Ömer Muhtar’dan Halife Hafter’e Libya…

A -
A +

Libya hâlihazırda Türkiye’nin en sıcak gündem maddesi… Libya’ya asker gönderilmesiyle ilgili tezkere dün Meclis’e sevk edildi.  Mevlût Çavuşoğlu muhalefet partilerini bilgilendirdi. Mesele oldukça kritik!..

Türkiye’nin Libya ile imzaladığı münhasır ekonomik bölge (MEB) mutabakatı, son yıllarda varlığı tespit edilen zengin hidrokarbon rezervleri dolayısıyla, bütün dünyanın ilgi odağı ve aynı zamanda bu zenginliğin paylaşımı noktasında, mücadele alanı hâline gelen Doğu Akdeniz’de en büyük oyun kurucu anlaşmadır… Ama Libya sadece Doğu Akdeniz konusu bakımından değil, Kuzey Afrika stratejik dengeleri bakımından da çok kritik bir ülkedir. Libya’nın tarihî, siyasî ve askerî kıymet parametrelerini tam olarak kavramadan değerlendirmek, insanı gülünç durumlara sokabilir. Onun için, “Bir de başımıza Libya çıktı şimdi…” diye sızlananların durumu gerçekten ibret vericidir. Bunlar hâlâ egemenlik ve bağımsızlığın, sınır güvenliğini arttırarak sağlanabileceğini zanneden dar kafalı, zihnî fakirlikle malul tipler! Koca İmparatorluğun parçalanıp dağılmasına sebebiyet veren, İttihat ve Terakki’nin muhteris ama beceriksiz kadrosu bile Libya konusunda bu kadar kısa görüşlü değildi. Yüz küsur senedir başımızı ağrıtan ve daha da ağrıtacağı kesin olan, 12 Adalar fecaatinin, tam da Libya’nın işgali ve kaybından önce gerçekleştiğine dikkat isterim… Libya Türkiye için asla tek boyutlu bir mesele değil. Doğu Akdeniz’deki menfaatlerimizi ve hatta Kıbrıs’ı korumanın, hâlen başımızda büyük dert olan 12 Ada meselesinde yeni bir inisiyatif elde etmenin anahtarıdır. Kuzey Afrika’da yeniden güç ve avantaj elde etmenin köprübaşıdır Libya… Unutmayalım Fransa Tunus’u, hemen akabinde de İngiltere Mısır’ı işgal ettiğinde, Libya’yı elimizden almak için İtalya’nın yolu açılıvermişti.
Şimdi bambaşka bir durumla karşı karşıyayız… Bir asır önce Libya’da İtalyanlara karşı kahramanca direnen büyük vatansever Ömer Muhtar vardı. Bugün ise, kendi ülkesini emperyalistlere yeniden peşkeş çekmek için çalışan, bölgesel ve küresel güçlerin arkaladığı vatan haini Halife Hafter var! Mısır’ın ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Fransa; Rusya ve ABD’nin safında ne aradığını, Libya’yı parçalamaktan ne kazanç elde edeceklerini söyleyebilir misiniz? 2011’de Libya’da iç çatışmalar başladığında, Türkiye orada iş yapan ve çalışan yirmi beş binden fazla vatandaşını, çok hızlı ve başarılı bir operasyonla, kimsenin burnu kanamdan tahliye etmişti. Hatta başka ülkelere mensup yüzlerce kişiyi de o ortamdan kurtarmıştı. Şimdi ise Türkiye çok daha ciddi ve aynı derecede risk de barındıran operasyonları farklı bir konseptte yapmak durumunda… Bu yüzden Libya’ya asker göndermek için gerekli tezkerenin hızla Meclis’e sevk edilmesi, tatilde olan Meclisin olağanüstü toplantıya çağrılması durumunu, genel vaziyetin bir icabı ve mecburiyeti olduğunu gözden kaçırmayalım. Evet, kendi vatanına kasteden hain Hafter’in arkasındaki şer güçleriyle Millî Mutabakat Hükûmetini düşürmek için Trablus kapılarını zorlamaya başlaması, kırmızı alarma geçmek için fazlasıyla yeterli… Daha önce Suriye’de çeşitli sebeplerle yaşanan gecikmenin burada tekrarlanmaması lazım!
Libya ile kasım ve aralık aylarında imzalanan, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına Dair Mutabakat Sözleşmesi ve yine iki ülke arasında imzalanan güvenlik ve askerî işbirliği mutabakatının fonksiyon ifa etmesi için, öncelikle Faiz Serraj başkanlığındaki Millî Birlik Hükûmetinin ayakta kalması şart. Aksi hâlde her şey altüst olur… Şubat ayında Libya için Berlin Konferansı toplanacak. Savaş Baronu Hafter, Hükûmet Başkanı Serraj’ın bu konferansa gitmesini engellemek için son gücüyle Trablus’a yükleniyor. Bu hainin durdurulmasından başka çare yok. Bu konuda Türkiye’nin fiilî müdahalesinden daha etkili bir yol da mevcut değil… Türkiye bir yandan mevcut şartlarda imkânların elverdiği ölçüde Trablus Hükûmetine destek verirken, diğer yandan Berlin Konferansından Libya hesabına olumlu sonuçların çıkması için de diplomatik arenada yoğun bir mesai yapıyor.
Bu cümleden olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tunus’a yaptığı sürpriz ziyaretin önemi ortada. Mısır ve BAE’nin müstemleke zihniyetini yansıtan politikalarının aksine, Tunus ve Cezayir’in, Libya’nın bağımsızlık ve toprak bütünlüğünün muhafazası yönünde tavır koymaları çok değerli… Türkiye Berlin Konferansına Tunus ve Cezayir’in yanı sıra Katar’ın da katılması için çaba harcıyor. Ancak bu diplomatik gayretlerden daha önce Türkiye’nin Libya meselesinde koyacağı askerî ağırlık çok daha önemli ve sonuç elde etmek bakımından çok daha hayati… Meclis’e sevk edilen tezkereyi bu açıdan değerlendirmek gerekir.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.