Meclis'in performansı...

A -
A +

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 22. döneminin birinci yasama yılında gösterdiği performans gerçekten takdire şayan... Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın dün açıkladığına göre, bu dönemde Meclis 20 ve 21. dönemlere nazaran yüzde 40 daha fazla çalışma yapmış. 111 birleşimde, Meclise sunulmuş olan 390 kanun tasarısı ve 176 kanun teklifinden toplam 184 tanesi TBMM genel kurulunda kabul edilerek kanunlaşmış. Bu çalışmalar esnasındaki tutanak miktarı 27 bin 745 sayfa olmuş... Meclis'in bu dönemde yaptığı çalışmaların hacminden ziyade, çıkardığı kanunların muhtevası ve Türkiye'nin hem gelişmesi hem de demokratikleşmesi hususunda taşıdığı ehemmiyettir! Sayın Arınç; "Burası özgürlüğün, demokrasinin, eşitliğin kalbidir ve siz bu kalbin damarları içinde dolaşabilirsiniz.." derken Türkiye'de demokrasinin tam anlamıyla yerleşmesi ve Avrupa Birliği ile entegrasyonun gerçekleşmesi için gereken reformları hayata geçirecek asıl merci olduğunun altını çiziyordu. "Çözüm mercii olarak Meclisin görülmesi" olgusuna da Dilekçe Komisyonuna vaki olan başvuru sayısındaki artışla izahat getiren Arınç, 21. Dönem 1. Yasama yılında gelen dilekçe sayısı 225 iken, 22. Dönemde komisyona 3 bin 143 dilekçe verildiğini ve bunlardan bin 912'sinin karara bağlandığını, İnsan hakları Komisyonuna da 301 başvuru yapıldığını ve bunun 160 tanesinin sonuçlandırıldığını belirterek; "Bu yoğun artışın bir çok sebebi olabilir ama bence en anlamlısı, halkın, sorunlarına çözüm mercii olarak artık Meclis'i görmesidir" dedi. Bu verileri demokrasi anlayışının yerleşmesi istikametinde önemli bir gösterge olarak düşünebiliriz. Meclis Başkanı'nın şu sözleri ise, bize göre en çok üzerinde durulması gereken bir husustur: "Umarım kimse bundan sonra halk iradesini hesaba katmadan plan yapmaya kalkmaz!..." Artık herkesin Meclis'in gücünü dikkate aldığını dile getirirken Arınç herhalde içerde ve dışarda milli iradenin hilafına ve rağmına hesaplar yapan ve bunları gerçekleştirmeye yeltenen odaklardan başkasını kast etmiyordu... Öteden beri hep milli iradenin tecelligahı olarak gösterilen ama, fiiliyatta çoğu kere gözardı edilebilen Meclis'in ülkenin gerçek sahibi olduğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde tescil edilmesi, hem kendisinin performansına, yani ülke meselelerini kararlılıkla sahiplenmesine, hem de dünyanın gidişatına ve demokrasinin işleyişine uygun olarak bu gerçeğin herkes tarafından kabul ve hazmedilmesine bağlıdır. Bu noktada Meclis'in fiziki olarak çok çalışmasından ziyade, meseleler karşısında ülke menfaatleri doğrultusunda ortaya koyacağı irade esastır. 1 Martta tezkerenin reddedilmesiyle Türkiye'nin dünyada büyük itibar kazandığını ifade eden Arınç'a bazı kesimlerden eleştiriler geldi. Meclis kararları konusunda başkanın taraf olması gibi bir geleneğin bulunmadığından bahisle bu durumu biraz garip karşılayanlara ben şahsen katılmıyorum. Zira Meclis Başkanı'nın adı üstünde başkanı olduğu kurumun kararlarına arka çıkmasından daha tabii ne olabilir? Kaldı ki, Meclis'in tezkere konusunda ortaya koyduğu irade, hem demokratik işleyişin bir isbatı, hem de Türkiye'nin bağımsız ve şahsiyetli politika üretmedeki kabiliyeti olarak dost ve düşman herkes tarafından doğru şekilde algılanmıştır. Yine Arınç'ın belirttiği gibi, Özellikle AB uyum yasaları, demokratikleşme ve özgürlükler açısından ülke tarihinde dönüm noktası olacak nitelikte çalışmalardır. Bundan dolayı da haklı olarak son yapılan anketlerde Meclis'in itibar ve güvenirliği oldukça yükselme göstermiştir. Bu çalışmaların devamı da gelecektir. Gelmelidir. Zira vekillerimiz ancak bu şekilde üzerine aldıkları emanetin gereğini yerine getirebilir. Biz de onlara teşekkür borcumuzu ifa ederiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.