Yedinci ve sonuncu paket

A -
A +

Avrupa Birliği normları ile uyum çerçevesinde, bugün Meclis Genel Kurulunda yedinci ve herhalde sonuncu paket gündeme geliyor. Ağırlıklı olarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin yetki ve işleyişi hakkında değişiklikler getiren pakette, tüzel kişilere de dernek kurma hakkı tanınmasından, bazı fikir suçları hakkındaki ceza indirimine kadar önemli yenilikler var... Paket üzerinde yapılan tartışmalarda, zaman zaman bazı yorumcuların zorlama kokan yorumlarına rağmen, genel olarak olgunluk içinde ve en önemlisi oalrak da, daha önce yersiz ve gereksiz şekilde yapıldığı gibi bir sivil-asker ayrışması veya zıtlaşmasına mahâl verilmedi. Yalnızca bu yaklaşımı bile Türkiye için önemli bir değişim olarak görmek mümkün. Yani peşin yargılara ve evhamlara kapılmadan, meseleleri ciddi şekilde tartışabilme, ucuzculuğa kaçıp onu bunu suçlama yerine doğruları arama ve hepsinin üzerinde ülke yararını ön plana çıkarıp, kısır çekişmelere iltifat etmeme... Bunlar az şey değil. Çünkü ülkemiz geçmişte cereyan eden bugünkünün zıddı olan tutum ve davranışlardan büyük zarar gördü. Daha önce de bu köşede temas ettiğimiz gibi olayları ve meseleleri sağlıklı tartışabilmek, hedeflenen sonucu elde edebilme açısından olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Yedinci paket ve onun nirengi noktası olan MGK Genel Sekreterliği üzerinde geçmişe nazaran hayli olumlu şekilde bir müzakere yaplabildiğini söylerken, zaman zaman bu müsbet havayı bozacak çıkışlar da olmadı değil. Ama medyanın bu tür sivriliklere fazla yüz vermemesi de tartışmaların doğru istikamette seyretmesini kolaylaştırmıştır. Zira bazı kişilerce kaleme alınıp önemli yerlere postalanan ve kapağında kırmızı zemin üzerinde sadece ay yıldız bulunan "YANILMAYALIM" başlıklı raporlar eğer geçmişteki gibi medya tarafından forse edilseydi, her tarafa çekilebilecek polemikler ortalığı birbirine katardı. Bu da tabii ki, kamuoyunu ister istemez tedirgin ederdi. Keza MGK Genel Sekreterliği Başdanışmanı Mustafa Ağaoğlu'nun paket için verdiği "Bu MGK Genel Sekreterliğini ortadan kaldırıyor. Üç ay sonra dağıtacağız hepsini..." şeklindeki tepkinin de daha çok duygusallık izlenimi verdiğini belirtelim. Çünkü hedeflenen şey, MGK Genel Sekreterliği'nin ortadan kaldırılması değil, onun paralel bir hükümet görüntüsü veren icracı yapısının değiştirilip, Milli Güvenlik Kurulu'nun da anayasadaki konumuna uygun olarak, danışma görevi yapan bir duruma getirilmesidir. Bilindiği gibi, anayasada MGK bir danışma organı olarak ifadesini bulmuşken, 12 Eylül sonrasında, henüz askeri yönetim sona ermeden çıkarılan MGK Genel Sekreterliğinin görev ve yetkileri ile ilgili kanun, Genel Sekreterliğe pek çok icra yetkileri veriyor... Kanunun özellikle 9, 13, 14 ve 19 maddeleri bu yönüyle değişikliğe tabi tutuluyor. Yer sıkıntısı sebebiyle madde metinlerini buraya alamıyoruz. Ama, bu değişikliklerin başka manalara çekilmeye çalışılması, reform paketlerinin gayesine de bu yöndeki milli siysete de ters düşer. Herhalde hiç kimse devlete ve devletin güvenliğine zarar verecek bir şeyi başkalarının hatırı kırılmasın diye yapmaya kalkışmaz. Hele hele Türkiye için meseleyi bu raddeye indirgemek gerçekçi olmaz. Dolaysıyla konuya tek yönden değil, her yönden bakmak gerekir. Eğer mevcut kanunu değişmez ve dokunulmaz olarak kabul etmeye kalkarsak, veya bu yöndeki çabalara başka manalar atfedersek statükoya mahkum oluruz, değişime ve hergeçen gün gelişen yeni şartlara da ayak uydurmamız mümkün olmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.