Engin Yıldırım’ın “ışıklı” darbe iması AYM’deki hangi hesabı bozdu?

A -
A +
AYM üyesi Engin Yıldırım’ın sosyal medya hesabından geçmişte “Genelkurmay’ın ışıkları sabaha kadar yandı” manşetleriyle yapılan darbe mesajlarını hatırlatan paylaşımı hem Cumhur İttifakı’ndan hem de kamuoyundan çok büyük tepki aldı. Bu kez Genelkurmay’ın değil AYM’nin ışıkları yanıyordu sabaha kadar. Anlaşılan artık yargıçlar rahatsızdı genç subaylar yerine.
Engin Yıldırım’ın istifa etmesi istendi. Ama AYM yaptığı bir açıklamayla kendini de onu da korumaya aldı. “Üyenin şahsi görüşüdür, bizi bağlamaz. AYM her türlü demokrasi dışı girişimi reddeder.”   ENGİN YILDIRIM NEDEN İSTİFA ETMELİ?   Peki, bu açıklama kabul edilebilir mi? Hukukun üstünlüğünü savunduğunu iddia eden, zaten kararlarıyla tartışmalı bir kurum hâline gelen Anayasa Mahkemesi’nde darbe iması yapan bir kurul üyesinin atacağı her imza ve o imzayla yayınlanacak karara bundan sonra şüpheyle bakılmayacak mı? Engin Yıldırım siyasi görüşünü açıklasaydı bu kadar tepki görmezdi emin olun. Çünkü sonuçta herkesin bir siyasi yakınlığı olur ama hukuk hepsinin önüne geçer diye bakılır son tahlilde. Ancak burada bir darbe iması var ve bu her şeyin ötesine geçer. İstediğin kadar kapattığın hesabında tepki sonrası “Ben hukukun ışıklarını kastetmiştim” de, palavra. Bu paylaşım bize AYM’nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu isyan ettiren, demokrasi, insan hakları adı altında teröre davetiye çıkaran kararlarının sebebini şimdi daha iyi anlattı. Bu yüzden Engin Yıldırım derhal istifa etmeli, AYM de ondan bunu istemeli.   AYM, ENGİN YILDIRIM OLMASAYDI ÇOK SERT BİR AÇIKLAMA YAYINLAYACAKTI   AYM’nin, Can Dündar’ın ihanetinin arkasındaki isim olan Enis Berberoğlu ile ilgili verdiği hak ihlali kararı ise son iki gündür tartışma konusuydu. Çünkü yerel mahkeme yeniden milletvekili olmasının önünü tıkayan kararını kaldırmadı ve AYM’ye direnerek yeniden yargılama yapmayı reddetti. AYM bu satırların yazıldığı sırada yerel mahkemenin kararını görüşüyordu. AYM bu toplantı sonucunda nasıl bir karar alır ve açıklama yapar şu anda bilmiyorum. Ama şundan eminim. Eğer Engin Yıldırım pırtlayıp arıza vermeseydi, yani böylece kimi AYM üyelerinin niteliği hakkında açık fikir sahibi olmasaydık, çok daha sert ve muhalefetin üzerinde tepineceği bir açıklama yayınlanacaktı. Engin Yıldırım’ın sözünü ettiği de işte o açıklamanın hazırlandığı gecenin ışıklarıydı. CHP’li kimi gazeteci isimlerin kendi televizyonlarında tepiştikleri programlarda konuşulanlardan da anladık ki işte bu açıklama üzerinde çalışılıyormuş.   JOE BİDEN SEÇİLİRSE, AYM, ERDOĞAN İÇİN “YENİDEN BAŞKAN ADAYI OLAMAZ” KARARI VERİR Mİ?   Asıl dillendirilen konu ise başka. Özellikle CHP ve İYİ Parti mahfillerinde uzunca bir süredir gündemde. Şöyle bir tarama yaptım, CHP’li İbrahim Kaboğlu’ndan tutun Ömer Lütfü Avşar’a ve Hikmet Sami Türk’e kadar pek çok isim Anayasa’ya göre Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağını söylüyorlar. Bu konuyu FETÖ de sık sık konuşuyor. Yurt dışındaki FETÖ’cüler biraz daha aktive olmasını istediği AYM Başkanı Zühtü Aslan’a eski yol arkadaşlıklarını hatırlatarak hafif yollu tehditler yolluyorlar. Geçtiğimiz 28 Nisan 2020 tarihinde yayınlanan “CHP-FETÖ paralelliği ve AYM Başkanı Zühtü Aslan’a üstü kapalı tehditler” başlıklı yazımda da anlatmıştım. Asıl beklenti işte bu yönde. Muhalefet bu kadar ittifak vs. kurmasına rağmen 2023 seçimlerinden umudunu kesmeye başlıyor. Çünkü Metropoll gibi bir kamuoyu araştırma şirketinin çıkardığı sonuçlar bile bugün Erdoğan’ın tartışmasız liderliğinin giderek daha da pekiştiğini ortaya koyuyor. Bu yüzden ABD’de Joe Biden’ın başkanlığa seçilmesi durumunda ya da 2023 seçimlerden hemen önce AYM’nin bu konuda yapılacak bir başvuruyu “acil” koduyla gündemine sokup Erdoğan’ın adaylığını iptal edebilmesi ihtimali üzerinde kafa yoruluyor. Peki, AYM bu kadar ileri gidebilir mi? Bugüne kadar gördüklerimizden sonra hiç şaşırmam.
  AYM YENİDEN ELE ALINMALI   Aslında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dediği gibi AYM yeniden ele alınmalı. Çünkü kurum bireysel başvurularla ilgili yetkilerini doğru biçimde kullanmıyor.  Yerindelik denetimi yapıyor, kendini yasama organının yerine koyuyor ve fren mekanizması yok. AYM’ye “Dur bir kez daha düşün” diyecek bir itiraz makamı gerek. Misal Yargıtay Başsavcılığı gibi. Nitekim Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Temmuz darbe girişimi öncesinden başlayarak “hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, hak ihlali” başlıkları altında verdiği pek çok kararla tartışmalı hâle geldi. En temel eleştiri, AYM’nin verdiği bu kararlarla Türkiye’nin güvenliğini ve hukuku tehdit eder hâle dönüşmesiydi.   GÜVENLİK-HUKUK DENKLEMİ AYM KARARLARIYLA ALARM VERİYOR   AYM üyelerinin ideolojik yakınlıklarının kime ya da nereye olduğu kimseyi zerre kadar ilgilendirmiyor. Onlardan beklenen, ülkemizde güvenlik-hukuk denklemini çok dengeli bir şekilde kuracak, birini diğerinin önüne geçirmeyecek kararların altına imza atmaları. Çünkü birbirinin içine geçmiş bu iki kavramdan birini, her ne sebeple olursa olsun diğerinin önüne koyarsanız, hukuk devletinin temelini dinamitlemiş olursunuz. Beş yıl öncesinden verilen kararlardan bir seçki yaptım: 6-8 Ekim kanlı ve toplu katliamların faili Selahattin Demirtaş için hak ihlali kararı.FETÖ’nün dershanelerine yönelik olarak alınan dershanelerin kaldırılması kararına iptal.Barış Bildirisi adı altında PKK’yı ve terörü öven öğretim üyeleri hakkında açılan davada da ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği kararı.Türkmenlere yardım götüren MİT tırlarına tezgâh kuran FETÖ’cülerin verdiği bilgilerle Yayın Yönetmeni olduğu Cumhuriyet gazetesinde devlete ait bilgileri deşifre ederek ülke güvenliğini tehlikeye atan Can Dündar’ın tutukluluk hâlinin hak ihlali olduğuna dair karar.15 Temmuz darbe girişimiyle bir kere daha idrak ettiğimiz üzere devletin her türlü bürokratik kademesine sızan FETÖ örneğinin bir daha yaşanmaması için alınan “Memurlar için güvenlik soruşturması” kararına iptal.Her türlü yalanın, tehdidin, iftiranın, hakaretin dolaşıma sokulduğu, Türkiye’de ofis açmayarak vergi de vermeyen hesap da vermeyen Twitter’a yönelik engellemenin “ifade özgürlüğüne engel” denilerek kaldırılması.“Şehirler arası kara yollarında gösteri ve yürüyüş düzenlenemez” kararına iptal.   AYM’NİN “HAK İHLALİ” KARARLARI MİLYONLARIN HAKLARINI İHLAL ETTİ   Tüm bu “hak ihlali” kararlarının altına imza atan AYM, Demirtaş’ın emriyle katledilen 37 insanın, dükkânları yağmalanan binlerce esnafın, okulları yakılan milletin haklarını bir çırpıda ihlal etti. MİT tırlarıyla ilgili yayınla ülkemizi terörist devlet gibi gösteren alçağa “hak ihlali” ödülü vererek 80 milyonun hakkını ihlal etti. Güvenlik soruşturması kararını iptal ederek geçmişte FETÖ tarafından doldurulan devlet kadroları nedeniyle işsiz kalan milyonların hakkını ihlal etti. Böyle uzar gider... Can Dündar bir başka ülkede, örneğin bugün sığındığı Almanya, Fransa ya da ABD’de gazeteci olarak aynı şeyi yapsaydı ya yargı yoluyla yedi sülalesinin anası ağlatılır ya da evinde “ölü” bulunurdu!.. Bu yüzden artık kararları kadar üye yapısıyla da tartışmalı hâle gelen AYM yeniden ele alınmalı.  

Fuat Uğur'un diğer yazısı
Yargıtay’da seçimler tamamlandı; üç daire başkanı da seçildi

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.