YÖK; Gözleri tamamen kapalı

A -
A +
Türk Alman Üniversitesi (TAÜ) Rektörü Halil Akkanat’a defalarca mağdur ettiği öğretim üyesinden cevap:   Akkanat’ın iddiaları tek tek çürütülüyorTAÜ Rektörü Halil Akkanat hakkında Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosundaki ilginç suç dosyasıHalil Akkanat ikinci kez rektörlüğe atandığında hakkında güvenlik soruşturması yapılmadı mı?Akkanat’ın saldırgan ve çarpıtmalarla dolu açıklamasına cevap   TAÜ REKTÖRÜ HALİL AKKANAT’IN ÇARPITMAYA DAYALI SALDIRGAN ÜSLUBU VE SONUÇ   Sayın Fuat Uğur tarafından Türkiye gazetesindeki köşesinde yayımlanan 01.04.2021 ve 03.04.2021 tarihli yazıları, gerek Türk-Alman Üniversitesi gerekse MİT Tırları bağlamında evrensel gazetecilik ilkeleri ışığında somut kaynaklar belirtilerek kamuoyunun gündemine taşınmış yazılardır. Üniversite adına 06.04.2021 tarihinde kaleme alınan açıklama da objektif ve tarafsız gazetecilik ilkeleri çerçevesinde  Fuat Uğur’un köşesinde link verilerek kamuoyuna sunulmuştur. Sayın Fuat Uğur’un gazetecilik mesleği ve etik ilkeleri çerçevesinde somut kaynaklara dayanan, eleştirel objektif bakış açısı ve nezaket içeren yazı diline karşı; Rektörlük makamı adına yapılan açıklama bir bilim yuvasına yakışmayacak saldırganlık, sübjektiflik, sarahatten yoksunluk, çarpıtma ve hatta terbiye sınırlarını oldukça zorlayan bir üslup içermektedir. Türkiye gazetesi yöneticilerine, İhlas Yayın Grubuna teessüf bildirip, Sayın Fuat Uğur’u da ʺtetikçiʺ olarak itham etmek medeni insanlara, hele üniversite profesörlerine hiç yakışmayan bir davranış biçimidir. Bu bağlamda Mecelle’de yer alan usul esasa mukaddemdir sözü aslında güzelce formüle edilmiş bir evrensel hukuk ilkesi olsa da aynı zamanda her türlü insani ilişkide adab-erkan, edep-nezaket gibi davranış biçimlerini de içermektedir. Saldırgan, itham edici, nezaket ve objektiflikten uzak bir üslup Türk-Alman Üniversitesi Rektörlük makamı ve hukukçularına yakışmamaktadır. Türk-Alman Üniversitesi ile ilgili üç yıl önce Prof. Dr. İlber Ortaylı tarafından dile getirilmiş olan, Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yanlış bilgilendirildiği ile ilgili iddialar, aşağıdaki sorular bağlamında güncelliğini korumaktadır: - Üniversitenin ilk Rektör adayı olan Prof. Dr. İzzet Özgenç’in adı YÖK’ten 1. sırada gönderilirken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından imzası niçin bekletilmiştir? Bu süreç içinde kimler tarafından aleyhinde kampanya yapılarak yıpratılmıştır? - Daha sonra Rektör seçilen Prof. Dr. Ziya Şanal niçin görevinin ikinci yılında istifa etmeye zorlanmıştır? Kimler, hangi ilişki ağları ya da odaklar istifa ettirilmesi için uğraşmıştır? - Prof. Dr. Halil Akkanat hakkında 2016 yılından bu yana İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda hâlen açık dosyası bulunmaktadır. Hakkında böyle bir dosyası bulunan bir Rektörün 2018 yılında atanmasından önce güvenlik soruşturması olumlu mudur, olumsuz mudur? Eğer olumsuz ise, Sn. Cumhurbaşkanımıza 2018 yılında atama öncesi bildirilmiş midir, bildirilmemiş midir? Eğer bildirilmediyse kimler bildirmemiştir ya da bildirildiyse kimler kendisine kefil olmuştur? Varsa kimler kendisi hakkında lobi yapmıştır? Hakkında 2016 yılından beri açık dosya bulunan bir akademisyenin Türk-Alman Üniversitesi gibi oldukça önemli bir kurumda Rektörlük görevini ifa etmesi etik midir? - Özellikle Rektör Prof. Dr. Halil Akkanat ve Rektör Vekili Prof. Dr. Zekeriya Kürşat bu kadar önemli bir kurumda yönetici oldukları hâlde, kadrolarını niçin İstanbul Üniversitesi’nden Türk-Alman Üniversitesi’ne taşımamaktadırlar? Sadece bu bile TAÜ’ye karşı aidiyet duygularının olmadığını göstermez mi? - Dünyanın en önde gelen bilim uluslarından birinin adını taşıyan, her iki devletin de büyük maddi imkânları ile desteklenen Türk-Alman Üniversitesi niçin devlet üniversiteleri arasında sondan 1.,  tüm genel üniversiteler içinde sondan 3.’dür (URAP 2019-2020). - Türk-Alman Üniversitesi ile ilgili kamuoyunun gündemine taşınan iddia ya da tesadüfler hayatın olağan akışına uygun mudur? Türk-Alman ilişkileri oldukça köklü bir geçmişe sahip olup, her iki ülkenin her zaman karşılıklı iyi ilişkilerde büyük çıkarı bulunmaktadır. Bu ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir proje olan TAÜ ile ilgili yukarıda dile getirilen iddiaların araştırılması, kamuoyunda tartışılması, katkı sunulması artık her zamankinden çok daha büyük önem taşımaktadır. Türk-Alman Üniversitesi’nin kamuoyu nezdinde demokratik ve objektif verilere dayalı bir şekilde tartışılmasına büyük katkı sunan başta Sn. Fuat Uğur olmak üzere, Türkiye gazetesi ve İhlas Medya Grubu’na en derin saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye gazetesi köşe yazarlarından Sayın Fuat Uğur, tarafımdan kendisine sunulan bilgiler çerçevesinde 01.04.2021 ve 03.04.2021 tarihli köşe yazılarında Türk-Alman Üniversitesi ile ilgili oldukça önemli iki yazı kaleme almış; binaen dile getirilen iddialara karşı rektörlük makamı adına hazırlanmış 12 maddelik açıklama yine Sayın Fuat Uğur’un köşesinde yayımlanarak (06.04.2021) kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Endişe ve panik hâlinde kaleme alındığı izlenimi veren; üstelik rektörlük makamının ciddiyetine yakışmayacak bir üslupla kaleme alınmış olduğu anlaşılan açıklamalarla, gerek İhlas Yayın Grubu, Türkiye gazetesi ve Fuat Uğur töhmet altında bırakılırken, gerekse bilgi kaynağı olarak isim verilmeden şahsım da gerçek dışı beyanlarla itham edilmiştir. Hiçbir objektif delil ve muhkem gerekçelere dayanmayan, tamamen çarpıtma ve kişiselleştirme üzerine kurgulanmış ilgili sübjektif değerlendirmelere yönelik itirazi açıklamalarım aşağıda sunulacaktır.   Şimdilik ismimin kamuoyuna açıklanmasının uygun olmadığı kanaatindeyim. Ancak bu yazılarda kendisi ile ilgili gerçek dışı bilgi olduğu iddiasıyla adı geçen her şahıs, rahatlıkla Türkiye gazetesi yönetimi ya da Sayın Fuat Uğur’dan ismimi talep ederek, adli merciler nezdinde şikâyet ya da hukuki girişimlerde bulunabilir.   TAÜ REKTÖRÜ AKKANAT’IN TERÖR VE ÖRGÜTLÜ SUÇLARDAKİ AÇIK DOSYASI   1-Rektörlük makamı tamamen çarpıtma ifadelerle, Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu hakkında 2017 yılında yapılan şikâyetle ilgili olarak takipsizlik kararı verildiğini iddia edilmektedir. Oysa 07.04.2021 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu ile ilgili dosyanın safahatını öğrenmek için gittiğimde ilginç bir sürprizle karşılaştım. Prof. Dr. Halil Akkanat hakkında 2016 yılında açılmış olan bir soruşturma dosyasının olduğu, Prof. Kibritçioğlu hakkında 2017 yılında açılan dosyanın bu dosya ile birleştirildiği ve ilgili dosyanın da hâlen açık olduğu tarafıma bildirilmiştir. Şimdi çok basit mantıkla şu soruları sorabiliriz: Prof. Dr. Halil Akkanat hakkında Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda 15 Temmuz 2016’dan sonra “FETÖ iltisakı” iddiasıyla mı dosya açılmıştır? Eğer Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda 2016’dan bu yana hâlen açık bir dosyası varsa, 2018 yılında kendisinin ikinci kez Rektör atanması öncesi hakkında yapılan güvenlik soruşturması olumlu mudur yoksa olumsuz mudur? Eğer olumsuz ise kimler kendisine kefil olmuştur? Yine olumsuz bir güvenlik raporu varsa Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan atama öncesi bilgilendirilmiş midir?   TAÜ ÖĞRETİM ÜYESİ AHSEN TÜRKMEN BABASI FETÖ’CÜ MEHMET DİŞLİ’Yİ MAHKEMEDE SAVUNDU   2-Rektörlük makamı, Üniversite’de çalışmakta olan Mehmet Dişli’nin kızı Süheyla Ahsen Türkmen ile ilgili de tamamen gerçek dışı ve çarpıtma açıklamalarda bulunmaktadır. Evrensel hukukun en temel ilkelerinden biri suç ve cezaların şahsiliği ilkesidir. Fuat Uğur da yazısında hiçbir şekilde Mehmet Dişli’nin kızını babasından dolayı FETÖ’cülükle suçlamamıştır. Sadece babasının avukatlığını yaptığını dile getirmiştir. Rektörlük makamı bunu ʺiftiraʺ olarak nitelerken, ʺSüheyla Ahsen Türkmen kamu görevlisi olduğundan, istese bile babasının avukatlığını yapabilecek durumda değildir ve yapmamıştırʺ açıklamasında bulunmaktadır. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Genelkurmay Çatı Davası’yla ilgili çıkan bir haberi yorum yapmadan sunuyoruz: ʺ…Dişli'den sonra kızı olan avukatı savunma yapmaya başladı. Ancak sesi titreyince, Başkan Oğuz Dik, "İstersen Barış başlasın" diyerek, diğer avukata söz verdi. Kızı savunma yaptığında ise yine sesi titreyerek, "Müvekkilim babam 3 yıldır tutuklu" dedi. Hulusi Akar için de, "Hulusi amca diye bildiğimiz, yeni siyasetçi Hulusi Akar" ifadelerini kullanan avukat, babasının Akar yüzünden tutuklu olduğunu ima etti. Savunmaların tamamlanmasından sonra bugünkü celse sonlandırıldı(1)   TAÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. KİBRİTÇİOĞLU’NUN SİLDİĞİ GEÇMİŞ YAZILARI   3-Türkiye Cumhuriyeti ve AK Parti siyasal iktidarının Suriye’de savaşan cihatçı gruplara, muhaliflere ya da İŞİD’e silah satışı yaptığını ileri sürmek oldukça ağır hukuki sorumluluğu olan savlardır. MİT Tırları Olayları öncesi Türkiye’de yazılı ve görsel medyadaki bu konudaki haberlerin kaynağı kronolojik olarak Hürriyet gazetesi Amerika Muhabiri Tolga Tanış(2) ve Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu’nun eş zamanlı yazılarına dayanmaktadır. Hatta Tolga Tanış 21 Aralık 2013 tarihli yazısında, ʺTabloyu Mülkiye’nin değerli hocalarından Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu’ndan aldımʺ demektedir. Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu’nun ve onun kaynaklarını esas alan Tolga Tanış’ın yazıları istatistiki verilerin çarpıtılarak manipüle edildiği, her türlü etik yaklaşımdan ve inandırıcılıktan uzak algı yazılarıdır.(3) Prof. Kibritçioğlu 15 ve 17 Aralık 2013 tarihli bu yazılarının internet linklerini silmiş ya da sildirtmiştir. Yine Prof. Kibritçioğlu bu bağlamda kendi linkinde ʺYolsuzlukʺ kategorisi altında ele aldığı ʺTürkiye'de 30.03.2014 Yerel Seçim Sonuçları Hakkındaki Bazı Akademik Analiz ve Tartışmalarʺ(4) adlı yazısında Ankara seçimlerinde yolsuzluk yapıldığını iddia eden bütün makaleler toplanmış, kendi analizinde de seçim sandıklarında yolsuzluk olduğu ima edilmiştir. Yine Prof. Kibritçioğlu ʺTürkiye’ye ‘sıcak para’ girişleri (1989-2013) ve ‘Gezi Parkı olaylarıʺ(5), ʺGezi Parkı Direnişi’, Türkiye Ekonomisi ve ‘Erken Genel Seçim’ İhtiyacıʺ(6) adlı yazılarını da gerek blogundan gerekse Twitter hesabından silmiştir. Rektörlük makamının ileri sürdüğü gibi ortada hiçbir şekilde gerçek dışı iddia, yorum ya da hayali bilgi yoktur. İddialar somut verilere dayanmaktadır. Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu kendisinden emin ise, yukarıda adı geçen silinmiş ya da sildirilmiş yazılarını rahatlıkla aktive edebilir.   DEVLET’İ İŞİD’E SİLAH GÖNDERMEKLE SUÇLAYAN BİR ÖĞRETİM ÜYESİ   Türk-Alman Üniversitesi’nde MİT Tırları operasyonlarından birkaç hafta önce Türkiye ve AK Parti siyasal iktidarını Suriye’deki muhalif gruplara gizli, açık, bedelli, bedelsiz yollardan silah göndermekle itham eden; kendisiyle ilgili bir davada Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından sahte, düzmece rapor düzenlediği kesin hükme bağlanan bir akademisyenin hâlâ TAÜ’de görev yapıyor olması, akademik açılış törenlerinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne üniversite adına gönderilmesi (26 Eylül 2017) Rektör Prof. Dr. Halil Akkanat tarafından cevaplandırılması gereken ciddi sorulardır. 4-Türk-Alman Üniversitesi, Bakanlar Kurulu’nun 29/6/2009 tarihli kararı; 27302 sayılı Resmî Gazete’nin 28 Temmuz 2009 tarih ve 2009/15184 karar sayısı ile kurulmuştur. Prof. Akkanat, Türk-Alman Üniversitesi’ne kuruluşundan sonra intisap eden ilk birkaç kişiden biridir. En başından beri sırasıyla Hukuk Fak. Dekanı, Rektör Yardımcısı ya da iki dönemdir olduğu gibi Rektörüdür.   ÜNİVERSİTE BATIRAN REKTÖR; TÜRKİYE’DE 109 ÜNİVERSİTE ARASINDA 109. SIRADA   Rektörlük makamı TAÜ’nün yüzde 1’lik dilimde öğrenci aldığını dile getirerek, işine gelmeyen madalyonun diğer yüzünü göstermekten hep imtina etmiştir. Kuşkusuz, üniversite sınavlarında Yüzde 1’lik başarı öğrencilerin başarısıdır. Peki, TAÜ bu başarılı öğrencilere aynı şekilde bilimsel performans göstererek iyi bir eğitim verebilmekte midir? Bu konuda Türkiye üniversiteleri sıralamalarının en ciddi akademik performans ölçüm metotları ve listesi (URAP -University Ranking by Academic Performance-) her yıl ODTÜ Enformatik Enstitüsü tarafından yapılmaktadır. 2016 yılından bu yana yapılan pek çok farklı kategorideki sıralamalarda TAÜ son sıralarda yer almaktadır. Örneğin 2019-2020 Türkiye Sıralaması’nda 109 Devlet Üniversitesi arasında 109. olarak sonuncu(8); Tüm Üniversiteler Sıralaması’nda ise listeye alınan 166 üniversite arasında sondan 3. olarak 163.’dür. (9) TAÜ, Türk devletinin inanılmaz maddi destek ve Almanların sunmuş olduğu imkânlara rağmen kendisinden sonra kurulan devlet ve vakıf üniversiteleri arasında bile bilimsel performans açısından saygın bir yer edinememiştir. Bu sorunun cevabını vermek Prof. Dr. Halil Akkanat’a düşmektedir.   TAÜ’DE ADRESE TESLİM KADROLAR VE ALMANYA’DA TESCİL EDİLEN İTİBARSIZLIK   5-Bilindiği üzere YÖK mevzuatı ve sayısız mahkeme kararlarına göre akademik kadro ilanlarının; bilimsel kaliteyi artırmaya yönelik, objektif ve denetlenebilir nitelikte olması ve belirli bir kişiyi tanımlar nitelikte adrese teslim olmaması gerekmektedir. Bir üniversite için bilimsel performansta en önemli şey sahip olduğu nitelikli akademisyenlerdir. Türk-Alman Üniversitesi’nde adrese teslim açılan kadrolar yukarıda dile getirilen akademik başarısızlığın en önemli nedenlerinden biridir. Örneğin Türk-Alman Üniversitesi kuruluşunda İşletme bölümünün partneri olarak, İşletme alanında Almanya’nın alanında en iyi 5. Üniversitesi olan Münster Üniversitesi belirlenmiştir. Ancak objektif esaslara dayanmayan adrese teslim kadro ilanları nedeniyle İşletme Bölümü zaman içinde itibar kaybetmiş ve Münster Üniversitesi 2017 yılının Haziran ayında tek taraflı olarak ortaklık sözleşmesini feshetmiştir. Daha sonra ise partner olarak Bielefeld Yüksekokulu’nun İşletme bölümü ile ortaklık yapılmıştır. Münster Üniversitesi’nin İşletme Bölümü ile âdeta bir “meslek okulu” seviyesindeki Bielefeld Yüksekokulu’nun İşletme Bölümü’nün mukayesesini bu alanda eğitim yapan kişilerin takdirine bırakıyorum. 29.12.2016(10), 11.12.2020(11) ve 29.12.2020(12) tarihli işletme kadro ilanlarına bakıldığında, en basit usul esaslarına bile aykırılık teşkil eden objektif kriterlerden yoksun, kişiye özel adrese teslim kadro ilanlarının kopyala yapıştır mantığıyla nasıl çıkarıldığı görülecektir. Bu şekilde %1’lik dilimle gelen başarılı öğrenciler, zamanla nitelikli bir eğitim hakkından mahrum kalmaktadırlar.   TAÜ’NÜN İLK REKTÖRÜ PROF. DR. ZİYA ŞANAL’IN YIPRATILMASI   6-Türk-Alman Üniversitesi kuruluş anlaşmasından sonra Kurucu Rektör adayı olarak YÖK’ten Cumhurbaşkanlığına üç aday arasından 1. sırada dirayetli kişiliği ile tanınan Prof. Dr. İzzet Özgenç’in adı gönderilmiştir. Ancak adı ilan olur olmaz medyada hakkında olumsuz kampanya başlatılmış, yıpratılmış ve adaylıktan çekilmiştir.(13) Daha sonra 2010 yılında Almanya’da akademisyenlik yapan uzmanlık alanı mühendislik matematiği(14) olan Prof. Dr. Ziya Şanal kurucu rektör olarak atanmıştır. Liyakat ve bilimsel performansa çok önem veren ve oldukça başarılı bir Rektörlük dönemi olan Prof. Dr. Ziya Şanal’ın, Avrupa Bülteni haber portalinde yer alan ʺ…üniversite yönetimini istedikleri gibi yönetmek için Prof. Dr. Ziya Şanal’ı büyük bir engel olarak…ʺ(15) görenler tarafından istifaya zorlanacağı ve istifası sonrası ile ilgili iki haber çıkmıştır. Gerçekten de Prof. Ziya Şanal’ın istifası öncesi Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği makamına çağrılarak kendisinden istifasının talep edildiği ve sonraki günlerde istifa ettiği üniversitede herkesin malumudur. Bir Rektörün görevinin ikinci yılında kendiliğinden istifa etmesi Türkiye şartlarında pek olağan değildir. Prof. Dr. Ziya Şanal’ın istifasından sonra Prof. Dr. Halil Akkanat yeni Rektör olarak seçilmiş ve 2014 yılından bu yana aralıksız bu görevi ifa etmektedir. Prof. Akkanat’ın, en başından beri üniversitede adeta gölge rektör gibi davrananlarla beraber hareket etmesini okuyucuların takdirine bırakıyorum.   DOÇ. DR. NEJAT ADAY İLE İLGİLİ GERÇEK; JET-PA VE NURCULARIN YENİ ASYA KOLU MU?   7-Rektörlük makamının yazısında Doç. Dr. Nejat Aday ile ilgili savunma da tamamen çarpıtmaya dayalıdır. Aşağıya Cumhuriyet gazetesinin 15 Şubat 1999’daki haberinden bir bölüm alıyorum: ‘’….Öğretim Üyesi Jet-Pa sorumlusu Almanya ve Avrupa'da Jet-Pa ortaklık kampanyasın sitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Nejat Aday’da bulunuyor. Aday, fakülteden raporlu olarak Frankfurt'taki çalışmalarını sürdürüyor… Nurcuların Yeni Asya koluna yakınlığıyla tanınan ve Jet-Pa'nın hukuk müşavirlerinden olan Nejat Aday, Yeni Asya gazetesinde değişik adla edebiyat yazıları yazıyor. Aday'ın Asyacıların Almanya kanadıyla çok iyi ilişkileri olduğu, eşini de tarikat aracılığıyla Almanya'dan seçtiği belirtiliyor…’’(16). Son olarak üniversiteden Prof. Dr. Halil Akkanat tarafından yasal mevzuata aykırı bir şekilde atılan akademisyenlerin idari yargıdaki davalarında, üniversiteyi yıllarca Nejat Aday Hukuk Bürosu savunmuştur. Amacı öğretim üyelerini desteklemek olan TAÜ Vakfı Başkanı olan Av. Doç. Dr. Nejat Aday’ın, mahkemelerde üniversite adına TAÜ akademisyenleri karşısında konumlanması en hafif tabirle etik dışıdır.   REKTÖR HALİL AKKANAT’IN AKRABA KAYIRMACILIĞI   8-Rektörlük makamı tarafından yapılan açıklamada Prof. Dr. Halil Akkanat ile akrabalık ilişkileri dışında tümceleriyle bilinçli olarak çarpık ifadelerle betimlenen kişi Elif Beyza Akkanat ve Yasir Talha Öztürk, Prof. Akkanat’ın öz kızı ve damadıdır. Kendi kızı ve damadının kendi asıl kadrosunun da olduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde asistan olmaları tabii ki olağan değildir. Zaten açıklama da akrabalık ilişkileri kelimelerine gizlenilerek yapılmaktadır. Kaldı ki iddialara göre, medeni hukuk alanında çalışan kızının açılan iki kadro ilanında da sıralamaya giremediği, çözüm olarak Karşılaştırmalı Hukuk Anabilim Dalı’nda açılan sınavlara girerek kadro aldığı, zaten bu Anabilim dalının da tek vekil hocası ve tek asistanı olduğu söylenmektedir.(17)   15 TEMMUZ ÖNCESİ MHP’Lİ MUHALİFLERİ KİM SAVUNDU?   9-Yine 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sadece 2 gün önce 13 Temmuz 2016 tarihinde ʺMHP’li muhaliflere paralel destek. MHP’nin korsan kurultayını ‘Paralel akademisyen’ savunduʺ(18) başlıklı haberlerde Prof. Dr. Tekin Memiş ve Prof. Dr. Murat Atalı’nın isimleri yer almıştır. Bu isimlerden Prof. Tekin Memiş’in oğlunun, Prof. Dr. Murat Atalı’nın Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev yapmış olduğu bir üniversiteye girmesi hayatın olağan akışında sadece çalışkanlıkla açıklanabilecek bir durum olmasa gerek.   Yine iddia edildiği gibi o dönemlerde at izi it izine hiçbir zaman karışmamıştır. Dönemin MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Kurultay sürecinin FETÖ’nün bir oyunu olduğunu, eğer başarılı olunsaydı 15 Temmuz darbesinde ülkücü hareket mensuplarının sokağa dökülerek darbeye destek vermelerinin sağlanacağını, MHP kongresi için FETÖ mensuplarının olağanüstü gayret gösterdiklerini ileri sürmüştür.(19) Gerçekten Kurultay kararı veren Hâkim Burhan Yaz daha sonra itirafçı olmuş, tutuklanmış ve 8 yıl ceza almıştır.(20)   TAÜ REKTÖRÜ AKKANAT FETÖ’NÜN HUKUK BÜROSU’YLA İLTİSAKINI VE AŞAĞIDAKİ İLİŞKİLER AĞINI AÇIKLAMALI   10-Hayatın olağan akışına uygun olmayan tesadüflerin sürekli belli ilişkiler çerçevesinde bir araya gelmesi pek tabii ki dikkat çekmektedir. Örneğin Prof. Dr. Abuzer Kendigelen ve Prof. Dr. Halil Akkanat’ın kamuoyunda Cemaatin Kozmik Hukuk Bürosu olarak anılan Yüksel-Karkın-Küçük Hukuk Bürosu ile iltisaklı olmaları iddiaları; bu hukuk bürosunun daha sonra Zarrab ve Halkbank davalarına bakacak olan Yargıç Richard Berman’ı Türkiye’ye masraflarını karşılayarak davet etmesi; Prof. Dr. Abuzer Kendigelen’in asistanının tutuklanmasından kısa bir süre sonra serbest kalması iddiası; Prof. Dr. Abuzer Kendigelen’in kendi hukuk bürosunda yaklaşık 6 yıl çalışan bir yakınının TAÜ Bilgi İşlem Dairesi’nde istihdam edilmesi; Prof. Halil Akkanat’ın kızı ve damadının Prof. Dr. Abuzer Kendigelen’in dekanlığı döneminde kadroya geçmeleri; yıllar önce Ayhan Bermek’in Tahkim Kurulu aday listesinde FETÖ yargı imamı Osman Karakuş ile birlikte yer alan Doç. Halil Akkanat ve Yrd. Doç. Ali Kemal Yıldız’ın TAÜ’de Rektör ve Dekan olarak beraber olmaları; Av. Ayşe Akkanat hakkında TFF ile ilgili yolsuzluk iddialarının olması; 1993 yılında daha mesleğinin ilk yıllarında Adnan Oktar’ın kokain davasının avukatı olması; Rektör Vekili Prof. Dr. Zekeriya Kürşat’ın eşi Pelin Kürşat’ın TAÜ’de araştırma görevlisi olması; Nurcu olduğu iddia edilen ve JET-PA  skandalında adı geçen Av. Nejat Aday’ın TAÜ Destekleme Vakfı Başkanı olması; medyada ʺBeyefendinin hukuk devletine doğruʺ başlıklarla açıklamaları ve Barış Akademisyenleri’nin de imzacısı olan kişinin hâlihazırda TAÜ Hukuk Fakültesi’nde 4 ayrı idari görevinin (Bölüm Bşk. vd.) olması; Fatih Üniversitesi mezuniyetini yazışmalarda ya da CV’sine yazmaktan özellikle imtina eden kişinin (Ç.Ç) İİBF Dekan yardımcılığına getirilmesi; devletimizi katliamcı olmakla itham edenlerin (K.N.K; O.A) İİBF kadro sınavlarında isimlerinin kazananlar listesinde (29.12.2017) yer alması üzerine, sosyal medyada çıkan haberler nedeniyle ilan sonuçlarının erişime kapatılması (03.01.2018) ve kadroların bir şekilde iptal edilmek durumunda kalınması vb. hayatın olağan akışına pek uymamaktadır.   HALİL AKKANAT BU BİLİRKİŞİLER ARASINDA YER ALDI MI?   Tüm bu tesadüfler bağlamında, kamuoyu adına çok basit ve temel bir soru soralım: Prof. Dr. Abdurrahim Karslı’nın 2017 yılında KRT televizyonunda Çağlar Cilara’ya ʺ… Hukuk fakültesinde ileri gelen insanlar; bu cemaatle o dediğimiz manada iltisak ve irtibatlı olan, cemaate bilirkişi raporları yazanHoca’yı beraat ettirmeyi çalışanlar…ʺ diyerek tarif ettiği kişiler arasında, Prof. Dr. Halil Akkanat 90’lı ve 2000’li yıllarda fakültede cemaate bilirkişi raporları yazan, Fetullah Gülen’i beraat ettirmeyi çalışanlar arasında yer almış mıdır?(21)      TAÜ REKTÖRÜ HALİL AKKANAT’IN ÇARPITMAYA DAYALI SALDIRGAN ÜSLUBU VE SONUÇ   Sayın Fuat Uğur tarafından Türkiye gazetesindeki köşesinde yayımlanan 01.04.2021 ve 03.04.2021 tarihli yazıları, gerek Türk-Alman Üniversitesi gerekse MİT Tırları bağlamında evrensel gazetecilik ilkeleri ışığında somut kaynaklar belirtilerek kamuoyunun gündemine taşınmış yazılardır. Üniversite adına 06.04.2021 tarihinde kaleme alınan açıklama da objektif ve tarafsız gazetecilik ilkeleri çerçevesinde  Fuat Uğur’un köşesinde link verilerek kamuoyuna sunulmuştur. Sayın Fuat Uğur’un gazetecilik mesleği ve etik ilkeleri çerçevesinde somut kaynaklara dayanan, eleştirel objektif bakış açısı ve nezaket içeren yazı diline karşı; Rektörlük makamı adına yapılan açıklama bir bilim yuvasına yakışmayacak saldırganlık, sübjektiflik, sarahatten yoksunluk, çarpıtma ve hatta terbiye sınırlarını oldukça zorlayan bir üslup içermektedir. Türkiye gazetesi yöneticilerine, İhlas Yayın Grubuna teessüf bildirip, Sayın Fuat Uğur’u da ʺtetikçiʺ olarak itham etmek medeni insanlara, hele üniversite profesörlerine hiç yakışmayan bir davranış biçimidir. Bu bağlamda Mecelle’de yer alan usul esasa mukaddemdir sözü aslında güzelce formüle edilmiş bir evrensel hukuk ilkesi olsa da aynı zamanda her türlü insani ilişkide adab-erkan, edep-nezaket gibi davranış biçimlerini de içermektedir. Saldırgan, itham edici, nezaket ve objektiflikten uzak bir üslup Türk-Alman Üniversitesi Rektörlük makamı ve hukukçularına yakışmamaktadır. Türk-Alman Üniversitesi ile ilgili üç yıl önce Prof. Dr. İlber Ortaylı tarafından dile getirilmiş olan, Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yanlış bilgilendirildiği ile ilgili iddialar, aşağıdaki sorular bağlamında güncelliğini korumaktadır: - Üniversitenin ilk Rektör adayı olan Prof. Dr. İzzet Özgenç’in adı YÖK’ten 1. sırada gönderilirken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından imzası niçin bekletilmiştir? Bu süreç içinde kimler tarafından aleyhinde kampanya yapılarak yıpratılmıştır? - Daha sonra Rektör seçilen Prof. Dr. Ziya Şanal niçin görevinin ikinci yılında istifa etmeye zorlanmıştır? Kimler, hangi ilişki ağları ya da odaklar istifa ettirilmesi için uğraşmıştır? - Prof. Dr. Halil Akkanat hakkında 2016 yılından bu yana İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda hâlen açık dosyası bulunmaktadır. Hakkında böyle bir dosyası bulunan bir Rektörün 2018 yılında atanmasından önce güvenlik soruşturması olumlu mudur, olumsuz mudur? Eğer olumsuz ise, Sn. Cumhurbaşkanımıza 2018 yılında atama öncesi bildirilmiş midir, bildirilmemiş midir? Eğer bildirilmediyse kimler bildirmemiştir ya da bildirildiyse kimler kendisine kefil olmuştur? Varsa kimler kendisi hakkında lobi yapmıştır? Hakkında 2016 yılından beri açık dosya bulunan bir akademisyenin Türk-Alman Üniversitesi gibi oldukça önemli bir kurumda Rektörlük görevini ifa etmesi etik midir? - Özellikle Rektör Prof. Dr. Halil Akkanat ve Rektör Vekili Prof. Dr. Zekeriya Kürşat bu kadar önemli bir kurumda yönetici oldukları hâlde, kadrolarını niçin İstanbul Üniversitesi’nden Türk-Alman Üniversitesi’ne taşımamaktadırlar? Sadece bu bile TAÜ’ye karşı aidiyet duygularının olmadığını göstermez mi? - Dünyanın en önde gelem bilim uluslarından birinin adını taşıyan, her iki devletin de büyük maddi imkânları ile desteklenen Türk-Alman Üniversitesi niçin devlet üniversiteleri arasında sondan 1.,  tüm genel üniversiteler içinde sondan 3.’dür (URAP 2019-2020). - Türk-Alman Üniversitesi ile ilgili kamuoyunun gündemine taşınan iddia ya da tesadüfler hayatın olağan akışına uygun mudur? Türk-Alman ilişkileri oldukça köklü bir geçmişe sahip olup, her iki ülkenin her zaman karşılıklı iyi ilişkilerde büyük çıkarı bulunmaktadır. Bu ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir proje olan TAÜ ile ilgili yukarıda dile getirilen iddiaların araştırılması, kamuoyunda tartışılması, katkı sunulması artık her zamankinden çok daha büyük önem taşımaktadır. Türk-Alman Üniversitesi’nin kamuoyu nezdinde demokratik ve objektif verilere dayalı bir şekilde tartışılmasına büyük katkı sunan başta Sn. Fuat Uğur olmak üzere, Türkiye gazetesi ve İhlas Medya Grubu’na en derin saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum. ….. Not: Yazının başında da belirtildiği üzere şimdilik adımın gazete yönetimi ve Fuat Uğur’da saklı kalmasını uygun görmekteyim. Ancak ilgili yazılarda adı geçen ve şikâyette bulunmak isteyen kişiler haber kaynağı olarak ismimi gerek gazete yönetimi gerekse Sayın Fuat Uğur’dan alarak adli makamlarda her türlü hukuki girişimde bulunabilirler. ..... (1) https://odatv4.com/o-gece-mehmet-disli-hulusi-akarla-ne-konustu-15051955.html(2) http://www.hurriyet.com.tr/suriye-ye-silahin-belgesi-25361801       http://www.hurriyet.com.tr/suriye-silahlari-rezaleti-25418068(3) http://mustafasonmez.net/biraz-issizlik-biraz-dolmus-gazeteciligi/       https://turkiyegazetesi.com/yazarlar/ceren-kenar/577344.aspx(4) http://kibritcioglu.com/iktisat/readings/?p=1190(5) http://kibritcioglu.com/iktisat/blog/?p=3494(6) http://kibritcioglu.com/iktisat/blog/?p=3649(8) http://mulkiyehaber.net/ankara-universitesine-karsi-ilk-hukuk-zaferim/(9)https://newtr.urapcenter.org/Rankings/20192020/DEVLET%20%C3%9CN%C4%B0VERS%C4% B0TELER%C4%B0%20GENEL%20SIRALAMASI(10)https://newtr.urapcenter.org/Rankings/20192020/T%C3%BCm%20%C3%9Cniversitelerin%20Genel%20Puan%20Tablosu(11)http://www.tau.edu.tr/duyuru/ogretim_uyesi_ilani__ilan_tarihi__29.12.2016_(12) https://ilan.memurlar.net/ilan/55008/turk-alman-universitesi-ogretim-uyesi-alim-ilani.html(13)https://ilan.memurlar.net/ilan/55306/turk-alman-universitesi-ogretim-uyesi-alim-ilani.html(14) https://odatv4.com/turk-alman-universitesindeki-skandalin-perde-arkasi--1206101200.html(15) https://link.springer.com/book/10.1007/978-3-658-10642-3(16) http://archive.is/rj6cm#selection-595.0-659.1(17) http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/192/sayfa/1999/2/15/6.xhtml(18) https://hukuk.istanbul.edu.tr/tr/akademikkadro(19) https://www.takvim.com.tr/guncel/2016/07/13/mhpli-muhaliflere-paralel-destek(20)https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/buyukataman-kurultay-sureci-fetonun-oyunuydu-1333720/(21) https://www.evrensel.net/haber/367012/mhp-icin-kurultay-karari-veren-hakim-fetoden-ceza-aldi(22) https://odatv4.com/istanbul-universitesini-karistiracak-aciklama-0910171200.html       https://odatv4.com/vid_video.php?id=8F1DG  


Fuat Uğur'un diğer yazısı
İmamoğlu bu tehdidiyle 'Devlet’e görevini hatırlattı

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.