Su akar çukurunu doldurur…

A -
A +
Kamuoyu araştırmaları, doğru yerden tutulduğunda toplumun genel eğilimleri hakkında fikir sahibi olmamızı, çeşitli olaylar karşısındaki tepkilerini ölçmemizi, insanların beklentilerini ve korkularını ortaya çıkararak kendilerini ifade edebilmelerine aracı olur.
 
Ne var ki bu uygulama siyasete hizmet etmekten başını kaldırıp topluma farklı pencerelerden bakmaya fırsat(!) bulamıyor. Hemen her gün anketler üzerinden yapılan bu değerlendirmeler “siyasette kim düştü kim kalktı” falına bakıyor!
Önceki gün yapılan bir yoklamada “en önemli gündem sizce nedir?” sorusuna verilen cevapların ilki ekonomi ve enflasyon, ikincisi zam ve pahalılık üçüncüsü tahıl anlaşması ve sonuncusu da yoksulluk olarak sıralamaya girmiş.
 
Ancak sonuçlar, 2023 seçimlerinde seçmen tercihlerini açık ara tek belirleyenin ekonomi olacağını düşünenler yanılıyor. Nitekim son anketlerde seçmen tercihleri için Ekonominin %36 çıkması şaşırtıcı değil. Diğer küçük dertleri(!) üst üste koyduğumuzda iki katına çıkıyor. Demek ki siyasetçiler ekonomiye takılıp kalmamalı başka dertler de var…
 
Muhalefetin bu yaraları kaşıyarak “Erdoğan’ı deviremezsen partisini zayıflat” stratejisi yürüttüğü anlaşıldı. Muhalefetin iştihasını kabartan onların hamaratlığı değil, iki konser üç etkinlik düzenleyerek seçmende memnuniyet oluşacağını zanneden iktidarın yanılmasıdır…
 
Hesaba katılmayan yaraları yakalamak için haber bültenleri, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden hareketle “Sizce bugün toplum olarak en önemli meselemiz nedir?” sorusuna farklı cevaplar var.
 
İlk sırayı “Aile içi şiddet ve boşanmalar” alıyor. 2001’de 92 bin boşanma gerçekleşirken 2021’de 174 bine kadar çıktı. Boşanma sayısı özellikle son 10 senede belirgin bir artış gösteriyor. 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de kadına şiddet oranı yüzde 38 ile ilk sıralarda. Bunun siyasetle ne alakası var? Diyorsanız söyleyelim. İstanbul Sözleşmesinden çıkmakla çerçeveyi sözde kırdık ama 6284 sayılı kanunun halkası boynumuzda!..
 
İkinci sırayı “Özellikle gençler arasında uyuşturucu kullanımı ve artması” alıyor. Avrupa Uyuşturucu ve Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin 2017 Uyuşturucu Raporu’na göre, Türkiye’de son 10 yılda madde bağımlılığı ve uyuşturucu kullanımı nedeniyle tedavi görenlerin oranının 25 kat arttığı 15 yaş altı madde kullanımının yüzde 92 yükseldiği ifade edilmektedir. Bu musibetin kaç insanımızın ve ailenin hayatını kararttığını tahmin etmek zor değil.
 
Sıralamada üçüncü sırayı “Dolandırıcılar” alıyor. Cuma hutbelerine kadar konu olan bu musibet için yetkililer “Türkiye’de dolandırıcılığı duymayan kalmadı ancak neden insanlar yine de dolandırılıyor?” sorusuna ise “Psikolojik yönü etkili. İnsanlar dolandırıcıların taktikleri karşısında unutuyor” diyorlar. Telefonla adam soymaktan, boş evleri mal sahibi rolü oynayıp kiraya vermeye kadar akla gelmeyecek alanlara sarkan, büyük yıkımlara yol açan bu musibetin mağdurları tahmin edilenden çok fazla…
 
Dördüncü sırada “Sokak şiddeti ve magandalar” yer alıyor. Bugünlerde köşe yazılarında da “Yeni bir tehdit” olarak yer alan maganda ifadesi için herkes kendine göre bir şey anlıyor. Söyledikleri şu: “Magandalık kötü ve tehlikeli bir şey!..” Tehlike, veba gibi yayılan bu hastalığın özellikle gençler arasında yayılması. Sonunda bireysellikten çıkıp mahalle kavgalarına ve cinayetlere doğru evriliyor.
 
Listedeki sıralama; köpeklerin sokakları işgalinden, müebbet hapis alan ve bir süre cezaevinde kalıp iyi hâlden (ne demekse) şartlı salıverilen hükümlünün cinayetlerine devam etmesine kadar uzayıp gidiyor…
 
Şimdi siyaset dünyasının bu tabloyu nasıl değerlendirdiğine bakalım. Muhalefetin zaten çivisi çıkmış böyle bir derdi yok. İktidar cephesinde ise son durum, seçim çalışmalarına hız veren AK Parti ekonominin yanı sıra sosyal politikalar ve çevre gibi alanlarda da çalışma grupları oluşturacak. Maksat seçimlere yürümek için bir yol haritası oluşturmak…
Seçmenin makas değiştirmesi artık kolay değil, yaşadıklarımız ve yaşananlar hepimizin hayatına kıyısından köşesinden dokunuyor. Eskilerin dediği gibi: “Su akar çukurunu doldurur…”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.