Gürüz ve YÖK'teki pürüzler

A -
A +

Nasıl olduysa oldu, YÖK konusunda yine bir gerginlik peydah edilebildi. Meclis içindeki ve dışındaki muhalefet ile devletin konuyla direkt olarak ilgili olmayan kurumları da gerekli katkıyı yaparak sun'i gündemi yine birinci plana çıkardılar. Nedir, ne oluyor? YÖK meselesi niye asıl mecrasının dışında bu kadar tartışmaya yol açabiliyor? Bunu gerçekten sorgulayan var mı? Sokaktaki vatandaşlara sorulursa, YÖK tasarısı çerçevesinde nelerin tartışıldığını yüz kişiden kaçı bilir? Bırakın sokağı, üniversitedeki öğretim üyelerinin kaçta kaçı meseleyi gerektiği gibi ele almış? Aylardan beri işi uzlaşmadan ziyade kavgaya dökmek gibi bir görüntü sergileyen YÖK yönetimi ile bazı rektörler, şimdiye kadar adam akıllı bir çalışma ortaya koyabildiler mi? Yoksa işi tırmandırarak oyalama taktiği mi uyguluyorlar? Taa başından beri 2547 sayılı YÖK Kanununun kılına bile dokundurtmam diye direten Kemal Gürüz'ün niyeti açığa çıkınca, Üniversitelerarası Kurul inisiyatifi ele alarak diyalog kapısını araladı. Ve hükümet kanadı ile yapılan görüşmelerde pek çok hususta görüşbirliği sağlandı. Kalan pürüzlerin de aşılması için bu çalışmaların sürmesi gerekirken yine Gürüz'ün başını çektiği cephe işi sekteye uğratmak için sahneye çıktı. Üniversite açılış törenlerinde uygulanan taktik ile kavga ortamı yeniden kızıştırılınca, işin rengi yeniden değişti. Yakında emekliye ayrılacak olan Kemal Gürüz, sırf diyalog yolunu kapalı tutabilmek için haftalardan beri her vesile ile şunu söylüyor: "İnsan aklını vahiyden üstün tutmayanlarla bir şey konuşulmaz!.." Haydaaa, buyur burdan yak! Yahut dam üstünde saksağan gel bize bazı bazı!.. Sayın Gürüz bildiğimiz kadarıyla fizikçi. Onun mesleğindeki bilimsel yetkinliğini irdelemek gibi bir şeye kalkışacak değiliz. O işi meslektaşları en iyi şekilde yapar. Mesela dünya çapında bir bilim adamı olan Oktay Sinanoğlu der ki: "YÖK Başkanı güya fizikçi ama, benim varlığımdan haberi bile yok..." Sinanoğlu ABD'nin en yüksek prestijli üniversiteleri olan Yale, MIT ve Harvard'da kürsü sahibi ve özellikle Alman Üniversitelerinde "Sinanoğlu Kanunları" ismiyle okutulan pek çok buluş ve kuramın sahibi. Halen dünyada en genç yaşta Profesörlük mertebesine yükselme rekorunu da elinde tutan dâhi bir bilim adamımız. Buna rağmen, Gürüz kendisini niye tanımıyor veya tanımak sitemiyor, bilemeyiz. Dedik ya, sahamız da değil. Ama bir şey var ki, Gürüz'ün metafizik konusunda sıfır noktasında durduğunu gösteriyor. Kendisine müslüman mısınız diye sorulduğunda, "Evet, sosyolojik olarak müslümanım" (Herhalde anam-babam müslüman olduğu için ben de toplumsal şartlar çerçevesinde müslümanım demek istiyor. İ.K.) diye cevap veren Gürüz, elmalarla armutları toplamak gibi bir garabete niye baş vuruyor? Yani bilim ile vahyi niye karıştırıyor veya çatıştırıyor? (Milli Eğitim Bakanı bu yaklaşımı bilim kilisesi kurmak diye tanımlıyor.) En basit dinî bilgiye sahip olan kişiler, bilimin aklın algıladığı sınırlara ulaşamadığını, aklın da kendinden ötesini, yani metafizik âlemi kavrayamadığını bilir ve kabul eder. Kaldı ki, ateist olduğunu söyleyen Bertrand Russel bile, aklın ötesinde bir bilgi âlemi olduğunu kabul eder... Ama hayır, Sayın Gürüz dünyayı yeniden keşfediyormuş gibi, binlerce yıl önce tartışılıp sonuca bağlanmış bir konuyu ısrarla tekrarlayıp duruyor. Ve ne gariptir, bu konuda konuşması gerekenler susuyor. Bir iki tane bölük pörçük yazıdan başka kimseden ses çıkmadı? Bunu da anlamak mümkün değil. Velhasıl bilim adamları dururken üstüme vazife değil ama, ben yine de cahilliğimle Sayın Gürüz'e şu soruyu sormak istiyorum: Siz bana aklı müşahhas olarak, yani elle tutulur, gözle görülür bir şekilde gösterin. Ondan sonra akıl mı üstün yoksa vahiy mi sorunuza cevap vereyim!.. Bir nokta daha var sayın hocam! Aklın üstünlüğünü kabul etmeyenlerle bir şey konuşulmaz demek, bir bilim adamına yakışmaz herhalde... Oysa, sizlerin diyalog yolunu açmada bizlere örnek olmanız gerekmez mi?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.