ki uygulamada bir hata var. Türkiye'de kayak sporu yeni de başlamadı. Olimpiyat ve dünya şampiyonası gibi üst düzeyde yarışmalara, 1936 yılından bu yana resmen katılıyoruz. Devletin Türkiye Kayak Federasyonu'na verdiği bütçe, bizden çok daha başarılı olan ülkelerin federasyonlarına göre kata kat fazla. Bütün bunlar başarısızlığa kılıf bulma adına Sayın Bakan'a verilen doğru olmayan bilgilerdir. Bu da Sayın Bakan'ın iyi niyetini istismar etme anlamına gelmez mi? Unutulmamalıdır ki Erzurum 2011'in kefili Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Bu nedenle eksikler için gerekli tedbirler zamanında alınmalıdır. Tedbir alınırsa patenti şahsıma ait olan bir söz var: "Kar kâr'a dönüşür!" Ancak böyle giderse kâr kudurup sermayeyi yiyecek.