İmar affında, kat maliklerinin önemli bir derdi var!

A -
A +
Feridun Ağabey, öncelikle devletimiz imar affı çıkarttı. Allah razı olsun. Ama bu aftan yararlanmada sıkıntı yaşıyoruz. Örneğin hisse tapulu 17 dairenin, 15 daire sahibi imar affına müracaat etse de diğer iki daire sahibi müracaat etmeyince işlem yapılmıyor. Binada herkesin katılması isteniyor. Ama o iki daire sahibi istese de paraları olmadığı için katılamıyor. Bu defa hiçbirimiz işimizi yapamıyoruz. Benzer durumu dükkânımda da yaşıyorum. Dükkânıma yaklaşık on bin lira masraf yaptım, proje çıkarttım, ileri geri kaymalar vardı onları düzelttim; imar barışından yararlanıp tapumu almak için müracaat edeceğim ama bulunduğum binadaki iki ortak, parası olmadığı için müracaat etmeyince ben de tapu alamıyorum.
Devletimiz belirlenen bedeli yapının tamamı için hesaplanan bedel diyor. “Yapı Kayıt Belgesi bedelinin tamamı ödenmeden Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmez” dedikten sonra “Yapı Kayıt Belgesi bedelinin tamamını ödeyen yapı maliki genel hükümler çerçevesinde diğer yapı maliklerinden kendi paylarına düşen miktarı talep etme hakkına sahiptir” diyor. Ama buna göre de iki sıkıntı yok mu? Birincisi, apartmanda yaşayanlar sadece kendi payına düşeni tedarik edebilecek düzeyde ise ne olacak? İkincisi varlıklı olup diğerlerinin bedelini de karşılamış olsa bile “ben senin paranı verdim, senden mahkeme kararıyla alacağım” gibi bir yaklaşım yıllarca yüz yüze bakan insanların birbirine düşmesine; arada niza çıkmasına; gönüller yıkılmasına dostluklara zarar vermesine sebep olmayacak mı? Devlet biz apartman komşularını niye birbirimizle karşı karşıya bırakıyor? Devletimizden imar affı konusundaki güzel başlangıcını, sahada araştırma yaparak bizleri birbirimize düşürmeden, müstakil tapu sahibi olmak isteyenleri mağdur etmeden bir çözüm üretmesini bekliyoruz. Devletimize inanıyor ve güveniyoruz.
         Kat Maliki-Güngören/İstanbul
 
 
 
Gücünüz yetiyorsa siz yasaklayın!
 
Her gün okuyoruz, duyuyoruz “doğal beslenin” diyor hocalar. E hadi kendileri cevap versin bakalım doğal beslenebiliyorlar mı? Eve çocuklar getiriyor bir sürü gofret çikolata, cips mips… Yarısını yiyorlar yarısı kıyıda köşede kalıyor. Verilen paraya acıyorsun atıyorsun ağzına… Bu bir değil beş değil hep böyle… Hanım para bulamamış gitmiş bu sefer de margarin alıp getirmiş. Ben de bu yemekler niye bu kadar lezzetli değil diyorum, meğer kadıncağız ne yapsın tereyağı alamaz olmuş. Haydi gel de doğal beslen… Büyük kız ayçöreği hastası, bulduğu çöreği getiriyor… Oğlan hamburger ekmeği delisi, poşet poşet getiriyor, kıyıda köşede kalmasın diye hiç sevmediğim hamburger ekmeği yiyorum. Yemek yapılıyor iki tabak alıp kalkıyorlar sofradan… Çöpe gidecek yazık… O öyle bu böyle derken bir de bakıyorum ne kadar doğal olmayan şey varsa doğal olsun diye dışarıdan bir şey yemediğini iddia eden benim mideme giriyor. Anlayacağın Feridun Ağabey, sen doğal olsan ne yazar, etraf yapay olduktan sonra… Bize “o zararlı, bu zararlı yemeyin içmeyin” diyeceklerine o zararlı olanları yasaklasınlar güçleri yetiyorsa… Yetmiyorsa hiç olmazsa o öyle bu böyle diye moralimizi bozup da ayrıca stres oluşturmasınlar!
             Ali Kemal Kuştepe-İstanbul
 
 
Millî Eğitim'de doğru yoldayız...
 
Feridun Ağabey, gelişmiş ülkelerde her 4 öğrencinin 3'ü mesleki-teknik eğitim-öğretim yapılan okullara gidiyor. Bizde ise 300 yıldır sadece 1 öğrenci üretime dönük eğitim almakta. İşte bu nedenle orta gelir tuzağı olarak nitelenen fasit dairenin içinde sıkışıp kaldık. Kişi başına düşen millî gelirimiz 10 bin dolar sınırını geçemiyor. 50-60 yıl kadar önce bizden çok kötü hâlde olan Güney Kore, Çin, Malezya gibi ülkeler 3-4 kat ilerimize geçtiler. Tarım, hayvancılık, sanayi, eğitim, ulaşım, haberleşme, eğlence, tıp tamamen dijital devrelerin ve yazılımların eline geçti.
Bu durumu endüstri 4.0 olarak ifade ediyoruz. Günlük hayatta kullandığımız 50 kadar cihazın tümü 10 yıl içinde daha akıllı hâle gelecek. Gemi, tank, uçak, araba, füze, bilgisayar, telefon, kamera, radar, uydu yapabiliriz. Ancak bunları işleten yazılımları dışarıdan alırsak 1 kuruş kazanamayız. O hâlde okula giden 20 milyon gencimize yazılım, kodlama, dijital bilgilerini vermeye başlamalıyız. 1 milyon öğretmen bu konuyu kendisine dert edinmelidir. 21. yüzyılda sömürülen, köle devletler kümesinde bulunmamak için kendi yazılımlarımızı üretecek teknik elemanlar yetiştirmeliyiz. Amatörce üç beş sayfa kod yazmaya bulaşan bir çocuk ilerleyen zamanda bu konuda yükseköğrenim görme hevesiyle dolacaktır. Yazılım konularını küçümseyenlere kulak asmayınız. Bütün ilkokul, ortaokul ve liselerde kodlama, elektronik ile ilgili çalışmalar yapılıyor olması doğru bir rotadır... Her okulumuz meslek lisesine dönüşmektedir... Yıllarca Lidyalıları, Aztekleri, Sümerleri vb. öğrendik de ne kazandık?
Gidişat doğrudur...
           Ali Özdemir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.