Dost dediğin

A -
A +

Atalarımız “Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı’’ demiş… Efem, vakti zamanında bir baba oğul konuşuyorlarmış. Babası oğluna sormuş, “Senin kaç tane dostun var?”

Oğlan cevap vermiş: “Ohooo yüzlerce…”

Babası oğluna açıklamış.

“Bak oğlum” demiş insanın bir sürü arkadaşı olabilir ama yüzlerce dostu olamaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca ancak bir ya da iki tane dostu olabilir.

Oğlan “saçma “ demiş. “Benim bir sürü dostum var ve hepsi beni sever ve her zaman bana yardıma koşacaklarına eminim.”

“Öyle mi?” demiş babası. “O zaman gel seninle bir test yapalım…” Adam birkaç tane tavuk kesmiş ve başka ıvır zıvırlarla birlikte bir çuvala doldurmuş. Çuvaldan kanlar akıyormuş. “Şimdi git” demiş “Bu çuvalı arkadaşlarına götür ve onlardan yardım iste. Çuvalı birlikte bir yerlere gömün.”

Çocuk çıkmış yola, bir arkadaşının kapısını çalmış, arkadaşı elindeki kanlı çuvalı görünce çocuğun yüzüne kapıyı kapatmış. Başka arkadaşları, bir daha onlarla konuşmamalarını görüşmemelerini rica etmişler, çünkü hepsi çuvalın içinde bir ceset olduğunu sanmış.

Oğlan yüzü allak bullak babasına dönmüş olanları anlatmış. Babası demiş; “İşte senin arkadaşlarının dostluğu bu kadar. Şimdi al bu çuvalı. benim dostuma götür.”

Oğlan tekrar sırtlamış çuvalı düşmüş yola. Babasının dostu kapıyı açıp, oğlanı ter içinde, elinde kanlı bir çuvalla görür görmez etrafa şöyle bir bakmış ve hemen almış içeriye. Sen “Ahmet’in oğlusun değil mi?” demiş. “Evet” demiş çocuk. “Ver elindekini” diyerek çuvalı almış. Arka bahçeye çıkarmış, arka bahçede bir çukur kazıp çuvalı gömmüş. Çocuğa su ikram etmiş. Bu arada yetmemiş, gömdüğü yer belli olmasın diye sarımsak ekmiş oraya. Çocuk “Ben artık gideyim” dediğinde “Babana söyle sarımsak tarlasına gözüm gibi bakıyorum” diye eklemiş.

Çocuk eve dönüp babasına olanları anlatmış ve “Gerçekten de senin dostun varmış benim ise sadece sıradan arkadaşlarım” demiş. “Yooo, bitmediii” demiş babası, “Şimdi tekrar git dostumun kapısını çal ve açar açmaz yüzüne okkalı bir tokat yapıştır.” Çocuk, “Olur mu hiç öyle şey?” demiş. “Olur olur, ancak o zaman anlayacaksın dostluğun ne demek olduğunu.”

Çocuk çaresiz utana sıkıla tekrar düşmüş yola. Kapıyı çalmış. Babasının dostu kapıya çıkar çıkmaz da “Babamın size iletmek istediği bir şey var” demiş. Nedir o demeye kalmadan çocuk okkalı bir tokat yapıştırmış babasının dostunun suratına. Üzülmüş bir yandan da nasıl vurdum diye.

Babasının dostu demiş ki “Benim de babana iletmek istediğim bir şey var… Söyle o babana biz bir tokada satmayız koskoca sarımsak tarlasını!..”

İşte böyle... Çocuk o zaman anlamış dostluğun değerini ve babasının ‘yüzlerce arkadaşın olacağına bir dostun olsun yeter…’ derken ne demek istediğini…

 

Ninem diyor ki: Hayırlı dost, hayırsız hısımdan yeğdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.