Sesimiz olup konuyu yayınlar mısınız?

Change.org üzerinden SMMM Meslekte Adaletli Gelir Dağılımı İçin Müşteri Kotası Gelmeli Kampanyası başlatmış bulunmaktayız. Mesleğimiz bilgiye, gerekli özen ve titizliğe dayanan bir meslektir. Bundan dolayı kaliteli iş yapılması ve devlet için vergi ön denetim sisteminin meslek faaliyetinin bir parçası olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Fakat 500, 700 hatta 1000’i geçkin sayıda defter tutan meslek mensubu bulunmakta. Bu kadar defter tutmak hem işin kalitesini düşürüyor hem de vergi ön denetim gücünü düşürüyor. Sonuçta devlet vergi kaybediyor, meslek mensuplarında haksız rekabet durumu oluşuyor. Bir kısım meslek mensubu tekelleşme oluştururken binlerce meslek mensubu işsiz kalabiliyor. Meslekte adaletsiz gelir dağılımı ortaya çıkıyor.

SMMM Müşteri Kotası uygulamaya başladığında SMMM’lerde düşük maaş ve işsizlik son bulacağı gibi yeni istihdam alanları ortaya çıkacaktır. Vergi Denetim Mekanizması güçlenecektir. SMMM Müşteri Kotası uygulaması binlerce muhasebeci ve mali müşavir için bir umuttur.

Kampanyamızı meslektaşlarımıza ve ilgili kurumlara ulaştırabilmemiz için bize destek verir misiniz? Sesimiz olup konuyu yayınlar mısınız? Teşekkür ederim...

 

 

 

“Öncelikle sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Efendim ben Turhal Şeker Fabrikası özelleştirilmesi sonucu 4/B’li olarak Tokat’ta Maliyeye atandım. Atanana kadar geçen sürede işsizlik maaşı almaktayız. 4046 sayılı kanunun 21. Maddesinden biz yararlanamadık. %45 engelliyim. Bu kanuna göre engelli personel işsizlik maaşını iki katı alır diyor. Ama maalesef bizi engelli yerine koymadılar. Şimdi bana geriye dönük İŞKUR tarafından yapılan fazla ödeme dolayısıyla borç çıkarttılar. Fabrikada kadrolu sürekli işçiydim. Sonradan engelli hâle geldim. Bizi engelli kotasında çalışmadığım için işsizlik maaşımı da kestiler. Sizden istirhamım Allah rızası için Sayın Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk Hanımefendi Bakanımıza durumumu iletir misiniz? Allaha emanet olun. Saygılarımla...”

 

 

 

Feridun Ağabey, bir süredir Bağcılar'daki bir özel hastaneye tedaviye gidiyorum. Hastane muazzam bir komplesk ve hizmette sınır yok. Ne var ki tedavi için gittiğimiz hastanede bizden otopark ücreti alınıyor. Bir saat kalmanın bedeli on lira olarak belirlenmiş. İstanbul'da otopark sıkıntısı zaten belli ve bir çözüm aranıyor. Bu yüzden E-5 üstündeki birçok hastanenin, alışveriş merkezinin bahçesi otopark gibi kullanılıyor. Zaten birçok merkez de yabancıların istilasına tedbir almak için ücretlendirme yoluna gitti ama buna da bir sınır koydular. Yani müşterilerini mağdur etmemek adına bir saat ücretsiz yaptılar. Yine bazı hastanelerde muayene barkodunu, tahlil fişini vb. gösteren hastalardan otopark ücreti ya talep etmiyorlar ya da İSPARK destekli hizmetlerde %50 indirim uygulanıyor. Ancak bu güzel uygulama bazı hastanelerde yok. Özel hastanelerde hastaneye gelen hastaların otoparktan bu şekilde yararlanmaları üzerine bir kolaylaştırıcı sistem getirilmesini arzu ediyoruz. Saygılarımızla...

 

 

 

“Birkaç seneden beri gitmiyordum. Eminönü’nden Üsküdar vapuru ile karşıya geçmem gerekti birkaç defa. İlk seferimde vapurda çalınan müziği bazı metro istasyonlarında filan gençlerin gelip çaldığı bir etkinlik sandım. Ama bir sonra ve daha sonra vapura bindiğimde gördüm ki bu etkinlik her seferde oluyor ve izinli yapılıyor. Şimdi bu etkinliği dile getirdiğim için beni müzik düşmanı zevksiz hatta yobaz diye düşünenler olabilir. Ama ben konuyu bu açıdan dile getirmiyorum. Değerli müzisyenlerin ve bunlara bu izni veren değerli yetkililerin benim penceremden hiç olaya bakıp bakmadıklarını soruyorum. Vapura bindiğimde çantamdan çıkartıp sessiz sedasız okuduğum kitap zevkim şu anda elimden alındı benim biliyor musunuz değerli arkadaşlar. Ve ben kitap okuyamadan vapurla karşıdan karşıya geçmek zorunda kalıyorum. Tamam isteyen müziğini dinler isteyen sessiz kalır isteyen uyur ama ben nasıl ki vapurda herkesin eline bir kitap verip 'şimdi karşıya geçene kadar bunu okuyun' diyemez isem bir başkası da bana 'karşıya geçene kadar şu müziği dinletiyorum' diyebilir mi? Demeli mi? Bilmiyorum bu konuda kim haklı ve ben sadece üzgünüm...”