Kabak tadı verdiler!

A -
A +
Rivayet ya da gerçek bilemiyorum.   Osmanlı zamanında mevsimi gelince medresede bol bol, çeşit çeşit kabak yemeği çıkarmış.   Talebeler de bu durumdan bıkarmış.   Bu vesileyle halk arasında "kabak tadı vermek" deyimi meşhur olmuş.   Bir süredir birileri millete kabak yedirmeye, ağız tadını kaçırmaya çalışıyor.   * Boğaziçi Üniversitesi'nde rektörün "tepesine çıkma" cüretini gösterecek kadar ileri giden Vandallar...   * Ödül törenlerinde, galalarda, cenazelerde çıkıntılık yapıp işleriyle değil, sözleriyle konuşulan kimi sanatçılar...   * Terör örgütüne payandalık yapan, 15 Temmuz'dan beri "Aha silahlanıyorlar, çatışma çıkaracaklar, kan akıtacaklar" yaygarası koparan muhalifler...   * Birisinin hatasını bütün Müslümanlara kesmeye kalkanlar...   * Diyanet İşleri Başkanı'nı hedef göstererek İslam karşıtlığını körükleyenler...   * Eli kanlı Demirtaş'a güzellemeler yapanlar...   * Artan fiyatlar, sözde indirimler, sonu gelmeyen tedbir vaatleri...   * İstanbul'da bozulan otobüsler, bitmeyen trafik...   Kabak tadı vermedi mi sizce de?   Kabak tadı verdiler!   Rüzgâr yapma şampiyon!   Vatandaş haklı olarak artan pahalılıktan çok şikâyet ediyor.   Fakat bu, milletin hükûmete yüz çevirdiği anlamına gelmez.   Muhalefet ise bu hâlden umutlanmış görünüyor.   İktidar muhalifi medya, tek elden çıkmışçasına yayınlar yapıyor.   "Yolun sonu görünüyor!"   "AKP gidici!"   "Cumhur eriyor, Erdoğan geriyor."   "Millet İttifakı öne geçti."   "Muhalefet parlamenter sistem için anlaştı."   İçten yanmalı gazeteciler, kendi kesimlerine gazı verdikçe veriyor.   Bir vakitler "genç subaylar tedirgin" haberleriyle vesayetin sesi olan yazar hızını alamadı ve Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener'e "En derin kaygılarımla" diyen bir açık mektup yazdı.   "İktidar kaybetmiştir! Hükûmet bitmiş, götüreni yok!" diyerek yeni döneme hazırlık yapmalarını söyledi.   Tersine rüzgâr estiğini filan sanıyorlar.   Bilmiyorlar ki o rüzgâr değil birbirlerine üfürdükleri şey.   Kabak tadı verdiler!   İbrikçilik kolay değil   Ertuğrul Özkök, "Eski Türkiye’de 'yandaş lafı' yoktu. Dolayısıyla yandaş yazar da yoktu" diye yazdı.   Özkök gazeteciye "yandaş" olmayı "hak" gördüğü notunu düşerken "Yandaşlık son yıllarda vasatlığın, sıradanlığın ve tetikçiliğin öteki adı oldu" ifadesini kullandı.   Oysa yandaşlık bu ülkede, ismen olmasa bile cismen hep vardı.   Yandaşlığın patenti, sağa sola "Yandaaaş" diye çemkirenlerin elinde.   Yandaş; sadece "iktidar tasdikçisi" demek değildir.   Yandaş yandaştır.   Yandaşın mahallesi olmaz.   Ama yandaşlığın hesaplısı, ölçülüsü, zorakisi, gönüllüsü, açıktan olanı, gizliden yapılanı vardır.   Sözüm ona kendisini muhalif diye konumlandıran ama destekçisi olduğu belediye başkanına sevimli görünme adına on liralık ibrikten başarı hikâyesi çıkarmaya kalkan adam yandaşın kralıdır mesela.   Öte yandan iktidar gazetecilerinin 'yandaşlığı' vasatlaştırdığı da doğrudur. Bu da ibrikçiler gibi profesyonel olmadıklarından ileri geliyor.   Zaten isteseler de onların irtifasına çıkamazlar.   İcabında darbecilere kurşun asker, vesayetçilere kâtip olmak; emperyalistlere çanak tutmak herkesin harcı değil zira.   Kabak tadı verdiler!   Şehre göre kale adama göre muamele!   Afyon'un meşhur Karahisar Kalesi'ne teleferik hayali, her başkan adayının projeleri arasında yer alıyordu.   2018 ve 2020'de ihaleye gidildi, muhalefet destek verdi. Fakat 'Bu işi ben yaparım' diyen bir şirket çıkmadı.   Belediye Meclisi, yap-işlet-devret yöntemiyle yine ihale düzenleyeceğini duyurdu. İşletmeci firmaya yıllık 140 bin biniş garantisi verilmesi kararlaştırıldı.   Vay sen misin yapan? Önceki yıllarda destek çıkan muhalefet, ayağa kalktı.   Bir gazete "İktidarın müşteri garantili ihalelerinin ucu bucağı yok. AKP'li Afyon Belediyesi kaleye yolcu garantili teleferik sistemi kuracak. Bu kadar da olmaz" diye yazdı. Bütün muhalif internet siteleri alıntıladı. Meğer bu ilk değilmiş!   Önceki hafta CHP'li Hatay Büyükşehir Belediyesi de Habib-i Neccar Dağı için 9 yıldır konuşulan ama bir türlü hayata geçmeyen teleferik projesini raftan indirmiş.   Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılacak 61,3 milyon lira bedelli proje için ihaleyi alacak şirkete 500 bin adet biniş garantisi (Afyonkarahisar'dakinin üç katı) ve 22 yıl işletme hakkı verilecekmiş.   Ama kimse konuşmadı.   Konuşmasın da zaten.   Ne güzel işte, belediye kasasından beş kuruş çıkmadan hizmet yapılacak.   Bağcıyı dövmeye, hizmet karşıtı olmaya ne gerek var?   Ama gel de bunu bazılarına anlat...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.