Abdüllatif Uyan

Ahmed Yesevî hazretleri, küçük yaşından beri Resûlullah Efendimizin her sünnetine riâyet ederdi.

Ahmed Yesevî hazretleri zamanında, Mervezî adında meşhur bir müderris vardı.

Ahmed Yesevî hazretleri, kepçe-kaşık yapar, onları öküzün heybesine doldurup salardı onu çarşıya.

Miktâd bin Esved (radıyallahü anh) anlatıyor:

Miktad bin Esved (radıyallahü anh), çok sâde bir hayat yaşar, herkes ona imrenirdi.

Miktâd bin Esved (radıyallahü anh), Eshâb-ı kirâmın meşhurlarındandır. Hazret-i Ömer, vefat edeceği zaman onu yanına çağırdı.

Katâde bin Nûman (radıyallahü anh), Uhud Harbi’nde Sevgili Peygamberimize hücum eden müşriklere karşı vücûdunu siper ederken gözüne bir ok isâbet etti!

Hazret-i Mevlânâ'yı çok seven genç bir tüccar, Mısır’a gitmek için bu zâttan izin ister.

Hazret-i Mevlânâ'nın talebesinden biri, bir sene hacca gider.

Hazret-i Mevlânâ zamanında ilim sâhibi biri vardır ki, bu zâta düşmanlık besler.

Hazret-i Mevlânâ zamanında kırk rahip birleşir, Konya’ya gelirler ve “Şu Mevlânâ’ya haddini bildirelim!” derler.

Hazret-i Mevlânâ'nın bir talebesi, dergâhtan çıkmış evine gitmektedir ki, yolda tanıdığı yaşlı bir Müslümanla karşılaşır.

Mevlânâ hazretleri vefat eder.

Hazret-i Mevlânâ'nın vefatı yaklaşınca, sevenlerini bir (firak) heyecanı sarar.

Mevlânâ Celâleddîn henüz beş yaşındadır ki, bir gün çıkar evlerinin damına.

Mevlânâ hazretlerinin ismi Celâleddîn'dir.

Hazret-i Mevlânâ'yı çok seven biri vardı ki, bir an olsun ayrılmak istemezdi yanından.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, ezanı işittiğinde, hemen diz çöküp dinlerdi huşû içinde.

Mevlânâ hazretlerine bir gün;