Hazret-i Âişe-i Sıddîka’ya iftira edenlerin akıbeti

A -
A +
Âyet-i kerimede buyuruldu ki: "Bu iftirayı işitince, mümin erkek ve kadınlar, kendi ailelerine iyi gözle bakmalı. Bu, meydanda bir yalan ve iftiradır, demelidirler."
 
Hazret-i Âişe-i Sıddıka’yı sevmek,  Ehl-i sünnetin şiarıdır -4-
Hazret-i Âişe’nin şân ve şereflerinden biri de Resulullah efendimizin, onu çok sevmesidir. Resulullaha, “en çok kimi seviyorsun?” denilince, (Âişe’yi) buyurdu. “Erkeklerden kimi?” diye sorulunca, (Âişe’nin babasını) buyurdu. Allahü teala, (Nûr) suresinin 11. âyetinden başlayan (17) âyet-i kerîme ile Hazret-i Âişe’ye  iftira  edenlerin yalanlarını bildirdi. Gelen bu âyet-i kerimelerden birincisinin tefsirini, (Mevakib tefsiri) şöyle bildiriyor: 
(Âişe’ye iftira edenler, sizden birkaç kişidir. Siz bu iftirayı kendiniz için kötülük sanmayın! Bu sizin için hayırlıdır. [Bu iftira sebebi ile çok sevap kazandınız. Onların yalanı meydana çıktığından, sizin şanınız, şerefiniz arttı. Âyet-i kerime, sizin temiz olduğunuzu bildirdi.] O iftira edenlerden her biri için kazandıkları günah kadar cezaları vardır. Büyük iftira yaparak, çok çirkin şeyi söyleyenlere dünyada ve ahirette büyük azap vardır.)
İftira edenlere had cezaları vurulduktan sonra, Abdullah bin Ebi, hakir, zelil oldu. Hassan’ın gözleri kör, Mistah’ın eli çolak oldu. 12. âyet-i kerimede, (Bu iftirayı işitince, mümin erkek ve kadınlar, kendi ailelerine iyi gözle bakmalı. Bu, meydanda bir yalan ve iftiradır, demelidirler) ve 19. âyet-i kerimede, (Müminlerin kötü olarak anılmasını sevenlere, dünyada ve ahirette acı azaplar vardır) ve 26. âyet-i kerimede (Habis söz söylemek, habis adamlara layıktır. Habis adamlara, habis kelam yakışır) buyurulmuştur.
(Hasais-ul-habib) kitabında diyor ki: Resulullahın mübarek zevcelerinden birini kötüleyenin kâfir olduğuna Abdullah ibni Abbas hazretleri fetva vermiştir. Hele, Hazret-i Âişe’yi kötülemek, Kur’an-ı kerimi inkâr etmek olur. Bunun küfür olduğu icma ile sabittir. (Mirat-i kâinat)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Hazret-i Âişe-i Sıddîka, Allahü teâlânın sevgilisinin sevgilisi idi. Peygamberimiz vefat edinceye kadar, onu çok sever ve yanından ayırmazdı. Onun odasında can vermiş ve onun misk kokulu odasına defnedilmiştir. Bütün bu üstünlüklerden ve kıymetlerden ayrı olarak kendisi büyük âlim ve müctehid idi. Peygamber efendimiz, dinin yarısının bildirilmesini ona bırakmıştı. Eshab-ı kiram sıkıştıkları zaman, ona gelip, ona sorup öğrenirlerdi. Müctehid olan böyle bir Sıddîka’ya, Hazret-i Ali’ye uymadı diye, dil uzatıp, ona yakışmayan çirkin iftiraları söylemek Müslüman olana yakışmaz. [Eshab-ı Kiram Risalesi]
Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde, (Erkeklerden vezirim Zübeyr bin Avvam, kadınlardan ise Âişe’dir) buyurdular. [Deylemi]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.