Eski Yunanca'dan gelen "etik" sözcüğü evrensel bir kelime haline geldi. Öz olarak terbiyeli ve ahlaklı olmaktır. Etik olmayan davranış ise, kuraldışı ve haksız yoldan kazanılmış başarı ve ona dayalı haksız kazançtır. Etik olmayan davranışlar toplumun çoğu tarafından kabul görmez. Spor, sahip olduğu evrensel felsefe ve içinde barındırdığı ahlâki kurallarla insanlar arasında barış, dostluk, arkadaşlık gibi sevgi temeline dayalı bağların oluşmasını ve pekiştirilmesini sağlar. Bunun yanında, sporun everensel felsefesi kapsamında, önemle vurgulanması gereken bir başka nokta da, spordaki temel amacın başarı değil, başarıya ulaşma çabalarının onurlu ve erdemli olmasını zorunlu kılar. Spor etiği ve olimpizm felsefesinin temel ve vazgeçilmez ilkesi "sporcu/spor adamı kimliğinin korunması"dır. Ne yazık ki, bugün sporcuya, spor yöneticisine, spor izleyicisine egemen olan düşünce, toplumdaki "ne pahasına olursa olsun bir an önce zengin olma" felsefesine paralel olarak gelişen "ne pahasına olursa olsun başarı" biçimindeki yoz ve ilkel düşüncedir. Bugün stat anarşisinin sebebi de maalesef budur. Ülkemizde hileli yolla elde edilen başarı ve onun sayesinde elde edilen kazançlar sporcu ve spor adamı iddiasındaki bazı beyinleri cezp etmektedir. Bu beyinlerin tek amacı vardır; kazanmak, kazanmak, kazanmak. Bu zihniyetle motive edilen sporcuyu, spor alanlarında yazılı olan "Ben sporcunun zeki çevik aynı zamanda ahlaklısını severim" sözü pek ilgilendirmemektedir. Bu sözdeki ahlak (etik) kelimesi kendisine verilen eğitim sırasında sporcunun duymadığı bir sözdür. Çünkü piyasa ekonomisi imkânlarından çok yönlü yararlanmanın ön şartı şampiyon olmak ve kazanmaktır. Oysa, etik olan, ahlaki kurallarla marka olmayı ve onurlu davranmayı gerektirir. Günümüz de sporcu/spor adamına tek seçenek sunulmaktadır. O da etik olmayan yolla başarılı olmak ve başarının getirilerinden yararlanmak. Bu şartlarda sporcu/spor adamlığına sahip olmak ve o kimliğin gereklerini yerine getirmek güç. Ancak kendisine sporcu/spor adamı diyen kişiler bu unvanlarını gerçekten taşımak ve sahip olmak istiyorlarsa doğru olanı yani etik olan yolu seçmek durumundalar. İster kara Afrikalı, ister Ön Asyalı olun bütün sporcu/spor adamlığı felsefesi ve kimliği tektir. Bu felsefede ise hileli yola yer yoktur. Dünya üzerinde önemli boyutlara ulaşan spor etkinliklerinde ülke olarak adımızı tüm bu gerçeklere karşın olumlu bir biçimde duyurmak istiyorsak, öncelikle spordaki gerçek kazanımın ne olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Spordaki gerçek başarı, dayanışma, mücadele, özgüven, yetenek gibi önemli bedensel ve düşünsel özellikleri insanlar arasında barış, dostluk, kardeşlik, arkadaşlık gibi sevgi temeline dayalı bağları oluşturabilmektir. Sporda (futbolda) şiddeti önlemenin yolu önce eğitim, sonra yasa ile mümkündür. Etik yoldan elde edilen başarı altın gibidir ve kararmaz. Bilerek ve yanlış yaparak şampiyon olunabilir ama sporcu/spor adamlığı kimliğini kaybeden, eğer varsa, önce kişiliğini kaybeder. HASANS boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder