Trump, tetikçisi Tedros olan Çin-Küreselci çetesine rest çekti

A -
A +
Gelinen noktanın ilk işaretini 1,5 ay önce ABD Başkanı Donald Trump’ın, koronavirüse “Çin virüsü” adını taktığında aldık. Küreselci Çete’nin medyasından Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) başındaki Genel Direktör Tedros Adhanom Ghebreyesus’a dek herkes cayırtıyı kopardı. Trump’a ırkçı dediler her zamanki gibi.
ABD medyası salgın çıktığından itibaren Trump’ı başarısız ilan edebilmek için her yolu deniyor. Trump da onlara her basın toplantısında ağır hakaretler ediyor muhabirlerinin şahsında.
Trump ve ekibinin ikinci hareketi DSÖ’ye yönelik eleştiriler oldu. Zira Tedros Adhanom Ghebreyesus, koronavirüsün yayılmasıyla ilgili olarak Çin’in açıklamalarına itibar etmiş ve PANDEMİ’yi ilan etmekte vahim biçimde geç kalmıştı. Tüm dünyayı ateşe atmıştı.
Ötesi var. Tedros Adhanom yine Çin’in, hastalığın insandan insana geçmediği yalanını doğru kabul etmesiydi.
Bugün geç kalınsa da Çin’in dünyayı soykırıma tabi tutacak adımları fütursuzca, şuursuzca atmaktan çekinmediği Batı medyasında yüksek sesle dillendirilmeye, yazılmaya başlandı.
Çin 20 Ocak 2020 tarihinde Vuhan eyaletinde karantina ilan ettiğinde koronavirüsün geçmişi iki buçuk ayı bulmuş, on binlerce Çinli çoktan enfekte olmuştu bile. Çin bununla kalmamış, Karantinaya kadar Vuhan’dan tüm uluslararası uçuşları serbest bırakmış, böylece on binlerce koronavirüslü Çinli, ABD dâhil dünyanın dört bir yanına dağılmıştı.
ABD Başkanı Trump tehlikeyi fark edip tüm sınırları kapatınca Çin-Küreselci çetesi tetikçileri Tedros Adhanom ile birlikte bunu da “ırkçılık” olarak nitelemişlerdi.
Son günlerde Donald Trump ve ekibi yakında Çin’den hesap sorma vaktinin geleceğini söylüyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bile Çin’e güvenmek için saf olmak gerektiğini ifade ediyor.
Trump üçüncü hareket olarak “Çin’in piyonu” olarak nitelediği DSÖ’ye verilen yıllık 600 milyon dolarlık ödeneği kesti. ABD’de şimdiden Tedros Adhanom’un istifa etmesi çağrıları yükselmeye başladı.
Cumhuriyetçi Senatörler Martha McSally, Ted Cruz ve Marco Rubio, DSÖ Genel Direktörü’nün istifasını talep eden açıklamalarda bulunarak  “Bir komüniste mi güveneceğiz” demeye başladılar.
 
DSÖ’NÜN BAŞINDAKİ KOMÜNİST-ETNO FAŞİST
 
Tedros Adhanom’un Çin tarafından fonlanan ABD’li lobi şirketlerince allanıp pullanıp DSÖ’nün başına getirildiği de artık açık açık yazılıyor.
Etiyopyalı Tedros Adhanom’un geçmişi insanları şaşkına uğratıyor. Bu adam nasıl oldu da DSÖ’nün başına getirilebildi kimsenin aklı almıyor. Size bu konuda bir makale öneriyorum. Murat Soydan adlı araştırmacı tarafından yapılan derleme. Lütfen okuyun(*)
Etno-faşist terör örgütü üyeliği, diktatör yardımcılığı, üç kere salgın karartma ve muhalif siyasetçi kaçırılmasını organize etme… Tedros Adhanom’un CV’sinde yazmayan karanlık geçmişi, Çin-DSÖ ortaklığını çok daha anlaşılır hâle getiriyor.
Tepkiler dalga dalga büyümekte. Diyebiliriz ki bu işin sonu Çin açısından hiç de iyi olmayacak. Önceki gün Trump'a Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham  "Çin'e çok büyük bedel ödetmekten" söz etti.
 
TRUMP’IN VİRÜS POKERİNDEKİ RESTİ: “ÖLÜM VARSA SİZE DE UĞRAYACAK!”
 
Özetle Trump yapılanın o kadar farkındaydı ki, tetikçisi Tedros Adhanom olan Çin-Küreselci Çete’nin oynadığı VİRÜS POKERİ’nde, karşı tarafın elini gördü ve REST diyerek dün akşam ABD’de EKONOMİK FAALİYETLERİ üç aşamalı bir planla açacağını ilân etti.
Daha önce de belirtmiştim. Çete, Trump’ı göndermek istiyor. Bunu Amerikan halkının cesetleri ve işsiz kaldığı söylenen 22 milyon insan üzerinden inşa etmek niyetinde. Eğer becerebilirlerse, yani gelecek kasımda Trump kaybederse, aşı filan her neyse çıkacak ortaya. Trump da dediğim gibi her şeyin farkında ve “Madem öyle, rest diyorum. Ölüm varsa size de uğrayacak” dedi.
Trump boş durmuyor tabii. Daha şimdiden Amerikan halkının yüzde 30’u Virüs’ü Çin’in yaydığı kanısında. Diğer yandan da vatandaşlarına 2000’er dolarlık çekler gönderiyor. Hem de çeklerin üzerinde nal gibi TRUMP’IN HEDİYESİDİR yazısıyla.
Bu küreselci medyayı çıldırtıyor. Trump’ın bir kere daha seçilecek olmasının sonlarını getireceğini çok iyi biliyorlar.
Bu kavganın sonucu dünyanın ve tabii Türkiye’nin de gelecekte nasıl şekilleneceğini gösterecek.
Çok dikkatli olmakta fayda var.
.....
(*)https://medium.com/@mrsoydan90/ds%C3%B6n%C3%BCn-ba%C5%9F%C4%B1nda-bir-ter%C3%B6rist-var-3408babe7680
 
Niğde’de aslında ne oldu?
 
Fazıl Duygun’un gözaltına alınması ile ilgili yazımın Niğde bölümünde bazı eksiklikler olduğunu İl Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu ile yaptığım görüşmede anladım.
1-Niğde Emniyet Müdürlüğü görevlileri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla harekete geçti.
2- Bu doğrultuda polisler saat sabah 06.50’de kapıyı çalıyorlar. Fazıl Duygun işitme cihazı kullandığı ve cihazını takmadığı için kapı zilini işitmiyor.
3-Sonuçta saat 09.00’a kadar bekliyorlar ve 5. Kattaki balkona itfaiye merdiveni dayayıp içeriye giriyorlar. Aslında apartman görevlisi ve muhtarla birlikte apartmanın içine giriyorlar ama kapıyı kırmayı tercih etmiyorlar.
4-Salim beye “Neden çilingir çağırmadınız” dedim. Niğde’de iki-üç çilingir varmış ve bu tür olaylarda çağrıldıklarında devlet bunların parasını ödemediği için çağrılamıyormuş. Bu ilginç tabii.
5-Fazıl Duygun’un uyanır uyanmaz karşısında polisleri gördüğünde kendimi onun yerine koyarak hissettiklerini düşündüm. Salim bey gayet sakin karşıladığını söyledi.
6-Fazıl Duygun geç yatan ve geç kalkan biri. Sonuçta saat 11.00 gibi kalkardı ve telefonuna bakardı. Ama savcılık talimatında saat verilmekte.
Sonuçta Salim Cebeloğlu bunları anlattı ben de sizle paylaştım. 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.