ABD suçunu itiraf ediyor ama...

A -
A +

Daha birkaç gün önce (4 ve 6 Ağustos), Amerika'nın Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı atom bombalarından hayatını kaybeden ikiyüz binden fazla insanın anısına toplantılar yapıldı, savaş aleyhtarı gösteriler düzenlendi, insanlığa karşı işlenen suçlar telin edildi... İki şehri yerle bir eden bu korkunç bombaların bıraktığı enkazı kaldırmak ve hayatta kalanların yaralarını sarmak için, yardıma gelen çoğu öğrenci, yirmi bin insanın da sonradan kansere yakalanarak hayatını kaybettiği nükleer felaketin üzerinden elli üç sene geçtiği halde, Japonların acısı dinmiş değil. ABD, Japonya'ya karşı sadece atom bombasını değil, her tarafı yakıp kavuran Napalm bombalarını da kullandı... Özellikle Japon köylerine atılan binlerce tonluk Napalm bombaları savaş sırasında ve sonrasında çok tartışma konusu oldu ama, ABD bu silahlardan vazgeçmedi. Özellikle Vietnam savaşında, bu korkunç bombaları fütursuzca kullandı ve gerillalar için önemli direniş imkanı sağlayan ormanları baştan başa yakarak adeta çöle dönüştürdü. Napalm bombasının yaktığı bir beldeden elbiseleri yanmış ve çıplak vaziyette koşan Vietnamlı bir çocuğun resmi dünya medyasında çok sık kullanıldığı için hafızalarda yer etmiştir. Bu fotoğraf, sahibine gazeteciliğin en büyük mükafatı kabul edilen "Pulitzer Ödülü"nü kazandırmıştı!... Ve bugünün süper gücü ABD, insan hakları kuruluşlarının şiddetle karşı çıktığı Napalm bombasını kullanmaya devam ediyor. Son günlerde Amerikalı bir subayın yaptığı itirafla, bu ülkenin son Irak savaşında da aynı korkunç silahı kullandığı ortaya çıkmış oldu. Sabah Gazetesi'nin gayet geniş bir şekilde işlediği habere göre, Amerika Bağdat'a yönelik harekat sırasında, Safvan bölgesinde Cumhuriyet Muhafızlarının şiddetli direnişini kıramayınca Napalm bombalarını kullanarak Irak askerlerini diri diri yaktı!.. ABD'li subayın "Ölüm için hiç de iyi bir yol değil..." diye dehşetli etkisini anlattığı bu bomba, (Kod adı MK77) tam 227 kilo ağırlığında. Yüzde 21 benzin, yüzde 33 gazyağı ve yüzde 46 polisitren isimli plastik bir madde ihtiva ediyor. Bomba patladığı yerde büyük bir yangın çıkarıyor. İçindeki jeller bir kilometrekarelik alana yayılıyor. Bomba patladığı yerdeki oksijeni de emip bitiriyor ve insanların boğularak ölmelerine yol açıyor. Bombalanan yerlerin yakınında bulunan insanlar, Napalmın kalıcı etkisinde kalıp kemik iliği ve kan kanserine yakalanıyor... ABD Körfez savaşında da bunlardan tam beşyüz tane kullandı ve sonradan inceleme için bölgeye giden kendi askerleri de Napalm ve diğer kimyasal silahların etkisiyle "Körfez Sendromu" denilen korkunç bir hastalığa yakalandı! Habere göre Körfez sendromundan etkilenen ABD askeri sayısı yüzbini buluyor... Bu hastalıktan iki arkadaşını kaybeden er Timoty McVeigh, daha sonra intikam için Oklahoma'da hükümet binasını bombalayarak ikiyüzden fazla kişinin ölümüne sebep oldu ve idam edildi... İşte böyle korkunç bir silah Napalm. Körfez Savaşından sonra şiddetli tepkiler yüzünden bütün stokları imha ettiğini söyleyen ABD meğer yalan söylüyormuş! Şimdi kendi askerlerinin itirafıyla ABD bir kere daha suçüstü yakalandı ama, halen rakipsiz tek süper güç olduğu için kendisine müeyyide uygulayacak bir mekanizma yok. Onun için de dünya ile alay edercesine, Irak'ta bu bombaların kullanılmasının "gerekli ve yasal" olduğunu iddia ediyor. Tıpkı bu ülkeye demokrasi götürmek istediğini iddia ettiği gibi! Ne var ki, "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar..." sözündeki hakikat bir kere daha tecelli etti. Londra ile Washington'da tedavüle konulan yalanlar bir bir ortaya çıkıyor. Bu yalanlar Napalm gibi yakmasa da sahiplerinin yüzünü kızartıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.