Barzani neyin peşinde?

A -
A +

Bir süreden beri, Kuzey Irakta'ki Kürtlerden, özellikle KDP lideri Barzani cenahından, Türkiye ve Türk ordusu aleyhine çok yersiz ve uygunsuz beyanlar sadır oluyor. Mesut Barzani, gâh yeğeni Neçirvan, gâh sözcüsü Huşyar Zebari kanalıyla, husumet yüklü açıklamalar yapıyor... Acaba böylelikle Barzani neyi elde edeceğini sanıyor? Bunları salt kendi iradesiyle mi yapıyor? Çünkü, akla şöyle bir ihtimal de gelmiyor değil; Amerika, başından beri tehdit olarak kullandığı Kuzey Irak Kürtlerini, asker konuşlandırma ve diğer konularda, Türkiye'nin direncini kırmak için bir defa daha provoke etmiş olamaz mı? Böyle bir provokasyon varsa, Barzani bunun ne kadar farkında? Aslında, ellili yaşlarında bulunan ve hayatı acılar ve mücadelelerle yoğrulmuş olan Mesut Barzani, bu kabil provokasyon ve ajitasyonları en iyi bilmesi icap eden kişilerden biri olsa gerek... Zira bugünkü konumunu devraldığı, isminin başına "Molla" sıfatı da ekli bulunan babası Mustafa Barzani'nin serüvenini en iyi bilecek durumdaki kişi yine kendisinden başkası değil. Ve muhtemelen, Mustafa Barzani'nin Rus Üniforması içinde, albay rütbesiyle çekilmiş o çok farklı resmi, yanı başında asılı değilse bile, muhakkak aile albümünün en mutena yerinde mahfuzdur! Özellikle bu resme fokus yapmamızın sebebi var şüphesiz... Çünkü müteveffa Barzani, Ruslarla, İran Şahı ile, İsrail ile, Amerika ile ve daha bilinen ve bilinmeyen pek çok odakla bazen işbirliği, bazen güç birliği, bazen de menfaat birliği yaparak yürüttüğü mücadelesinde; arzusuna ulaşmak şöyle dursun, doğduğu topraklarda can verme şansını bile elde edemedi. Acaba, baba Barzani nerelerde yanlış yapmıştı? Oğul Barzani, bunun bir muhasebesini yapmamış olamaz! Ancak bu muhasebenin pek sağlıklı yapılmadığı anlaşılıyor. Eğer böyle olmasaydı Mesut Barzani ABD'nin atına binip tarihi gerçeklere aykırı istikamette yol almazdı. Türkçe'deki "EL ATINA BİNEN TEZ İNER" atasözünün Kürtçedeki benzeri çok daha kuvvetli bir manaya sahip. Birebir şöyle tercüme edilebilir; "ELİN ATINA BİNEN DAİMA YAYA KALIR..." Mesut Barzani bu gerçekleri bilmiyor olamaz. Ama bildiği halde, nasıl oluyor da hâlâ ABD'nin, İngiltere'nin ve başkalarının atından inmiyor? Barzani bugün ABD ve İngiliz askerlerine kırmızı mühürlü davetiye çıkarırken, Türk askerlerine peşin düşmanlık ilan ediyor. Demek ki bu zat ne tarihten ders çıkarmış, ne de kültür ve geleneklerden bir behre kapmış! Bir kere 100 yıl önce İngilizler, 50 yıl önce de Amerikalılar orada yoktu. Ama Türkler bin küsur yıldan beri oldukları yerde... Barzani'nin İngilizce bilen danışmanları kendisini CIA raporlarıyla bilgilendirmiş olsalar gerek: Bundan 10-12 yıl sonra, yani 2015'te farklı bir dünya olacak. Yani ABD'nin borusu bu kadar ötmeyecek. Dahası da var; ABD Vietnamlıları bıraktığı gibi Barzani ve yandaşlarını da bırakabilir! İkincisi de şu; "Komşu komşunun külüne bile muhtaçtır..." Şark kültüründe komşuluk bağları daha kuvvetlidir. Barzani, düne kadar pasaportunu taşıdığı Türkiye'nin kıyamete kadar Kuzey Irak'a komşu kalacağını düşünmüyor mu? Körfez savaşı akabinde Saddam'ın topla tüfekle kovalayıp yurtlarından sürdüğü soydaşlarına kim kucak açtı? Kar ve çamur içinde kırılan Kuzey Iraklı Kürtlerin Türk topraklarında, yalnızca çevreye verdiği zarar, ABD'nin şimdilerde yine Saddam'a karşı koçbaşı olarak kullanmak için, Barzani ve yandaşlarının ellerine tutuşturduğu yeşil dolarlarla on milyonlar tutarında idi... Kısacası demek istiyoruz ki, bütün bunları bilen Barzani hâlâ neden yanlışta ısrar ediyor? İktidar koltuğunda Saddam değil, kim oturursa otursun yanlış hesabın Bağdat'tan döneceğini niçin unutuyor? Şayet, Mesut Barzani bütün bunları bile bile yapıyorsa, o zaman Kürtçe soralım: BARZANİ ÇI ZANİ? (Barzani neyi biliyor?) Veya neyin peşinde?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.