Öncelik yayanın ama kimin umurunda?

A -
A +
“Bu yıl 04-10 Mayıs “Kara Yolu Trafik Haftası” kutlanacak. Ülke genelinde çeşitli etkinlikler düzenlenecek. İçişleri Bakanlığınca, 2019 yılının “Yaya Öncelikli Trafik Yılı” ilan edilmesi nedeniyle, bu yılki etkinliklerde “Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın” teması ön plana çıkarılacak. Trafik polisinin bulunmadığı noktalarda Fahri Trafik Müfettişlerinin çalışmalarında yer ve zaman sınırı olmadığından, bulundukları her yerde kural ihlali yapan araçların plakalarına Trafik Suçu Tespit Tutanağı düzenlemekte. Bu müfettişler hiçbir beklentisi olmadan özveri ile çalışan, trafik kurallarını bilen ve uygulayan, çevresine trafik konusunda eğitim veren, trafik denetlemelerine katkıda bulunmaya çalışan, trafik polisine rakip değil yardımcı olan ve toplumsal bilinci yüksek kişilerden seçilmiştir.
Fahri Trafik Müfettişleri "Trafiğin gizli gözleri" olup Türkiye genelinde 20 bini aşkın, İstanbul'da ise 2 bin 800 müfettiş, sürücüleri trafik kurallarına uymaya yönlendirmek ve trafik polisine yardımcı olmak amacıyla, 7/24 günün her saatinde trafik denetimi yaparak, trafik güvenliğini sağlamak için gönüllü olarak görev yapmaktadır. Trafik mağduru olmamak için "Trafik kurallarına mutlaka uyalım, uymayanları da lütfen uyaralım" diyen İstanbul’dan Fahri Trafik Müfettişleri Derneği Basın Sözcüsü Halis Kahraman Bey'e teşekkür ediyoruz ama diyoruz ki: “Bu kural ne zaman her sürücünün beynine kazınacak? Bakınız kurala uyan sürücü durunca yaya da geçmeye başlıyor. Ama kural tanımaz sürücü beri yandan vın diye geçip gidiyor. Bu durumda yaya neye dikkat edecek? Duran araç ne yapacak? Durmayana kim ne yapabilecek? ” F.A.
***
En iyisi, güvendiğin mahalle kasabı
“Ramazan yaklaştığında belirli mihraklar merdiven altı üretime dikkat diyerek vatandaşı marka ürünlere yönlendirmekteler. Tamam merdiven altı üretimlere de dikkat edilsin ama kendini marka ürün olarak gösteren nice firmaların fabrikasyon üretim sebebiyle milletin arzu ettiği doğal ürünü sağladıkları da zannedilmesin.
Örnek olarak geniş çiftlik arazisinde beslenen hayvandan yapılan etler bizlere doğal gibi sunuluyor ama sahada bir çiftçi çocuğu olarak söyleyeyim ki bu sığırlar bizim çobanlarımızın dağlarda otlattığı danalar ve sığırlar değil. Hemen hepsi besi danası… Elbette hijyene çok dikkat edilmektedir ama genel bir kuralı da tüketiciye söylemek gerekir. Onu da sizin aracılığınızla ben söyleyeyim. Bazı gıda uzmanlarının söylediği gibi bağırsak floranızın selameti için öncelikle işlenmiş etlerden mümkün olduğunca uzak durmalısınız. İnanın bazen marka diye iyi bir et yiyeceğimizi hayal ederek alıyoruz eve gelip pişirdiğimizde dana yerine neredeyse otuz yaşındaki sığır eti yediğinizi düşünüyorsunuz. Pes yani… Bir de koruyucu içermesi cabası… Ben anladım ki fabrikasyon sosis, sucuk, pastırma yerine mümkün olduğunca el yapımına güvendiğimiz mahalle kasabına gideceksin arkadaş. Hele sosisler… İçinize sinecek sosis üreten kaç sağlıklı kurum var bilemiyorum. Ramazan geldi hoş geldi… Aman midelerimize ve beslenme dengemize dikkat.”
Ali Sefer Saygın – Ankara
***
Mesleki eğitimde dijitalleşme
1950 yılında keşfedilen transistör dünyayı, insan aklının sınırlarını zorlayacak şekilde değiştirdi.
Bugün “Endüstri 4.0, yapay zekâ, robotlar, otomasyon, nesnelerin interneti, bulut, inovasyon, 3D, 5G” kavramları üzerine ettiğimiz sözlerin tümünün altında transistör yatmaktadır. Eğer üç bacaklı transistör bulunmamış olsaydı akıllı cihazları yapamaz, üretim süreçlerini bu kadar geliştiremezdik. Dünyada 200 devletin 20’si transistörün yaptığı değişimi / devrimi yakalayabildi. Gerisi feodal yapının dışına çıkamadı. Özellikle 57 Müslüman ülke yarı iletken teknolojisinin, yazılımların tamamen dışında kaldı. Yerkürenin 16. - 18. büyük ekonomisi olan Türkiye; transistör, yazılım, kodlama, AR-GE, inovasyon, patentler çağını son 20-30 yılda epey kavradı, ucundan da olsa yakaladı. Bugün önde gelen üniversitelerimiz dünya standartlarının üzerinde yazılım, kodlama, robotik, mekatronik, otomasyon eğitimi verebiliyor; projeler ortaya çıkarabiliyor. Türkiye’de, öğrenim çağında yuvarlak hesap 25 milyon kişi var. Yani her 3 kişiden 1’i öğrenci. Bu devasa kitle birçok dünya ülkesinin nüfusundan bile fazla. 25 milyonluk kitleyi transistör çağının bilgileriyle donatabilirsek 21. yüzyılda lider ülkeler arasında yer alırız. Yaşlı AB/Batı ülkelerinin halkı dede-ebe çağındadır. Nüfusları gerilemektedir.
Dijital devrin bilgilerini alan insan sayımız arttıkça katma değeri yüksek ürünler imal etme hızımız da artacaktır. Almanya, İngiltere gibi ülkelerin 3-3,5 milyon mühendisi / araştırmacısı vardır. Bizde bu sayı 900 bin civarındadır. 10-20 yıl içinde 2 milyon yeni araştırmacı/mühendis yetiştirmemiz icap etmektedir. Bu da kaliteli meslek liseleri sayesinde mümkün olabilecektir. Yani meslek lisesinin elektrik bölümünü bitiren elektrik mühendisi, makine bölümünü bitiren makine mühendisi olmalıdır. Doğru olan yöntem budur.”
Ali Özdemir - Uzm. Elk. Öğret. - Okul Md.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.