"İçim cız etti"

A -
A +
Sene 2008'di. Harbiye'deki Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yeniden yapılmak üzere yıkıldı. Bir kısım 'oyuncu' ortalığı ayağa kaldırdı. "Yerine cami yapacaklar" dediler. "Kimliğimizin simgelerine göz koydular" dediler. "Muhsin Ertuğrul'a sahip çıkmak, laik demokratik Cumhuriyet'e sahip çıkmaktır" dediler. Aylarca eylem yaptılar. Onlarca manşet attılar. İki yıl sonra, bina rahmetli Kadir Topbaş'ın İstanbul'un kültür hayatına hediye ettiği en güzel sahnelerden biri olarak hizmete açıldığında ne teşekkür ettiler ne de özür dilediler. ... Sene 2013'tü. Beyoğlu'ndaki Emek Sineması yıkıldı. Aynı tayfa yine meydana çıktı. Aylarca "Emek" eylemi yaptılar. Avazları çıktığı kadar İstiklal Caddesi'nde bağırdılar! Polisle karşı karşıya geldiler. Meseleyi uluslararası basının gündemine taşıdılar. Emek Sineması aslına uygun olarak Grand Pera'nın üst katında yeniden yapıldı. Kapasitesi artırıldı. Yetmedi bir de Madam Tussaud Müzesi'nin bir benzeri eklendi. Mahallesinden linç yeme bahasına "Yıktılar çok üzüldük, ağladık, dövündük, yas tuttuk, gençler yürüdü ben yürüdüm. Sonra günün birinde Emek bitmişti ve beni çağırdılar. Gittim, olağanüstü bir salonla karşılaştım. Yüreğim başka türlü çarpmaya başladı. Kendimi çok mutlu hissettim. Beyoğlu'nun ortasında bir kültür vahası oluşturulmuştu" diyen Atilla Dorsay gibi birkaç kişi dışında hiçbiri ne teşekkür etti ne pişmanlık belirtisi hissettirdi. ... Sene 2018 idi. Atlas Sineması restorasyona alındı. "Onu da yıkacaklar" diye yazdılar. Sinema binası geçen şubat ayında açıldı. Bir de yanına "İstanbul Sinema Müzesi" eklenerek yeni ve muhteşem yüzüyle sinemaseverleri karşıladı. Ama biri bile ne teşekkür etti ne takdir. ... Temeli 1997'de atılan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 23 yıl sonra inşa edildi. Ankara'nın göbeğine, dünya standartlarında bir opera binası dikildi. Müzik kapsülü şeklinde tasarlanan bina aralık ayında sanatseverleri kucakladı. Ardından Resim Heykel Müzesi yeniden açıldı. Ama biri bile "Çok güzel, teşekkür ederiz" diyemedi! ... Şimdi sırada Taksim'deki AKM var. İki yıl önce yıkıldı. Yeniden yapılıyor. Büyük bir kısmı tamamlandı. Bu sene açılacak. İstanbul'un göbeğinde dünyanın sayılı sahnelerinden biri olacak. Biliyoruz "AKM'ye ihanet ettiler" diye bas bas bağıranlar yine takdir etmeyecek. ... Hükûmet kültür ve sanata dair hayal edilmeyecek şeyler yaptı. Her yıl sinema sektörüne milyonlarca lira destek verilmesini saymıyorum. Pandemide sanat camiasına yapılan desteği dillendirmiyorum. Harika bir sanat kanalı olan ve çoğunlukla sekülerlerin arz-ı endam ettiği TRT2'yi hatırlatmıyorum. TRT Müzik kanalını hiç söylemiyorum. ... Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın klibine destek verip, mahallesinden gelen oklarının ardından 'kıvıran' müzisyen Erkan Oğur'un röportajını okuyunca aklıma bunlar geldi. Oğur linçi hafifletmek için "Öylesine bir stüdyo işiydi, benim için ondan öte bir şey değildi. Müzik hazırlanmıştı sağına soluna benim de bir şeyler çalmamı istediler. Ben de dokundum. İçimin bir köşesi cız etmişti, benim ne işim var diye. Belki benim de hatam olmuş olabilir, böyle bir şeyi kabul etmek" dediğinde benim de içim cız etti. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü reddetmesine, yani tavrına rağmen klipte çalmasına içim cız etti. Bodrum'da CHP Belediyesinin kiracısı olduğunu övüne övüne söyleyen Oğur'un Cumhurbaşkanı Sözcüsünün çalışmasına destek verdiği için özür dilemesine içim cız etti. Fransız’ı, Alman’ı, Yunan’ı davet ettiğinde büyük şeref duyacakların kendi ülkesinin yetkililerine mesafeli durmasına içim cız etti. İçim cız etti; bu faşizme... Bu mahalle baskısına. Bu kültürel hegemonyaya. Bu kibre. Bu ezip bozmalara, bu basıp geçmelere. Bu onlara yaranılma arzusuna.     O soruya doğru yaklaşım tarzı   Yurttaş ekonomisini severim. Makro ekonomiden anlamam. Ekonomistlerle muhabbetten de pek hazzetmem. Çünkü tablonun en iyi olduğu zamanlarda bile felaket tellallığı yaparlar. Dolasıyla muhalefetin "128 milyar dolar nerede?" sorusunu kritik edecek durumda değilim. Ancak bir iletişimci olarak şunu söyleyebilirim. Muhalefet, iktidara karşı önemli bir 'malzeme' yakaladı. Üzerinde tepindikçe tepiniyor; meseleyi sündürdükçe sündürüyor, ballandırdıkça ballandırıyor. Hükûmet ise kaybolan bir varlığın olmadığını açıkladı. CHP'nin ekonomisti İlhan Kesici ve DSP'li eski Bakan Masum Türker de teyit etti. Fakat siyasette asıl mesele kamuoyunu yönlendirmek. "128 milyar dolar nerede?" şeklinde basit bir sorusunun altına cevap olarak neler yazılabilir? "Eridi, bitti, heba edildi." Sıradan vatandaşın aklına gelenler bunlar. Öyleyse burada hükûmetin yapması gereken, iddianın konuşulmasına yasak koymak değil; meseleyi bir cümle ile 'Ayşe Teyze'nin anlayacağı şekilde anlatmak olmalı. Yasak cazip hâle getirir.     Kılıfına uydurmak   Haberlere bakar mısınız? -Malatya'da "Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirme Projesi" isimli uyduruk bir senaryoyla gri pasaport verilip Avrupa'ya gönderilen 43 kişinin yurda dönmediği ortaya çıktı. Benzer firarların Elazığ'da da yaşandığı; Ağrı, Tokat ve Kırşehir'de teşebbüslerin olduğu belirlendi. -Rize'de bir ilçe belediye başkanının "itfaiye öncü aracı" adı altında vergisiz aldığı otomobili makam aracı yaptığı belirlendi. Araştırmada Anadolu'da 15 civarında başkanın benzer yöntemi uygulayıp ucuza makam aracı sahibi olduğu tespit edildi. -Maliye Bakanı Lütfi Elvan "Belediyeler şirket kurmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden Cumhurbaşkanlığından izin almak zorunda. Son yıllarda şahısların kurduğu şirketleri belediyelere hibe yoluyla devrettiğini görüyoruz" diye açıklama yaptı. Benim belediyem işini bilir!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.