Kaçak elektrik, kaçak su, kaçak…

A -
A +
Bedava gibi görünen havamızın da, bitmeyecekmiş gibi sandığımız suyumuzun da, bize pek pahalıya mal olan elektriğimizin de kıymetini bilmek zorundayız. Ve unutmayalım; her hizmetin bir bedeli var…
 
Millî mücadele yıllarında ortaya koyduğu fedakârlık ve cesaret sebebiyle, geçen hafta kendisine ‘İstiklal Madalyası’ verilen Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde, dün yol keserek eylem yapan çiftçilerin haberini izlerken hayli üzüldüm… Elbette kanunların çizdiği sınırlar çerçevesinde, isteklerini dile getirmek, yetkililere sesini duyurmak için her vatandaş, her meslek grubu gösteri ve eylem yapabilir. Ancak isteklerin haklı olup olmaması kadar, yapılan gösteri ve eylemin meşru olup olmaması da önemlidir değil mi? On yıllardır bu ülkede, su ve elektrik kullanımındaki kayıp ve kaçaklar problemini konuşup dururuz. Zaman zaman istatistikler verilir. Özellikle Güneydoğu bölgesinde, kaçak elektrik kullanımının yüzde altmışların da üzerinde seyrettiği ifade edilir. Ancak bu kanun dışılığın ortadan kaldırılması noktasında bir türlü arzu edilen ilerleme kaydedilemez. Peki, sebep nedir? Başından beri devletin gerekli disiplin, düzen ve kontrolü sağlayamaması, yetkili ve sorumluların lakayt davranıp üzerine düşeni yerine getirmemesi, kaçaklara göz yumması ve nihayet böyle bir iklimde; vatandaşlarda da, kanunsuzluğu âdeta ‘hakmış’ gibi gören bir anlayışın yerleşmesi…
Devlet vergi toplamazsa, verdiği hizmetin bedelini vatandaştan tahsil etmezse, hangi kaynakla bunu devam ettirecek? Eskisi gibi fütuhatla mı hazineyi dolduracak?! Her şeyden evvel, vatandaşların bu hususu idrak etmesi gerekir. Zira işin püf noktası tam da burası… O zaman niçin kaçak su veya elektrik kullanmama mani olunuyor diye, kimse eylem yapıp cam çerçeve indirmeye kalkışmaz. Harran-Akçakale yolunu taşlarla kapatıp eylem yapan üç yüz kadar çiftçi, tarımsal sulama için sayaç takılmasına tepki göstermişler. Peki, nasıl olacak bu iş? Daha düne kadar çöl mesabesinde olan Harran Ovasına hayat suyu nasıl gelebildi? 1976 yılında GAP Projesinin temeli atıldığında, yapılacak baraj ve elektrik santralleri ve sulama kanalları için, 40 milyar dolar tahmini bedel biçilmişti. Türkiye, o günkü iç ekonomik şartlar ve dış siyasi sınırlama ve ambargolar sebebiyle, bu parayı ne yazık ki, vaktinde bulamadı. O yüzden de 1990 yılında tamamlanması öngörülen GAP projesi, çeyrek yüzyıllık gecikmeye rağmen hâlâ da tam olarak bitmiş değil!.. Ama, terörle mücadeleye dört tane GAP bedelini harcamak zorunda kaldı!
Demek oluyor ki, para olmadan bu hizmetlerin üretilmesi mümkün değil. Ve bu külfeti de bütün vatandaşlar paylaşmak zorunda. “Her nimetin bir külfeti var…” sözünü sadece dil ile söylemenin bir anlamı yok. Unutmayalım ki, bedava sandığımız havanın dahi bize bir maliyeti var. Şayet temiz enerji üretemezsek, havamızı asla temiz tutamayız. Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Doğalgazla ısınan şehirlerin havasını, kömür ve diğer fosil yakıtlarla ısınan yerlerle mukayese ediniz. Mesela bir zamanların Ankara’sının o isli ve sisli havasını hatırlayınız!.. Hâsılı bedava sandığımız havanın da, bitmeyecekmiş gibi gördüğümüz suyun da, bize çok çok pahalıya mal olan elektriğin de kıymetini bilmeliyiz. Bundan bedava değil de, bedelini ödeyerek faydalanmayı öğrenmeliyiz. Her şeyden evvel bunları israf etmemeliyiz. Suyu bulduk diye ölçüsüzce kullanıp topraklarımızı çoraklaştırmamalıyız.
Ege Bölgesindeki pamuk üreticisi, şayet dört su, bilemediniz beş su vererek ürünü yetiştiriyorsa, Harran Ovasındaki çiftçi de ürüne on veya on bir su vermenin yanlış ve zararlı olduğunu öğrenmeli… Devletin ilgili kurumları da, iş işten geçmeden bu konuda vatandaşı eğitmelidir. Bu arada Harran’da ve başka yerlerde, elektrik dağıtım şirketinin tahsilat şubesinin camlarını kırmanın öncelikle kanunsuzluk ve suç olduğunu herkes kafasına koymalı. Daha önce kayıp ve kaçakları soruşturan bir görevli mühendisin katledilmesi, tam anlamıyla bir vahşet ve eşkıyalıktı! Böyle bir zihniyetle hiç kimse kazançlı çıkamaz. Devlet eninde sonunda düzeni ve otoriteyi tesis eder ve sorumlulardan da hesabını sorar. Buna göre herkes zamanında doğru hesap yapmalı, kendi kendini sıkıntıya sokmamalı. Kaçak yaşamak nereye kadar?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.