Vetolar, reformlara karşı bir direniş mi?!.

A -
A +

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yeni hükümet döneminde veto müessesesine kamuoyunu tedirgin edecek tarzda çok sık başvurdu... Son olarak, "Altıncı Uyum Paketi"nin, Terörle Mücadele Kanununun 8. maddesini yürürlükten kaldıran 19. ve 21. maddelerini bir defa daha görüşülmek üzere Meclis'e iade etti. Elbette "veto" hakkı Cumhurbaşkanına anayasa ile verilmiş bir yetkidir. Bunu kullanması da tabiidir. Ancak bu kullanma biçiminin objektif kriterler ve ülke yararı açısından tartışmalı olduğu durumlarda hiç de sevimli bulunmadığını, hatta yıpratıcı etki yaptığını belirtmemiz lazım... Sezer, bahsi geçen sekizinci maddenin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olmadığını iddia ederek, bunun muhafaza edilmesi gerektiğini gerekçede belirtiyor. Şöyle diyor Sayın Sezer; "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararları ile ortaya koyduğu ölçütler karşısında , Terörle Mücadele Yasasının 8. maddesinin kimi daraltıcı koşullar konularak korunması uluslararası hukuka da aykırı olmayacaktır..." Bu maddenin "kimi daraltıcı koşullar konularak korunmasının...", AB'ye karşı yükümlülüğümüzle bağdaşacağını söyleyen Sayın Cumhurbaşkanının, şimdiye kadar Türkiye'nin bu 8. madde ile TCK 312. maddeden pek çok mahkumiyet aldığını nasıl değerlendirdiğini anlamak mümkün görünmüyor! "Kimi daraltıcı koşullar" gibi muğlak bir ifade ile korunmak istenen sekizinci maddeye dair vetonun içte ve dışta, Türkiye'nin ufkunu daraltan, hatta yolunu kapatan bir girişim olarak algılandığını da ifade edelim... Financial Times Gazetesi, "Türk Cumhurbaşkanı insan hakları reformlarını bloke ediyor..." şeklinde başlık attı. Ve bunun devlette reformlara olan iç direnişin bir yansıması olduğunu iddia etti. Adı geçen gazetenin iddiaları bununla da bitmiyor; ".... Cumhurbaşkanı Sezer, askerlerin hakim olduğu MGK'nın geçen hafta yaptığı toplantıda Türkiye'nin hâlâ nüfuzlu generallerinin değişikliklere yaptıkları itirazlardan etkilenmiş olabileceği" şeklinde görüşlere yer veren FT, "Temel değişikliklerin onaylanmasının zor olduğu ve bunun uygulanmasının daha da zor olacağını gösterdiği..." şeklinde bir hükme varıyor... Çok çarpıcı benzerlikte bir görüş de içerden; Radikal'deki köşesinde İsmet Berkan Şöyle diyor; "Bu vetonun arkasında son MGK toplantısındaki tartışmaların bulunduğuna kuşku yok. Ama unutmayın, yasayı MGK'da 8. maddenin kaldırılmasını eleştiren komutanlar değil Cumhurbaşkanı veto etti. Komutanlar görüşlerini söyledi, görevlerini yaptı. Buna karşılık Cumhurbaşkanı görevini yaparken, ilk defa bu kadar keskin ve kesin biçimde kendi özgürlükçü çizgisinden dışarı çıktı." Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, dün Mecliste Ulusal Program ile ilgili önemli bir sunuş yaptı. Söylediğine göre bu program çerçevesinde 93 tane yeni kanun çıkarılacak, 61 kanunda değişiklik yapılacak ve 391 adet yeni idari düzenleme yapılacak... Eğer Sayın Sezer veto işleminde hız kesmezse, Hükümetin de, Meclisin de işi çok zor! Sezer'in katı tutumuna karşılık, Anamuhalefet Lideri Deniz Baykal'ın, reformlarla ilgili dünkü beyanları son derece olumlu ve Türkiye'nin yeni şartlara göre yapmak istediği açılımlara katkı sağlayacak nitelikte idi. Baykal'ı bu tavrından dolayı kutlamak gerekir. Türkiye'nin sıkıntılardan kurtulabilmesi için reformların önünün tıkanmması lazım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.