Cem Küçük

Üç gün önce, yani salı günü dolar bir ara 13,50’ye dayandı. Dövizin yükselmesi için hiçbir sebep yoktu. Faizlerin indirildiği gün olsa anlardık ama o kadar yükselmesi mantıksızdı.

Dün bu yazıya oturduğumda dolar 12,47’ydi. Bir ara 13 oldu. Böyle gidiyor... Nerede nasıl duracağı da belli değil. Zaten bu belirsizlik kötü.

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan faşizan işler yapmaya devam ediyor. Yabancı uyruklu kişilerin nikâh ücretlerinin 100 bin lira olması yönünde oy çokluğuyla karar alınması başlı başına bir skandal.

Covid-19 dünyaya yıkıcı zarar verdi. Sağlık alanında olduğu kadar psikolojik ve ekonomik anlamda da ciddi olumsuz etkileri oldu.

Dün MİT ve TSK tarihî bir başarıya imza attılar. Abdullah Öcalan’ın “benden sonra örgütte sözü geçecek kişidir” dediği, PKK/KCK’nın kurucularından "Fuat" kod adlı Ali Haydar Kaytan, Irak’ın kuzeyinde MİT’in elde ettiği istihbarat sonucunda öldürüldü.

Kemal Kılıçdaroğlu helalleşme çağrısı yapıyor. Bunun gerekçesini de ortaya koyuyor. Kemal Bey aday olacağı için muhafazakârlardan oy almak istiyor.

İki gün önce Borsa İstanbul hareketli saatler yaşadı. Garanti BBVA’nın ana ortağı "gönüllü pay alımı yapacağım" dedi. Tek kalemde 2,5 milyar dolarlık bir alım yaptı.

Ülkede ekonomik anlamda sıkıntı olduğu muhakkak. Bunları sürekli ifade ediyoruz. İki yıldır hem dövizden hem de pandemi şartlarından dolayı enflasyon ve hayat pahalılığı olduğu su götürmez gerçek.

Dün sabah TGRT Haber’de Günaydın Türkiye’yi sunarken dolar bir ara 9,73’tü. Program bitti, eve geldim. Dolar 9,97’di. Bir ara 10 TL oldu, sonra 9,92’ye geriledi.

Bir dönem Hürriyet gazetesinin yayın yönetmenliğini yapan, sonra köşe yazan Ertuğrul Özkök bu hafta başı Hürriyet’ten gönderildi... Ayrılışı demek isterdim ama kovulduğunu hepimiz biliyoruz. Önce kitap yazacak, bir ay izin dedi. Kendisine WhatsApp’tan, “Ayrıldınız mı?” diye sordum. “Evet” dedi. “Kesin mi?” diye sordum. “Kesin” dedi.

29 Ekim 2021 tarihli "FETÖ ve PKK medyasında son değişimler" başlıklı yazımda bir hata yaptım. Ahmet Nesin yazacağım yerde Ali Nesin yazmışım. Ali Bey bir açıklama göndermiş.

Ali Babacan Deva Partisi’ni kurduğunda muhaliflerde iyimser bir hava vardı. AK Parti’den belli oy alır ve iktidar alternatifi olamasa da muhalefetle iyi iş çıkarır diye düşünüyorlardı.

​İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, sicili kabarık biri. İhlas Haber Ajansı Muhabiri Mustafa Uslu’yu geçen haziran ayında adamlarına dövdürtmüştü. Rezil bir kişilik olan Lütfü Türkkan’ın ablasının oğlu hâlen tutuklu. Bizzat Lütfü Türkkan’ın emriyle bir muhabir kanlar içinde kalana kadar dövüldü. Basın özgürlüğü diyenler oralı olmadı.

Genç arkadaşlar bilmez. HDP’nin 1990’lardaki adı HEP’ti. O zaman CHP yok SHP vardı. Sosyal Demokrat Halkçı Parti 1991 seçimlerine HEP ile ortak girmişti.

HDP’liler ve muhalifler ülkede hukukun sıkıntılı olduğunu söylüyorlar. Türkiye’de yargıda sıkıntı olduğu muhakkak. Ama muhaliflerin kastettikleri bu değil elbette.

Biliyorsunuz FETÖ medyası YouTube ve sosyal medya üzerinden varlığını devam ettirme çabası içinde. “Biz daha ölmedik” duygusunu vermek için var güçleriyle çalışıyorlar. Hâlbuki tüm FETÖ’cüler teknik olarak nakavt oldular!..

Batı kendi adamı Osman Kavala’yı kurtarmak için var gücüyle mücadeleye devam ediyor. ABD öncülüğündeki 10 ülke büyükelçisi Türk yargı sistemine müdahale edecek kadar ileri gitmişti.

Türkiye terörizmin finansmanı yasasını 2013’ten beri uyguluyor. FETÖ’cü teröristlerin mallarına ve şirketlerine el koyarken de bu yasa çok işe yaradı. Sadece FETÖ değil, PKK ve DEAŞ’la mücadelede başvurulan yasalardan biri oldu.

Soğuk Savaş döneminde mücadele genelde istihbarat örgütleri üzerinden olurdu. Batı blokunun patronu CIA, Doğu blokunun patronu KGB’ydi. Türkiye Batı bloku içinde yer alırdı. O zamanlar için şöyle denirdi: Batılı istihbarat örgütleri staj yapsın diye elemanlarını Türkiye’ye gönderirler...

​AK Parti ve Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye son 20 senede çok badireler atlattı. Mesele 2004-5 yıllarında Ergenekon’un çekirdek kadrosunun darbe yapmak istediği bariz belliydi