‘Hafıza’mıza bunu da yazdık

A -
A +

Sanatçı Ahmet Güneştekin, Diyarbakır'da "Hafıza Odası" isimli bir sergi açtı.

Birçokları etkinlikten, kimi gazetecilerin halay çekerken kaydedilmiş görüntüleri vesilesiyle haberdar oldu.

Sergi hakkında çıkan yazılanlardan anladığım kadarıyla ana sponsor Diyarbakır Ticaret Odası imiş.

'Seçkin davetliler' için İstanbul'dan uçak kaldırılmış.

200 kişi götürülmüş Diyarbakır'a.

Aralarında kimler yokmuş ki...

Ertuğrul Özkök'ünden, İsmail Küçükkaya'sına, Sevilay Yılman'ından Balçiçek İlter'ine...

Sanatçı, gazeteci, oyuncu, manken, fenomen...

İmamoğlu'nu söylemiyorum.

Üç günlük turistik programda yemiş, içmiş, gezmişler.

Gidenler köşelerinde ve sosyal medya hesaplarında övgü satırları düzdü.

Kimisi sergiden çok etkilenmiş olmalı ki "Sur'daki acı torbası"na bölgeyi cehenneme çeviren PKK'lıları da koymaya çalıştı.

Seksenli ve doksanlı yıllarda Diyarbakır'da çok yanlış şeyler yapıldı. Devlet o yaşananlardan özür diledi, hepsinden ders çıkardı. Türkiye değişti. Bir tek PKK ve avaneleri değişmedi.

Düşünün o kadar siyasetçi, sanatçı, gazeteci, yazar gitti Diyarbakır'a, biri bile evlatları için nöbet tutan "Diyarbakır Anneleri"ni ziyaret etmedi, edemedi.

İstanbul'dan bin kilometre yol aşıp Diyarbakır'a varanlar; kebaba, ciğere, tef çalıp oynamaya, kol kola halaya durmaya vakit buldu da 15 dakika mesafedeki anneleri ziyarete vakit bulamadı.

800 gündür eylem yapan annelerle ilgili iki haber yazamayanlar, bir sergiyi sayfalara sığdıramadı.

Ne acı değil mi?

Kalkmışlar "hafıza odası"ndan filan bahsediyorlar.

Teröristlerin o Sur'da masumları kalkan yaptığını, evleri mühimmat deposuna çevirdiğini, ambulansa bile tuzak kurduğunu, o adı konmamış ayaklanmada 800'e yakın polis ve askerlerimizin can verdiğini dün gibi hatırlıyoruz.

"Bizim hafıza odamız"da onlar var! Bizim hafıza odamızda minicik tabutuyla Bedirhan Bebek, tabuta koymaya parçası bulamayan Dürümlülü köylüler var.

O sergide olmayanlar var!

Medya ve Türk dünyası

Azerbaycan'ın Karabağ zaferi, Türk dünyasının daha da yakınlaşmasına vesile oldu. Birlikte hareket etme düşüncesi perçinlendi.

Bu çerçevede İstanbul'da hafta sonu Türk Konseyi Medya Forumu yapıldı.

Etkinlikte Türk devletleri arasında eğitim, medya ve iletişim alanlarında çalışmalar yürütülmesi gerektiği vurgulandı.

Türkiye'nin televizyon kanallarının Türk devletlerinin sisteminde olması, ortak araştırma fonu kurulması, öğrenci değişim bursu tahsis edilmesi, uzun vadede Türk Devletleri Güvenlik Örgütü'nün ihdas edilmesi gibi önerileri ortaya atıldı.

Bazı ülkelerde azınlık durumundaki Türklerin problemlerinin yeterince sahiplenilmediğine dikkat çekildi.

Tavsiyelerin ne kadarı hayata geçer bilmiyorum, yalnız Türk dünyası şimdiye kadar bizim medyanın radarına pek girmedi.

Batı ülkeleri, Orta Doğu, İslam dünyası üzerine kalem oynatan uzman çok ancak Türk dünyası için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Türk basınında Türk dünyası denilince aklıma iki isim geliyor, birisi yazarımız Meryem Aybike Sinan ve diğeri Habertürk yazarı Prof. Dr. Kürşad Zorlu. Böyle önemli bir etkinlikte konuşmacı olarak yer almamaları eksiklik olmuş.

Adriyatik'ten Çin Seddi'ne her coğrafyada Türk varlığı bulabilirsiniz. Bu önemli bir güç. Bu gücün birleşmesi şart.

Gazeteci giremez!

Fox TV, Fikirtepe pazarında çekim yapmak istedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri izin vermedi. Muhabir "Pazarlarda ilk kez böyle bir şeyle karşılaştık" diyerek isyan etti.

Muhalif bir gazete 'İBB'den izin alma'nın çile olduğu haberini yaptı. Yazdıklarını yumuşatmak için de "Uygulama uzun yıllardır devam ediyor" ifadesini kullandı.

Resmî kurumlarla ilgili haber yapmadan önce mail veya dilekçe ile 'müsaade' isteniyor. Aksi hâlde izinsiz beyanat verenler hakkında soruşturma açılıyor. Tabii ki bu uygulamaya belediyeler de dâhil.

Ancak pazarda çekim yasağını ilk defa duydum. "Eskiden de var mıydı?" diye sordum. İlgili birimde eskiden yetkili olarak çalışan arkadaşımdan şu cevabı aldım:

"Gazeteci, istediği pazar yerinde hem esnafla hem de vatandaşla röportaj yapıp görüntü çekebilirdi. İBB kontrolündeki Gülhane Parkı gibi parklarda çekim yapmak için önceden bilgi verilmesi isteniyordu. Ancak gazetecilerin çekim yapmasına yönelik çok sıkı ve engelleyici bir tavır söz konusu değildi."

Hülasa, basının kısıtlandığından dem vurup pazarı bile kontrol etmeye çalışanların ezkaza iktidara gelse neler yapacağını tahmin edin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.