Ecevit, nihayet DSP liderliğini bırakıyor...

A -
A +

3 Kasım seçimleri bazı siyasi liderleri tasfiye etti. Öyle görünüyor ki, 28 Mart 2004'te yapılacak mahalli seçimler de bazı partileri tasfiye edecek. Buradan hareketle diyebiliriz ki, normal şartlar altında, 2004'ün baharından itibaren Türkiye'de siyasetin yeni bir döneme girmesini beklemeliyiz... Bu değişimin güçlü bir sinyali daha şimdiden alınmış bulunuyor; DSP Genel Başkanı ve eski başbakan Bülent Ecevit DSP Kurultayı ile birlikte genel başkanlık görevini artık bırakacağını açıkladı. Açıklamanın içinde kurultayın yerel seçimlerden sonra yapılacağı da belirtiliyor. Yani nereden bakarsanız demek ki, Sayın Ecevit, daha bir dört ay liderlik koltuğunda oturmaya devam edecek. Bazılarına göre Ecevit, çok daha önce DSP liderliğini bırakmalıydı... Onlara göre son bir iki yılda, Ecevit zaten uzatmaları oyunuyordu. Eğer bunlara katılacak olursak, bu uzatma döneminin de, Ecevit'in siyasi hayatı gibi hayli uzun olduğunu söylemeliyiz! Öyle ya, 1957 yılında ilk defa parlamentoya giren ve 2004 Martından sonra koltuğunu boşaltacak olan Sayın Ecevit, tam kırk yedi yıllık, inişli çıkışlı bir politik kariyerle tarihteki yerini almış olacak. Dile kolay, 1956 baharında dünyaya gözlerini açan bendeniz daha kundağa sarılı bir bebekken siyaset arenasına giren bir zamanların "Karaoğlan"ı, artık gençliği hayli geride bırakıp olgunluk yaşımızı da tüketmek üzere iken ancak emekliye ayrılıyor! Emekliye ayrılıyor derken, politikayı büsbütün bırakıyor gibi algılamak yanlış olur. Zira sadece genel başkanlık görevinden ayrılıyor! Türkiye'nin siyaset geleneğinde bu mesleği tamamen bırakmak nadiren görülen bir şey. Söz gelişi Ecevit'in selefi İsmet İnönü ve onun rakibi Celal Bayar doksan ve yüz yaşlarında iken politikayı hâlâ bırakmamışlardı. Her ikisi de ölünceye kadar siyasetin merkezinde kalmaya devam etmişti. Keza merhum Türkeş'in seksen yaşında vefatına kadar bırakmadığı politikayı, seksenine merdiven dayayan Sayın Demirel'in de bırakmaya niyeti yok... 78'indeki Ecevit'in farklı davranacağını da, sanırım kimse beklemiyor. Evet... Uzun, gergin, çileli ve de inişli çıkışlı bu kırkyedi yılda neler olmadı ki! Hepsi de Ecevit'i çok yakından ilgilendiren, bir darbe, bir muhtıra, bir ihtilal, bir "post modern darbe", bir "sivil darbe" teşebbüsü ve sayısız gizli-açık muhtıralar, entrikalar, dürüst ve kaypak politikalar, dayanışmalar, zıtlaşmalar, çekişmeler... Nelere şahit oldu oteller-moteller, duvarlar dile gelip de gördüklerini, duyduklarını bir seslendirebilseler! Sayın Ecevit'in kendisi çok nazik bir insan olmakla berber, politik üslubu genellikle sivri, keskin ve de gergin bir seyir izledi. İnönü'yü CHP liderliğinden edecek kadar usta bir politikacı olan Ecevit, durumu lehine çevirebilecek her fırsatı değerlendirmekten kaçınmadı. 12 Mart 1971 Muhtırası AP iktidarına karşı verildiği halde, Ecevit bunu üzerine alınıp CHP genel sekreterliğinden istifa etti. Eğer aynı görevde kalsaydı, 1972'de İnönü'yü devirebilir miydi acaba? 1977 seçimlerinden önce kendisine yönelik gizli bir suikast ihbarını aleniyete dökerek, daha doğrusu bunu kullanarak, Taksim'de büyük bir gövde gösterisi yapmayı başardı. Güneş Motel'de pazarlığı yapılan ve AP'den ayartılan 11 vekile 11 bakanlık verilerek teşkil edilen hükümetin kuruluş biçimi, dürüst politikaya veya siyaset etiğine ne kadar uygundu acaba? 12 Eylül sırasında, CHP Genel Başkanlığından istifa haberini bizler gazeteci olarak yayınlayamadık. Çünkü sıkıyönetim haberi sansürlemişti... Genelde kıtlıkların ve krizlerin gölgelediği Ecevit'in uzun siyasi hayatını bir yazıya sığdırmamız tabii ki düşünülemez. Sırası geldikçe bazı olaylara daha detaylı şekilde eğilebiliriz. Meslektaşımız Can Dündar, Ecevit'in belgeselini de hazırlamış. Yalnız yayının gecikmesine Bülent bey biraz alınganlık gösterdi. Hatta "her halde yayınlamak için ölümümü bekliyorlar..." bile dedi. Ama Can Dündar hemen açıklama yaptı ve belgeselin yayına hazır olduğunu söyledi. Hele bir belgesel yayına girsin; belki başkalarının söyleyeceği daha çok şey olur. Dedik ya, dile kolay 47 yıl bir ömür...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.