Erdoğan'ın başbakanlığı

A -
A +

Üniversite'de uluslararası üne sahip önemli hocalardan ders almıştık. Prof. Reşat Kaynar, Prof. Orhan Tuna rahmetli, Prof. İsmet Giritli hemen aklıma gelen. Ord. Prof. Sulhi Dönmezer, 1960 yılların genç asistanı Prof. Kayıhan İçel ile birlikte sınıfa girerdi. O da bizimle birlikte dersleri izler, Sulhi Bey'in anlattıklarını not tutardı. Baktım aradan yaklaşık 40 sene geçmiş, Sulhi Dönmezer Hocamız hukukun değil sadece, ülke akademisyenlerinin duayeni olarak hâlâ gelişmeler karşısında endişe izhar ediyor, görüşlerini açıklıyor, birikimini, tecrübesini aktarıyor topluma. Adalet Bakanlığı'nın başta medeni kanun olmak üzere Ecevit Hükümeti zamanındaki değişikliklerde olumlu katkısı oldu. Haftalarca Ankara'da kaldı. Doksana yaklaşan yaşına rağmen maşallah hâlâ dinç, koşturuyor, gelişmeler karşısında hukuk ve toplumla örtüşen çağdaş düşüncelerini açıklıyor. Yasaklı lider Recep Tayyip Erdoğan'ın zaferle neticelenen erken genel seçim sonrası durumuna ilişkin en şık açıklamayı yapan ilk akademisyen oldu Sulhi Dönmezer: - Çelişkinin kalkması ve Erdoğan'ın Başbakan olabilmesi için en başta Anayasa'da bulunan (Başbakan'ın mutlaka milletvekilleri arasından seçilmesi) gerektiğini ifade eden hükmünü değiştirirseniz mesele biter. Dönmezer Hoca'ya göre milli iradenin tutumu ve isteği ile bu konuda hukukun tutumu ve isteği çelişkili. Milli irade belli şekilde ortaya çıkmış. (Ben bu partiye iktidarı veriyorum) demiş. Başındaki liderine de (başbakan olmasını istiyorum) demiş. Buna mukabil elimizdeki hukuk buna imkan vermiyor. İrade ile hukuk arasında çelişki var. AK Parti'nin iktidara gelmesi daha duyulur duyulmaz borsa rahatladı. Döviz düştü. Piyasa istikrar sağladı. CHP'nin de neticeye olumlu yaklaşmasıyla toplumda bir rahatlama sağlandı, iç barış gerilimi uzaklaştırdı. Keşke toplumu geren "türban sorunu"nu Deniz Baykal çözse. Girişimlerini onlar başlatsa. AK Parti destek olsa. Bunun da ipuçları var, yok değil. Sevindirici bir gelişme. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım da Anayasa'nın değiştirilerek Erdoğan'ın başbakan yapılması gerektiği görüşünde. Yıldırım değişiklik önergesini bile hazırlatmış "Anayasa 109. madde 2. fıkra: Başbakan; Cumhurbaşkanı'nca TBMM Üyeleri ve seçilme yeterliliği aranmaksızın TBMM'nin 2/3 oyu ile önereceği kişiler arasından atanır." Gündemi neden milli iradenin rağmına öteki maddelere endekslerler ki, anlamak kabil değil. Üstelik ülkenin ve insanımızın çözümlenmesi gereken onca sorunu varken. Ancak bu görüşler toplumda taban bulmaya başladı. Bu iyi bir gelişme. Fakat AK Parti şartları zorlamamak istiyor. Oysa CHP bile Erdoğan'ın başbakanlığından yana. Medyada isimleri dolaşan başbakan adaylarını Manisa Milletvekili Bülent Arınç'a sordum. Tümünün de doğru olduğunu, partilerinde bu hizmeti çok sayıda yapacak insan bulunduğunu hatırlatarak, titizliklerinin yakalanan uzlaşma ve barış ortamını devam ettirmek olduğunu söyledi. Adaylar için kaset falan çıkar mı diye sordum. Güldü. Ankara'da AK Parti yalakaları da çoğaldı. Gerilimi artırmak isteyen mihraklar da. Bürokraside ise bir fıkırdanma başladı. "Tayyip Bey istiyor" iddiasıyla atamalar yapılıyor, boş kadrolar dolduruluyor. Hükümetin iskeletinin bile daha belli olmadığı bir günde yalanla, siyasi iradeye adeta meydan okunuyor, yerini koruyamayacağı belli olan beceriksiz kamu görevlilerince. Öte yandan da "irtica ve laiklik" tuzağı kaşınıyor. Oysa ortada daha ne fol var, ne yumurta. Bir gün önce AK Parti il başkanlarının, dün de Bilkent'te milletvekillerinin tanışma iftarı vardı. Bir o kadar da dışarda bekleyen partililer. Konuştuğum insanlara baktım arka plânı olan sorumlular. "Menderes'in devamı, İkinci Özal Dönemi" heyecanı yer tutmuş; hem diri, hem ayağı yerde gerçekçi, eksiği ve hatayı da yakalayabilen. Perşembe günü TBMM çağrısız yasa gereği toplanıyor. Erdoğan'ın başbakanlığı da milli irade gereği eğer istenirse Ramazan Bayramı'ndan önce gerçekleşebilir. Neden olmasın?! Mini minnacık bir kaç yasal değişim kafi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.