İnce küfre azmettirdi, Aslan zaten hazırdı

A -
A +
Muharrem İnce ile Zeyid Aslan arasındaki "zarif diyalog"u dikkatle okudum. Çıkan sonuç şu:
Muharrem İnce, karşısında kendi ilerlemiş modelini görmüş, elde edebileceği sonucu tahmin ederek Zeyid Aslan'ı olabildiğince kışkırtmış. Hatta öfke kontrolü tedavisi gördüğünü açıklayan ve bir nevi temyiz kudretine sahip olmadığını deklare eden muhatabından elde edebileceği verimli sonucu tahmin ederek alttan alta da yol göstermiş "Hadi küfür etsene, et de görelim" diyerek.
Zeyid Aslan- El kol hareketi yapma öyle.
Muharrem İnce- Küfür mü edersin, ne yaparsın?
Zeyid Aslan- İstediğimi yaparım, var mı bir diyeceğin?
Muharrem İnce- Et bakalım da görelim.
Atışma devam etmiş. Ahlaki zemin ayaklarının altından hızla kayıp gitmiş bu arada. Zeyid Aslan yine de İnce'nin kışkırtmalarına gelmemiş. Muhtemel ki tedavinin belli bir faydasını görmüş o aşamaya dek. Ancak İnce hedefe ulaşmak için son hamlesini "s...git ya! Kabadayı mısın sen?" gibi "seviyeli" bir cümleyle yapınca amaç hâsıl olmuş ve beklendiği üzere Zeyid Aslan zıvanadan çıkarak o iğrenç küfrü etmiş.
Hiç lafı dolandırmaya gerek yok. Zeyid Aslan bu işi ya bıraksın ya da Meclis oturumlarından muaf tutulsun. Çünkü sözleri artık tahammül ötesi.
Ama onu azmettiren ve bunun için de küfür etmekte sakınca görmeyen bilinçli müteşebbis Muharrem İnce de aynen Aslan gibi tedavi görmelidir. Hayır, onun öfke kontrolüne ihtiyacı yok, besbelli. O, ruhundaki kötücül kirlilikten arınmalı.
 
---------------------------------------------------------


 
Şiddete karşı eğitimde Alman modeli
YUMRUKSUZ VE KÜFÜRSÜZ
Mecliste küfürleşmelerle geçen oturumlara denk düştü. Anlamlı bir uluslararası kongre vardı geçen hafta İstanbul'da.
"Koruyucu Ruh Sağlığı" kongresi. Özellikle çocuklar için koruyucu ruh sağlığı ekseninde çok değerli görüş alışverişleri yapıldı bilim insanları arasında. Katılımcılardan Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Psikiyatristi Meltem Kora ile Almanya'dan gelen Heidelberg Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Manfred Cierpka'yı ATV Avrupa'da yayınlanan Avrupa'da Gündem programında konuk ettim.
Programda Prof. Dr. Manfred Cierpka'nın Almanya'da 10 binden fazla okulda şimdiye dek yüz binlerce öğrenciye uygulanan "Yumruksuz" adlı projesini konuştuk. Projeyle anaokullarından başlayarak çocuklara ve ileri sınıflardaki gençlere yumruk kullanmadan saldırgan davranışlarla nasıl baş edebileceklerini öğretiyorlar. Küçük yaştaki çocuklara kuklalarla ya da teatral yöntemlerle belli çatışma durumları ve davranış biçimleri gösteriliyor.
Ama Manfred Cierpka hemen ekliyor:
"Bunu yaparken okullarda demokrasi kültürünün oluşacağı bir ortam hazırlıyoruz. Çocuklar fikir ayrılıklarını çözmeyi, öfkelerini kontrol etmeyi ya da öfkeli biriyle karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını öğrenirken, okullarda şiddetin hiçbir biçimde tasvip görmeyeceği açıkça deklare ediliyor."
Alman hükümeti projeye tam 180 milyon Euro ayırmış ve bu para daha da artacakmış ülke çapında yaygınlaştırmak için.
Almanya bile böyle bir proje uyguluyorsa;
Hiçbir maçın olaysız geçmediği, kadın cinayetlerinin gemi azıya aldığı, okullarda şiddetin kol gezdiği, karakollarda kadınlara dayak atan polislerin, onları görüntülerine rağmen serbest bırakan hâkimlerin varolduğu, gösterilerde copu bulunmadığından olsa gerek elindeki gazı bol bol sıkan polislerin görev yaptığı, gösteri adı altında her türlü vandallığı sergileyen barbarların kol gezdiği, bu vandallığı hoşgören politikacıların siyaset erbabı kesildiği ve gazeteci gömlekli tuhaf insanların yazı yazıp darbeleri teşvik ettiği ülkemizde bu proje yarından itibaren uygulanmayı gerektirecek kadar acil.
Temsil edildiğimiz Meclis'te, evladını terörde kaybetmiş Oya Eronat'a "Acısının keyfini süren kadın" diyen Sırrı Sakık ile Emine Erdoğan'a "Sen kim oluyorsun da orada konuşuyorsun" diye bağıran Kamer Genç'in, Zeyid Aslan'ın, Muharrem İnce'nin çocukluklarında bu eğitimden geçtiğini düşünelim.
Hayat daha güzel olmaz mıydı ülkemiz için?
O halde hemen şimdi!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.