Erdoğan ve Dreyfus

A -
A +

Ankara'da Dr. Almıla Akgül anlattı. - Bu ramazan iftarda varoşlarda yoksul ailelerle birlikte oluyorum. Siteler Yıldız'da üç çocuklu aç bir ailenin dramı beni sarstı. Kuru ekmekle iftar yapıyorlar. Tek umutları ise AK Parti. "Oyumuzu Tayyip Bey'e verdik. İnşallah düzelecek" diyorlar. Bir umutla bekliyorlar. Allahtan Büyükşehir Belediyesi kömürlerini veriyormuş da yakacak sorunu çekmiyorlar. Kilis'te bir işadamının dağıtmak istediği gıda yardımında nasıl arbede oldu ekranlardan izledik. 3 bin fukara niçin saldırdı yardım aracına? AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan ile "Acil Eylem Plânı"nı açıklarken beraberdik. Acilen açlık sınırındaki ailelerin belirleneceğini, üç ay içinde bunlara yönelik yardım programını başlatacağına dikkat çekmesi beni rahatlattı. Sadece yoksulluk değil, yolsuzluğa da işaret etti Erdoğan. Sayıştay'ın her tarafı denetleyeceğini belirtti. Denetlenmeyen kurum kalmayacak artık. Hastane ayırımı da bitecek. Aile hekimliği gelecek. Yatırımcıya bedava arsa verilecek. Dahası var. Sadece bazılarını hatırlattım. Bütün bunları da Başbakan Abdullah Gül hayata geçirecek. Hiç biri de gerçekleşmeyecek şey değil. Dolayısıyla Erdoğan bunlar için "bizi denetleyin" diye açık konuştu. Tayyip Bey'e de Abdullah Bey'e de tuzak sorular aktarılıyor: "İki başlılıkla bütün bunlar nasıl yapılacak?" cevaplar ve dayanışma o kadar olumlu ki, soran morarıyor. İşte bunun için bütün sivil toplum kuruluşlarından destek alıyor. TÜSİAD, MÜSİAD, HAKİŞ, ATO vs. Ancak Erdoğan'ın yasal durumu ise aydınları düşündürmeye devam ediyor. Yargıyla milli iradenin tersliği zaman kaybettiriyor. Allah'tan AK Parti yönetimi Çankaya ile, muhalefetle sürtüşmeye girmiyor. Çünkü "kişi için özel muamele olmaz" deyince sanıyorlar ki akan sular durulacak. Ancak kazın ayağı öyle değil. Anayasa'nın 109. Maddesi'nin değişmesi belki "kişiye özel" olur diye değerlendirilebilinir ama peki azledilen bir bakan'ın hukukunu arayacağı bir merci yok. Abdülhaluk Çay (MHP) hayatını Türk dünyasına vakfetmişti. İlgili bakanlıktan sorumluydu. Azledildi! İstifa tek taraflı bir tasarruf. Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın (MHP) istifa ediyor, TBMM reddediyor. Oldu mu yani? Dolayısıyla bütün bunların değişmesi gerek. Erdoğan'ın da hak ettiği yere gelmesi lâzım. Çünkü millet öyle istiyor. Yeni Türkiye Yayınları (Abdullah Cevdet sk. 33/7 Çankaya-Ankara Telefon 0 312 442 62 42) Yargının Hukuk sınavı Türkiye'nin Demokrasi Sınavı isimli Doçent Sami Selçuk'un bir çalışmasını yayınladı. Enfes bir eser. Yargıtay'a 30 yıl hizmet veren Sami Selçuk "Yargının işi yurdu ve ulusu kurtarmak değil, hukuku kurtarmaktır" diyor. Yazar, Recep Tayyip Erdoğan'ın şiir okudu diye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınarak cezaevine gönderildiğini hatırlatıyor, hukukun siyasete alet edilmesinin örneklerini sıralıyor. Sami Selçuk'a göre "Erdoğan'ın davası bir Dreyfus davasıdır. Erdoğan olayında Türk yargısı ne yazık ki sınıfta kalmıştır. Bu olayda yaşananlar düzelmedikçe, hukuk düzeni geri getirilmedikçe kimse huzur bulamayacaktır. Geliniz bilimle inatlaşmaktan vazgeçelim." Anavatan Partisi'nden bu seçimlerde milletvekili adayı olan Sami Selçuk şöyle diyor: Türkiye'de huzurun, refahın, hürriyetin ve demokrasinin arzulanan ölçüde bulunmayışının temelinde hep adalet, hukuk ve yargı sorunu yatıyor son sığınak "adalet limanı"nın da kapanması, insanları çaresizlik girdabına sürüklemektedir. Türkiye'yi hukuk devleti yapmak demek, yargıçların egemenliğini değil, hukukun üstünlüğünü kurmak demektir. Hukukun üstünlüğünü kurmak için ise "üstünlerin hukuku"nu değiştirmek lâzımdır. Yakalanan o ki Türkiye iyi şeylere hamile.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.