Parti disiplini ve AK Parti farkı

A -
A +
Altmış küsur yıllık çok partili siyasi tarihimizde, tek başına iktidar olmayı başaran ‘merkez sağ’ partilerde, zaman içinde meydana gelen ayrışma ve kopmalar, önemli siyasi kriz ve istikrarsızlıklara da yol açmıştır…
 
Tek partili siyasi sistemin aktörü olan CHP’yi, içinde yer aldığı politik serüvenler bakımından ayrı bir fasılda ele almak daha doğru olur... 1950’den sonra, halkın büyük teveccühünü kazanarak; birden fazla kez tek başına iktidar olmayı başaran Demokrat Parti (DP), Adalet Partisi (AP), Anavatan Partisi (ANAP) ve nihayet Adalet ve Kalkınma Partisi, Meclis’teki en kalabalık gruplar olarak, her zaman siyasetin ilgi odağını teşkil ettiler… Türkiye’nin çalkantılı siyasi ikliminde partilerin iç disiplinin sağlanması, birlik ve bütünlüğünün muhafazası, şüphesiz hiç kolay bir iş değildi! Nitekim AK Parti dönemine gelinceye kadar, adı geçen diğer üç parti bu anlamda çok ciddi sıkıntılar yaşadı. DP Grubunda baş gösteren siyasi başkaldırılar karşısında, merhum Adnan Menderes’in, bunalımı gidermek için nelere katlandığı, siyasi tarih kitaplarında uzun uzun anlatılır. Aynı şekilde Adalet Partisinde meydana gelen dâhili ayrışma ve kitlesel kopmanın, iktidarı kaybettirmekle kalmayıp, devamında Türkiye’yi yeni siyasi istikrarsızlıklara sürüklediğini de hatırlayalım…
Siyasetteki beceri ve ustalığını herkesin teslim ettiği Süleyman Demirel, yıllar sonra kendisine sorulan bir soruyu cevaplandırırken, en büyük siyasi pişmanlığının, bilahare Demokratik Parti’yi kuran arkadaşlarının AP’den kopmasına mani olmak için, daha çok gayret sarf etmemek olduğunu söylemiştir. Bu acı tecrübeyi bizzat yaşayan Demirel, 2002 yılı seçimlerinden sonra Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmede, ‘Kalabalık Parti Gruplarının bütünlüğünü korumanın zor olduğunu’ dile getirecekti… Anavatan Partisi, Turgut Özal’dan sonra, bu anlamda bütünlüğünü koruyamadığı gibi, bir daha tek başına iktidara gelme şansını da yakalayamamıştır. Hatta Necmettin Erbakan’ın genel başkanı olduğu ve tek başına iktidar olma şansını bulamayan Millî Selamet Partisi ve daha sonra Fazilet Partisi (FP) de bölünme ve kopmalardan kurtulamamıştır…
Anavatan Partisinin doğduğu siyasi iklim (12 Eylül darbesi ertesinde kuruldu) ve yapısındaki kozmopolitlik durumu dikkate alırsak, bu bünyeden kopmaların yaşanması, daha kolay izah edilebilir. Aynı şekilde devrin şartları icabı, CHP’nin içinden doğan Demokrat Parti için de, benzer bir tezi savunmak mümkün. Bu ikisine göre daha homojenlik arz eden Adalet Partisi’nden, “millîlik” yönü ağır basan grubun dışlanması veya bu grubun uyum sıkıntısı çekip kopması vs. siyasetin her zaman hüküm süren şartlarından kaynaklanan bir sonuçtur. Başka bir ifadeyle, siyasi partilerin mensupları dünya görüşü olarak ne kadar birbiriyle benzeşseler de, zaman içinde farklı tavır ve eğilimlerin ortaya çıkması, eşyanın tabiatındandır… Bu açıdan bakılınca ve özellikle MSP ve FP’de yaşanan ayrılık ve kopmalar da göz önüne alınınca, ilk günden beri AK Parti için de; benzer durumların yaşanıp yaşanmayacağı, en azından rakip partiler tarafından hep gözetilir oldu. Ancak yukarıda sıralanan örneklerin hiçbiri tekerrür etmedi. Burada, AK Parti kurucu kadrolarının davalarına olan inanç ve adanmışlığı ve elbette Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinin rolü çok büyüktür. Makam ve mevkilerin amaç değil, hizmet için birer vasıta olarak algılanması ve öyle değerlendirilmesi beklenen sonucu vermiştir.
AK Parti, disiplin ve her şart altında birlik ve bütünlüğü muhafaza açısından nevi şahsına münhasır bir model ortaya koymuştur. Bu hâl diğer partilerin kimi beklentilerini boşa çıkardığı gibi, ülkemizin yüz yüze geldiği önemli siyasi buhranların bertaraf edilmesi noktasında da fevkalade etkili olmuştur. 2002 yılından bu tarafa, hem tek başına iktidar olma rekoru kırarak hâkim parti konumuna gelme hem de bireysel kopuşların dışında herhangi bir kitlesel bölünme veya kopuş yaşamama yönüyle, apayrı bir siyasi kimlik ve model oluşturdu. Bunun Türk siyasi hayatına yaptığı büyük katkıyı, gelecekte siyaset bilimciler herhâlde daha geniş biçimde ele alacaktır…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.