Sayın Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, bu mektup size…

A -
A +
Tarım konusuna derinlemesine vâkıf değilim ama elimden geldiğince takip etmeye uğraşıyorum. Şu dönemde ülkemizin en mühim dört meselesinin sağlık, güvenlik, maliye ve tarım olduğunu biliyorum. Tarımla ilgili pek çok yazı kaleme aldım. Ancak Sayın Bekir Pakdemirli, bu gelen mektup hayli kapsamlı ve önerileriyle birlikte sizin dikkatinize sunmam daha doğru olur diye düşündüm.
Kendisi tarımla uğraşan bir girişimci. İsmini vermek istemiyor çünkü siz de kabul edersiniz Türkiye’deki bürokratik yapı hâlâ eleştiriye yeterince açık değil.
 
İŞTE O MEKTUP:
 
Sayın Bakanım,
Sık sık tarımla ilgili sıkıntıları dile getiriyoruz, kimseye kulp takmak, laf sokmak gayretinde olmadığımı biliniz istiyorum. Yalnızca ülkemiz başarılı olsun, yükselsin ve güçlü olsun derdindeyiz.
Koronavirüs Türkiye ekonomisi için çok önemli fırsat kapıları açtı. Her şeyden önce süper güçlerin, maske, muşambadan bir ceset torbası dahi üretemez hâldeki durumları, bizde müthiş bir öz güven yenilenmesine sebep oldu. Korona karşısındaki en büyük kayıp, ABD, İngiltere, Fransa, Belçika gibi gelir düzeyi en yüksek toplumlarda oldu.
Bize pazarladıkları Eyfel Kulesi, Mona Lisa tablosu gibi soyut değerlerin hiçbir karşılığının olmadığını gördük. Toplumların gücü, geleceği üretimdedir.
Tarım konusunda başta sizin öncülük ettiğiniz elektrikli traktör gibi birçok güzel gelişmeyi en çok biz alkışladık ama bunlar havada kalmamalı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli çok yüksektir. İhtiyacımız olan uzun vadeli, istikrarlı tarım politikalarıdır.
Türkiye iklim, rakım ve birbirinden çok farklı coğrafi bölgeleri ile tarımdaki olağanüstü potansiyelini daha doğru ve güçlü biçimde kullansın istiyorum. Çünkü yıllarca  “Köylü milletin efendisidir” klişesiyle tanımladığımız köylü ne yazık ki 100 yıldır köylerini, “mâlikanelerini” terk ediyor.
 
REALİTELER , SORULAR VE ÖNERİLER
 
*Türkiye, toplam kırsal nüfus kaybında dünyada 9’uncu, kırsal nüfus oranı azalmasında 27’nci.
* Tarımsal maliyetler son bir yılda yüzde 18 artarken, tüketiciyi korumak adına, ramazan pidesi geçen yılda 3 lira idi, bu yıl da 3 lira. Ne kadar güzel? Peki, tarımsal girdilerin yüzde 18 arttığı bu ülkede çiftçi niye buğday üretsin? Boş verin buğday ithal edin gitsin mi diyelim?
* Sera projelerinde çiftçi kredi alma bakımından sıkıntılı. Merak ediyorum tanzim satış çadırlarından hemen sonra gündeme gelen, 5 yıl, 7 yıl ödemeli, çok düşük faizli krediler verileceği ifade edilen sera projesinde, kaç bin dekar sera kuruldu, kimler kurdu. Bu ülkenin lokomotifi olan orta ve küçük ölçekli kaç üretici bu sera kredilerinden kullanabildi? Türkiye’nin mevcut örtü altı üretim kapasitesi bu proje ile kaç kat büyüdü? Açıklanan projelerin 1 yıl 2 yıl sonraki yansımalarını niye istatistik olarak görmüyoruz?
* Yine tanzim satış çadırları sorasında gündeme gelen ve kesinlikle çok doğru bir girişim olan Tarım Kredi Birlik mağazaları zincirine ne oldu? 500 market kurulacaktı, on binlerce çiftçi ile alım garantili sözleşmeli ekim yapılacaktı? Sonuç nedir? Bildiğim kadarıyla sadece Güney Marmara Bölgesinde bazı adımlar atıldı, İstanbul ve Ankara’da mahalle şarküterisi boyutunu geçemedi.
Tarıma açılan hazine arazileri 9 milyon 700 bin m2. Yani 9.000 dönüm Sayın Bakanım. Türkiye’de bir köyün arazilerinin yarısı bile değil.
* Yerel seçim dönemi tarım konuşuyoruz, genel seçim dönemi tarım konuşuyoruz, dünyayı sarsan Pandemi’de yine tarım konuşuyoruz. Bugün dünyanın kaderini dandik bir maske ve muşamba ceset torbaları belirliyor ama yarın domates, biber, patates, soğan belirleyecek.
* Bu yüzden Koronavirüs ile dünyanın girdiği ekonomik krizde Türkiye, hem kendine yetip hem de çok önemli bir ihracatçı olacakkentarımsal ihracatın önünü kesilmesi doğru mu? Üretici artırmaya yönelik destek kredileri ve ihracat kapısının açık bırakılması daha iyi olmaz mıydı?
 
KISA, ORTA VE UZUN VADELİ ÖNERİLERİM

1-Devlette çalışan, yetmezse dışarıdan alınacak yeni sözleşmeli ziraat mühendisleri ve veterinerler en az 10 yıl köy ve beldelerde ikamet etmek üzere görevlendirilmeli, ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) kayıtlarından, tarım danışmanlığına kadar, bu mühendislerin sorumluluğuna, nüfusa göre 3-5 köy verilmeli, burada mühendisler arasında başarı kriterleri belirleyip, yükselmeleri bu kriterlere bağlanmalı.
2- Tarım Kredi Birlik Mağazalarına öncelikle marka olabilecek bir  isim bulunmalı, özel sektör deneyimi olan yöneticiler getirilmeli ve şu an çok çok yavaş ilerleyen süreç hızlandırılmalı. 500 market hedefi bile çok küçük bir hedeftir, 2023’e en az 3000 gibi iddialı bir hedef konmalı.
3- Tarım Kredi Birlik Mağazaları, çiftçilerle açık şeffaf ve üreticiye kazandırmak üzere bir  sözleşmeli ekim yapmalı. Çitçiden “en az bedelle” ürün almak gibi bir anlayışa kesinlikle engel olunmalı.
4- Tarım İl Müdürlükleri, İlçe Müdürlükleri, Tarım Kredi kooperatifindeki masa başındaki ziraat mühendisleri, veterinerler sahaya inmeli. Bugün mühendisler, veterinerler, teknikerler sadece evrak takibi ve kâtiplik yapmaktadır. Bunları herhangi bir lise mezunu, meslek yüksek veya  işletme iktisat mezunları da yapabilir. Ziraat mühendisi sahada olmalı, çiftçinin üretimini ve kalitesini artırması için, tohumu, toprak kalitesini, ilaçlama, gübreleme ve bitki gelişimini sahada takip etmeli.
5- Özel sektör, bakanlık iş birliği muhakkak geliştirilmeli, üretici için Tarım ve Orman Bakanlığı korkulan değil, güvenilen bir kurum hâline gelmelidir. Tohumdan, ilaçlamaya, gübreye kadar birçok yenilikçi ve girişimci için tarım il müdürlükleri kendilerine misyon belirleyip, ortak eğitim seminerlerinden, deneme sahalarına kadar iş birliği en üst düzey çıkartılmalı. Yoksa bu ülkede çok hızlı bir şekilde üretici kesim küçülüyor.
6- Desteklemeler ÇKS bazlı değil, üretim bazlı olmalı, direkt üreticiye, ürüne verilmeli, bugün milyonlarca dekar arazi kiraya verilip, ÇKS desteklerini şehirlerde yaşayanlar almaktadır. Birçok tarımsal üretimde kayıt altına girmemektedir.
7- Yılan hikâyesine dönen toplulaştırmalarda, süreç uzadıkça devlet içinde üretici içinde büyük kayıplar oluşuyor, mevzuat değişikliği ile bu süreç hızlandırmalı, toplulaştırma için çok daha firmaya yetki verilmeli.
8- Tarım Kredi kooperatifleri bir ihracat atağı başlatmalı, Tarım Kredi Birlik AŞ veya başka yapılar üzerinden tarımsal ürünler ihracatı artırılmalı.
9- Tüm tarım il müdürlüklerine yıllık 20-30 milyon TL gibi bir ödenek ayrılmalı, herhangi bir onaya gerek kalmadan, bölgesel projelerini üretip, hayata geçirip, katma değer analizlerini bakanlığa sunmalıdır.
10- Tüm bu hizmetlerin yürümesi  için olmazsa olmaz önce liyakat, sonra liyakat, en sonunda yine liyakat sahibi eleman istihdamıdır.
11- Elli yaşın üstünde olup da kışın şehirde, yazın beldede, köyde yaşayan, küçük çaplı bağını bahçesini ekebilen insanlara seyahat izni verilmeli. Bu tarımsal üretime katkı sağladığı gibi, büyük şehirlerdeki sağlık sistemi üzerindeki yükü de hafifletecektir.
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ
 
DARBECİ MUHALEFETİN GÖKTEN YAĞMASINI BEKLEDİĞİ KEMİK NEYDİ?
AYM'DEN TERÖRLE MÜCADELEYE AĞIR DARBELER
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.