Hava çok soğuk, güneş yok… Tadım da… Buzdolabının yumurtalıkta kalan yarım limon gibi, Fransızcada söylenemeyen ‘r’ harfi gibiyim. O zaman yine yeniden ortaya karışık devam edelim…
-Ben istiyor mutlu olmak, hayat diyor “Yav he he…”
-Neyse, kuşlar da mutluluktan uçmuyor zaten..
-Hayat mı? Tek canla bu bölüme kadar iyi geldim bence…
-Bir kızı on kişi ister, kız kendini istemeyen on birinci kişiyle kafayı bozar!
-Sizin de arada ‘Nabza göre şerbet bitti! İçersen turşu suyu var’ diyesiniz geliyor mu?
-Bir de değil ağzıyla kuş tutsa, bıngıldağıyla timsah avlasa hazzetmediğimiz insanlar var…
-Kimi hatunlara “O eyelaynır az olmuş canım, ekmeğe de sür yolda yersin” demek istediğim doğrudur…
-Gidiyoruz işte dostum; kiminin hoşuna, kiminin zoruna…
-O zaman tüm hasetlere gelsin; Sizin ulaşamadığınız ciğeri biz ortaya söyledik!..
-Hayat bizim, dedikodusu sizin. Hayırdır?
-Koş bak bakayım şu kaçan hevesim mi?
-Elbet bir gün buluşacağız, Zeki Müren yanılmış olamaz!..
-Tamam bir dinozor, bir ejderha değilim ama biz de tükendik yani…
-Göçebelikten yerleşik hayata geçiyon iyi güzel de; hiç düşündün mü bunun kirası var, aidatı var, faturası var…
-Simetri takıntım var benim. Yamuk insanlara tahammülüm yok; ağzı burnu düzelsin istiyorum!..
-Modayı falan boş verin; çare yün içlik!
-Komşunun kısır gönderdiği tabağı boş yollamamak için kısır koyup geri gönderilir. Buna “kısır döngü” diyoruz!
-Bende bozuk vardı, sen kendini niye harcadın?
-Ne demek mandalinalar portakalın çocuğu değil?!.
-Kendimi en çok başkasına akıl verirken beğeniyorum. Bi’ sakinlikler, bi’ dinginlikler, bi’ bilgelikler, bi’ ruhani liderlikler görmeniz lazım. Kendime gelince; elimde gaz bidonu ve çakmakla bekliyorum hangi gemiyi yaksam diye!..
-Yakarsa dünyayı minnoşlar yakar!
-Hayat felsefem; Olursa olur, olmazsa… alıştık zaten…
-Zaten hayat çok garip… Yaşarken elinden tutan yok, ölünce omuzlarda taşıyorlar…
Ninem diyor ki; Kar kuytuda, para pintide eğleşir!..