Gürüz-Baykal paslaşması...

A -
A +

Eğer bir gün Türkiye ucuz polemiklerden, spekülasyonlardan ve de eyyamcı siyasi yaklaşımlardan yakasını kurtarabilirse, biliniz ki, ülkenin sıkıntılardan kurtuluşu da artık kolaylaşmıştır... Ama şimdiki halde insanlarımızın böyle bir şeye pek niyetleri yok! Son zamanlardaki tartışmalara bir bakınız; hâlâ daha teröre isim bulmakla meşgulüz. Yaklaşık otuz yıldan beri başımıza bela olan ve bugünkü sıkıntılarımızın en büyük sebebi olan "TERÖR"e hâlâ daha isim bulamamışsak gerisini hesap edin siz. Medya ve muhalefetin büyük kısmı sadece terörün ismine kulp takmakla meşgul! Eğer bir adını koyabilirlerse kendilerince meseleyi halletmiş olacaklar. Hükümet de bu çevrelerin tarizlerine cevap yetiştirmeye çalışıyor... Anamuhalefet Lideri Baykal, bilinen üslubuyla haykırıyor; "Terörün ismini koymaktan korkuyorlar..." Yahu birader, terör, tedhiş, anarşi hepsi aynı kapıya çıkar. Hepsi de hukuk dışıdır, insanlık dışıdır. Onun bu vasfına başka sıfat eklemeye ne hacet! Ama hayır, onlar işin başka yönüyle ilgilenmeyi tercih ediyor. Türkiye'de bir başka gariplik de emekliliği yaklaşan bazı bürokratların giderayak üzerlerine vazife olan ve olmayan konularda sivri çıkışlarla dikkat çekmeye çalışmalarıdır. Yıllar yılı bürokrasinin geleneklerine uyarak, iş üretmek yerine kilometre doldurmayı yeğleyenler, tam resmi hizmetle bağlarını koparmak üzereyken birden bire aşka gelip vatan kurtarmaya çalışırlar. Bunun son örneklerinden biri YÖK Başkanı Kemal Gürüz... Yarın emekliye ayrılacak olan YÖK Başkanı, bir süreden beri alışılmışın dışında, son derece yadırganan ve zaman zaman bir bilim adamından beklenmeyecek derecede kontrolsüz ve kuralsız çıkışlar yapıyor. Yüksek Öğretim Kurumlarının dağ gibi yığılmış meselelerine çözüm bulmak yerine, belli bir şablona dayalı sloganlarla politika yapmaya çalışan Gürüz son konuşmalardan birinde, yine aynı yola başvurdu; Güya terörle mücadele yolunda öğütler vermek üzere Başbakan'ı itham eden bir nutuk çekti. Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te okuduğu ve dolayısıyla mahkumiyet aldığı şiirin mısralarını okuyarak; "Minareler süngü, kubbeler miğfer..." diyen bir zihniyet ile terörle mücadele olmaz filan dedi. Bir de, yine Erdoğan'ın vaktiyle dönemin Afganistan Başbakanı olan Hikmetyar ile çekilmiş fotoğrafını hatırlatarak, "Bazılarının önünde diz çöküyorlar... Böyle şey olmaz" kabilinden sözler söyledi. Her şeyden önce bir yanlışı düzeltelim: Sözkonusu fotoğrafta Tayyip Erdoğan diz çökmüş filan değil. Orada, apaçık görülüyor ki, Erdoğan'ın oturuşu, Anadolu'da yaygın olan şark usulü, yani minder üzerinde oturma biçimidir. Biraz daha açarsak; askeri eğitimdeki oturma biçimi, bilindiği gibi sol bacağı dizden büküp dikerek, sağ ayağın üzerine oturmaktır. Burada ise tersi, yani sağ bacağı dizden büküp dikmek ve sol ayağın üzerine oturmaktır. Bazıları buna "Cami oturuşu" derler ama, bu yanlıştır. Doğrusu şark oturuşudur!.. Görüyorsunuz, bazılarına laf anlatabilmek için ne ayrıntılara girmek zorunda kalıyoruz. İşte, önce bu günlerde başı maliye ve hukuk ile dertte olan bir medya grubunun, daha sonra da Gürüz'ün yeniden gündeme getirdiği bu fotoğrafın üzerine, Baykal gibi tecrübeli bir politikacı da hiç düşünmeden atladı! Gürüz'den aldığı pası güya gole çevirmek için şöyle bir şey söyledi: "Bazılarının El Kaide ile yandaş olanların önünde diz çökmesi kanıma dokunuyor!.." Burada edebi sanat da var ama, neler olduğunu edebiyatçılara bırakalım. Erdoğan "İslami terör denilmesi kanıma dokunuyor..." demişti ya. Onu hatırlatıyor! Oysa bakınız o fotoğrafın çekildiği yıllarda, Hikmetyar ve El Kaide ve onun başı olan Üsame Bin Ladin, Afganistan işgali dolayısıyla, Amerika Birleşik Devletleri'nin Sovyetler Birliğine karşı desteklediği müttefikleriydi! Üsame, o sıralar CIA'nın en muteber elemanlarındandı... Ama şimdi devran değişti. Bu defa ABD Afganistan'da işgalci. Neyse, biz yine de dostça söyleyelim; Sayın Baykal'a ucuz politika yakışmıyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.