Tiyatro ve gerilla mücadelesi...

A -
A +

Bugünlerde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gezi trafiğini izliyor musunuz? Belki de bazılarınız trafiğin hızından, yapılan resmi temasları takip etmekte zorlanmıştır... Bir süre önce, AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Ankara'da Türkiye'nin AB ile bütünleşme yolunda aldığı mesafeyi netleştirdi ve bütünleşme için hükümetin yaptığı cesur reformları her görüşmesinde üzerine basa basa tekrarladı. Bunun ardından Başbakan Erdoğan, Suudi Arabistan'ın Cidde şehrinde düzenlenen Forumda, (Cidde Ekonomik Forumu), dini temellere dayalı organizasyonların kamplaşmayı körüklediğini belirterek, herkesin dikkatini çekecek şekilde "İslam Ortak Pazarı"'na karşı çıktı. Sizler bu satırları okurken, muhtemelen Erdoğan Davos'taki Dünya Ekonomik Forumunda, Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşme gayretlerini ve küresel rekabet içinde kendisine düşen rolü ifa etmek için neleri yapmayı hedeflediğini anlatacak. Bunun ardından ayağının tozu ile Amerika'ya geçecek ve orada yapacağı bir dizi temasta, özellikle Türkiye'nin "Milli Politikası" olan Avrupa Birliğine üyelik için destek arayacak... Ammaa!... CHP'lilere göre bütün bunlar bir tiyatro... Sayın Baykal öyle diyor; "Biz burada tiyatro oynuyoruz... MGK'da da mı tiyatro oynanacak?!" Baykal, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in irticai faaliyetler hakkında brifing verecek olmasından duyduğu rahatsızlığı açığa vurmak için böyle ifadeler kullanıyor elbet... Sayın Baykal gibi çok tecrübeli bir siyasetçinin böyle bir üslubu tercih etmesi gerçekten hayret vericidir. Ülke gerçekleri ile böylesine kopuk ve vehimlere dayalı bir politik strateji, herkesten önce Baykal için çok zararlı olacak! Esasen CHP'nin bugünkü büyük ekseriyeti ileri yaşta ve son otuz-kırk yılını siyasetle geçirmiş yönetici kadrosu için bir açmaz söz konusu... Evrensel değişime ve ülkesel dönüşüme ayak uyduramayan veya uydurmak istemeyen CHP'liler, demokratik ilke ve kaideleri de çiğneyerek; çok tehlikeli bir süreci başlatmak için teşebbüste bulunuyorlar! CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz'un "GERİLLA MÜCADELESİ" diye adlandırdığı bu yöntem, besbelli milli iradeyi ve demokratik usuller berhava etmek niyetinde... Eğer öyle olmasa, milli irade ile iktidar görevini üstlenmiş olan bir siyasi kadro için "KARŞI DEVRİMCİLER" nitelemesini yapar mı? Yapabilir mi? Topuz'a göre, Başbakan Erdoğan, karşı devrim hareketinin "baş imamı", müsteşarı ve bazı müşavirleri de "baş imam yardımcıları" imiş!.. Böyle bir niteleme ve yaklaşım herşeyden önce millete hakarettir. Çünkü, demokrasilerde, iktidar ve muhalefeti belirleyen milletin oylarıdır. Ama Topuz ve arkadaşları açık bir şekilde ortaya koymuş oluyorlar ki, onlar milletin kararıyla değil, gerilla yöntemleriyle veya demokrasi dışı diğer yollarla iktidarı ele geçirmek gibi bir niyet besliyorlar... Baykal'ın, Devlet Tiyatrosundaki sanatçıları ekmek derdine düşürecek tiyatro söylemi ve Topuz'un dağlardaki eşkıyayı haset ve rekabet duygularına sürükleyecek "GERİLLA" taktiklerini, kamuoyunun ne derece ciddiye aldığını, iki ay sonra seçim sandıklarından çıkacak sonuçlara bakarak öğreneceğiz. Ancak, ondan önce ülkenin demokrasi geleneklerinin ve siyasi istikrar ve barışın, bizzat Ana Muhalefet Partisince dinamitlenmek istenmesinin bilhassa bu partiyi destekleyen sol çevrelerce, hem de acilen değerlendirilmesi gerekiyor. Ülkenin sağlıklı bir siyasi yapılanmaya kavuşması için, gerekli olan "ÇAĞDAŞ SOL"un bir an önce, zamanın çok gerisinde kalan siyasetçilerin kendi partilerine de büyük zarar veren söylem ve eylemlerini dizginlemesi şart! Yoksa 40-50 yıl önceki siyaset anlayışı ile ne CHP, ne de memleketin bir yere varması mümkün değil... Çağdaş sol anlayış elini çabuk tutsa iyi olur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.