Güç meselesi mi acizlik mi?

Sanki varlık içinde yokluk çeken futbol fakiriyiz. Yabancıdan medet ararken Abdulkadir ve Umut’u kulübede oturtarak yabancı olduk oyuna... Yazık; dağ gibi umutların kül olduğu gecede Maxi Gomez’in bir tekmesi, bir penaltı ve Uğurcan’ı terse yatıran Ben Yedder’in ustalığı özetledi her şeyi.
Hicran üstüne hicran! Biçare halimizi ne izah ederiz bilmem. Gomez o nasıl bir hareketti, öyle? Ne affı mümkün ne de izahı resmen tokat gibi tekme. Daha dakika 11... Rakibin omzuna basmış faulu almışın ne gerek var o tekmeye, sakin kal. Hayır kırmızı kart ile Gomez hem kendini yaktı hem Trabzonspor’u hem de Abdullah Avcı Hoca’mı. Bir düşün değdi mi hırçınlığa? Yaktın perdeyi eyledin viran. Ah ki ah! Çorap söküğü gibi geldi, arkası. Ne yapsın Gürcü hakem Giorgi Kruashvili?

Avcı korkmasa!

Oysa Monaco denince “futbolda yükseliş”imizin habercisi olan Cevat Prekazi’nin attığı o meşhur gol ve müthiş maç gelirdi hep aklıma.
Haydi... Bu defa sen vur Trabzonspor’um vur, diyordum maçtan önce gruptan çıkmak adına. Milyonerler şehrinde Trabzonspor’un büyüklüğünü göstermek adına.
Ne gezer...

Teşekkürler Bakasetas

Monaco’da destan yazacak isimler, Bakesetas ve Umut Bozok kulübede oturuyor. Neymiş, Paris Saint Germain’den sonra Fransa Ligi’nin en fazla pozisyon üreten takımı Monaco’ymuş.
Neymiş, Fransa’da lig ve kupa şampiyonlukları olan çok kaliteli ve genç oyunculara sahip bir takımmış Monaco.
Söyle Abdullah Hoca’m korkunun ecele faydası var mı? Biraz cesaret 11’e 10 oyunda bile gol getirdi değil mi?
Şut ve gol, şeref sayısı için teşekkürler Bakesetas.
Monaco teknik direktörü Philippe Clement’e dikkat ettiniz mi? II. Louis Stadyumu’nda kazanmak için ne gerekiyorsa yaptı değil mi?

MAÇIN ADAMI: Ben Yedder