Wolfowitz'in zoruna bak!..

A -
A +

Yukarıdaki başlığı, "Delinin zoruna bak" anlamında basite indirgemeyin. Zira Wolfowitz deli filan değil, tam tersine çok akıllı ve şu anda etiketi iki numarayı gösterse de Amerikan politikalarını birinci derecede dizayn eden ve herkesçe de Irak savaşının mimarı olarak kabul edilen isimdir... Dolayısıyla ne söylediğini iyi bilen ve mensup olduğu ırk ve dinin icabı olarak da hesapsız ve hazırlıksız konuşmayacak olan biridir. İşte bu Wolfowitz, bazı gazetecilerin çanak sorularından da istifade ile, Türkiye'ye karşı son derece kaba ve aynı zamanda küstahlığa varacak kadar ölçüsüz, ülkemizi neredeyse bir müstemleke yahut kabile devletçiği mesabesinde gören ve öyle değerlendiren mesajlar verdi. ABD Savunma Bakan Yardımcısı özetle şöyle diyor; "Türkiye hata yaptığını kabul ve itiraf etmeli ve bundan sonra Amerika'ya nasıl yardımcı olurum diye düşünmeli..." (Nasıl yardımcı olurum) deyimini, Wolfowitz'in genel üslubuna bakarak, (Nasıl hizmet edebilir...) diye de tercüme edebilirsiniz. Nitekim Türkiye'nin âdeta kayıtsız şartsız teslimiyet içinde olmasını ima eden Bay Wolfowitz, bu maksadını da şöyle ifade ediyor: "Amerikalılar ne derse desin, problem ne olursa olsun İran ve Suriye komşu dememeli. Hata yaptık ne kadar yardımcı olabilirsek olalım demeli..." Suçlamalar çok çeşitli ve uzun. Belki tek yazı yetmeyecek. Ama Wolfowitz'in söylediği en komik şeylerden biri de şu: "Türkiye Irak'ın kurtuluşunu zorlaştırdı... Dünyanın en büyük diktatörü ile işbirliği yapmaya kalkıştı..." Bu laflar apaçık bazılarının zekası ile dalga geçer mahiyette. Öyle ya, ABD tek süper güç ise her türlü yalanı söyleyebilir. Herkesle de alay edebilir. Demagojide sınır tanımadığı bilinmeyen şey değil. Ama Bay Wolfowitz bilmeli ki, işin farkında olanlar bu laflara bir taraflarıyla gülmektedir... Bir kere Amerika Irak'ı kurtarmaya filan gelmedi! Irak'ı işgal etmeye geldi ve etti. Üç tane önemli gayesi vardı; Birincisi süper güç konumunu devam ettirmek için stratejik noktaları işgal ve kontrol altında tutmak. İkincisi petrol kaynaklarını hegemonyası altına almak. Üçüncüsü de İsrail'in güvenliğini garantiye almak... Baknınız Bush'un Güvenlik Danışmanı Bayan Rice'ın geçen hafta İsrail'in Yedeot Aharanot gazetesine verdiği mülakatta söyledikleri şu laflara: "İsrail'in güvenliği yalnız Ortadoğunun değil, tüm dünya barış ve güvenliği için çok önemlidir. Amerika İsrail ile aynı ortak değerleri paylaşmaktadır. Biz Amerikalılar, Yahudilerin devleti olarak gördüğümüz İsrail'in güvenliğinden kendimizi sorumlu kabul ediyoruz..." İşte asıl mesele bu iken, kendisi de Yahudi olan Wolfowitz " Irak'ın kurtuluşu" mavalları ile kimi kandırmaya kalkışıyor? Haa şunu kabul edebiliriz; TBMM tezkereyi kabul etmemekle Amerikan hesaplarını değiştirmiş olabilir. Menfaatlerine çomak sokmuş olabilir. Bunun için ABD Türkiye'ye husûmet duyabilir. Bunlar ayrı hesap. "Çekiç Güç"ün bitirilmiş olmasına fena içerlemiş görünen Bay Wolfowitz, acaba Türk halkının ve yetkililerin bu gücün PKK'ya yıllarca verdiği lojistik ve silah desteğini bilmediğini mi sanıyor? Yahut bir taraftan terörle mücadele ettiğini iddia eden, ama aynı zamanda Irak'taki Halkın Mücahitleri isimli terör örgütü ile resmen anlaşma imzalayanın aynı Amerika olduğunu bilmediğini mi düşünüyor? Wolfowitz, "Türkiye'ye hayrandım ama..." sorusuyla kaplı düşüncelerini dostları aracılığıyla yaymaya çalışsın ama, maymunun gözünün açıldığını da unutmasın. Bugünün yarını da var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.