Sponsorluk kısaca, ticari sonuçları hedefleyen bir iletişim aracıdır. Sponsor olan kurum ya da kuruluş faaliyet çerçevesindeki hedef kitlesi ile buluşur, kendisini tanıtır ve imajını olumlu yönde geliştirme fırsatı yakalar. Bilgi ve iletişim çağı da dediğimiz günümüzde serbest rekabet sisteminin gereklerine uymak ticari yaşamın devamı ve büyüme açısından vazgeçilmezdir. Sponsorluk, sosyal hayatımızda estetik ve görsel açıdan heyecan veren sosyal etkinliklere yapılan destektir. İşte bu etkinliklerin başında da spor faaliyetleri gelmektedir. Bu nedenle sponsorluğu sportif açıdan değerlendireceğiz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 2004 yılında resmiyet kazanan "Ödül ve sponsorluk" yasası iki yılı aşkın süredir yürürlükte; bu yasa ile, "spora ve sporcuya ayni ve nakdi destek sağlamak isteyenlere kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sponsorluk hizmetleri için yapılan harcamaların amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için ise % 50'si" vergiden düşülmektedir. Sponsorluk yasası, sporun yaygın hale gelmesi ve başarılı sporcuların maddi olarak desteklenmesi bakımından çok önemlidir. Ancak, eldeki verilere göre, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra federasyonların sponsorlardan elde ettikleri desteğin 3.370.618 YTL olduğu görülmektedir. Sponsorlardan elde edilen gelirin büyük bir kısmını Satranç Federasyonu bulmuş; kendilerini kutlamak gerek. Bu rakamlara bakınca insanın şaşırmaması mümkün değil. Yasa var, iş adamlarımızın çoğunluğu spor sever görünüyor, peki sponsor nerede? Yasanın eksik yanı yok, yasa işadamına diyor ki gerçekten sporu seviyorsan sponsor ol, yaptığın harcamanın karşılığını vergiden düş ve de reklamını yap. Daha ne olsun? Ancak iş çevresi hep şunu düşünür; spor gibi önemli bir sosyal etkinliğe zaman ayırıp, nakit para verip sponsor olacağım; buraya kadar güzel. Ancak yaptığım bu hizmet bana nasıl geri dönecek? Başka bir deyişle, satış ve pazar alanımın ya da hedef kitlemin çok uzaklarında yapılan organizasyonlarda benim reklamı mı kim görecek? Ayrıca toplumun ilgisini kazanamamış ve uluslararası başarısı olmayan spor dallarına basın ve yayın kuruluşları da yer vermiyor. Bu durumda neden ağrımaz başımı ağrıtayım ki? Federasyonların elde ettiği sponsor gelirlerinin toplamı GSGM'nin iki federasyona ayırdığı bütçe kadar! Oysa federasyonların özerkleştirilmesindeki amaç, idari ve mâli yönden rahat hareket etmeleri ve bunun yanında sponsor bularak bürokrasi engeli olmadan hizmet yapmalarını temin etmekti. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Sayın Mehmet Atalay da her fırsatta bunu dile getirmektedir. Ancak özerk federasyonlardan bazılarının sponsorluktan elde ettikleri gelirlere bakılınca çok komik rakamlarla karşılaşmaktayız. Örneğin GSGM bir federasyona 1.500.000 YTL bütçe ayırıyor, bu federasyonun sponsorluktan elde ettiği gelire bakıyorsunuz GSGM'nin verdiği bütçenin % 1'i... Sponsorlarım hazır deyip sponsor bulamayan federasyonlar; proje üretemeyip, branşlarını yaygınlaştırmayıp uluslararası alanda başarı elde edemedikleri sürece kimse kimsenin kara kaşına kara gözüne sponsor olmaz! Bu durumda ne demek lazım diye düşünüyorum? Şimdilik en büyük sponsor devlet baba.