İran-ABD; tehditte sınır yok!..

A -
A +
Tam kırk yıldır gerilim havasında süren ABD-İran ilişkileri, bu yeni kan davasıyla birlikte, en az bir kırk yıl daha çalkantı içinde olacak… Hâlihazırda tehditlerde karşılıklı el yükseltiliyor. Peki, netice nasıl olacak?     Şiî anlayışında çok farklı bir unsur olan matem kültürü, şu günlerde bütün İran coğrafyasında ve Tahran rejiminin bu açıdan etkili olabildiği başka memleketlerde, bütün boyutlarıyla dışa vurmuş durumda… Dinî lider Ali Hameney’in hüngür hüngür ağlaması, bu noktada çarpıcı bir manzara. ABD’nin suikastla öldürdüğü, milis generali Kasım Süleymani’nin cenazesi, önce Bağdat’tan Necef ve Kerbela’ya; daha sonra İran’da Meşhed, Tahran, Kum, Ahvaz şehirlerine götürüldü. Cenaze helikopterle türbelerin üzerinden dolaştırıldı. Bugün de Süleymani’nin doğum yeri olan Kirman’a götürülecek. Beklenen ve istenen şey oluyor… Tabiatıyla her şehirde bu matem havasının halk üzerindeki etkisi fazlasıyla görüntülere aksediyor. Bu şekilde halkın ABD’ye karşı kin, nefret ve öfkesini kabartmak, intikam için bilenmek, gerekirse bu uğurda ölüm dâhil her şeyi göze almak… Ondan da önce, İran içinde kenetlenmek… Zira uzun zamandan beri, ekonomik sıkıntı; otoriter siyasi baskılar ve sosyal sınırlamalar, halk nezdinde çok ciddi tepkilere yol açmış bulunuyordu. Güvenlik güçlerinin şiddetli müdahalelerine rağmen, haftalarca devam eden nümayişlerde yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti… İran rejimi çok zor bir durumda idi. Şimdi bu cenaze merasimi ve matem sırasında, tekrar ülke çapında bir bütünleşme, millî dayanışma içine girme ve düşmana karşı yekvücut olma durumu sağlanmış vaziyette… Tahran’daki yöneticilerin arayıp da bulamadığı bir ortam. En azından geçici olarak ve görüntü itibarıyla… Fakat iş burada bitmiyor!.. İran Yönetimi çok ağır ve riskli bir yükün altına girmiş durumda. ABD’nin vurduğu ağır darbeye karşı ne yapacak, daha doğrusu ne yapabilecek? “YANLIŞ HESAP BAĞDATTAN DÖNER” diye meşhur bir söz vardır. Acaba hangi taraf yanlış yaptı? Amerika mı, İran mı? Bugüne değil, geleceğe ve işin neticesine bakmak lazım… Bugün için ABD, kimsenin beklemediği bir zamanda ve biçimde, İran’a karşı çok sert hamle yaparak, ne kadar ciddi ve kararlı olduğunu ortaya koymuş bulunuyor. Buna karşılık Kasım Süleymani şahsında İran, fütursuz ve tedbirsiz davranmanın, Trump’ı hafife almanın bedelini ağır biçimde ödemiş durumda. Lakin mesele burada bitmiyor. Yarınlarda daha başka neler olacak? 1960’ların sonunda, ABD Vietnam’a savaş açtığında, yine iki taraf arasında bariz güç-kuvvet farkı vardı. ABD Vietnam’da en az 500 bin asker ile yedi bin uçak ve helikopter kullanmıştı. En kariyerli generallerini orada görevlendirmişti… Peki, sonuç ne oldu? ABD hesabına çok ağır bir yenilgi. Öyle ki, ABD ordusu bugün bile Vietnam travmasını atlatabilmiş değil. Benzer bir durum İran’da da tekerrür eder mi? Bunu zaman ve şartlar gösterecek. Şimdilik iki taraf tehditlerle el yükseltiyor. İran, ABD’nin Bölgedeki 35 hedefinin koordinatlarından bahsederken, Trump da İran’a ait 52 hedefin vurulmasından bahsediyor… İran, iki numaralı adamının öldürülmesini sineye çekemeyeceğine göre (Ki, sineye çekse bugüne kadarki iddialarını kaybetmiş olur…), mutlaka bir karşılık vermesi gerekir. Bu karşılık, Hameney’in danışmanı olan General Hüseyin Dehghan’ın ifadesine göre yine askerî olacak. Bunu bizzat kendisi mi yapacak, yoksa vekillerine (maşalarına) mı havale edecek? Her iki durumda da, Bağdat Elçiliğine yapılan saldırıda olduğu gibi, ABD İran’ı sorumlu tutacak. Bu zincirleme reaksiyon nereye kadar varacak? Hâlihazırda yapılan tahmin ve yorumlara göre, iki ülkenin konvansiyonel bir savaşa girmeyeceği ihtimali ağır basıyor. Fakat karşılıklı tırmandırmalar kontrolden çıkarsa ne olacak? Orasını kimse kestiremiyor. Amerika süper güç olarak kendinden emin, bir de Trump gibi ne yapacağı öngörülemeyen bir başkanı var. Doğru veya yanlış riskleri göze alıyor… Ama beri tarafta vatandaşlarının can güvenliğini düşünen, bunun için endişelenen geniş bir kesim de var. Demokratların yaklaşımı, hiç de Cumhuriyetçiler gibi değil. Washington çok sert bir hamle yaptı. Lakin hiçbir şey bitmiş değil. Acem diyarında şu sıralar öfke, duygusallık ve hamaset tavan yapmış durumda… Ancak İran devlet tecrübesini, ince hesap ve etkili siyaset yapma kabiliyetini de dikkate almak gerekir. Trump, “İran hiçbir savaş kazanmadı ama hiçbir müzakereyi de kaybetmedi” diye tweet atıyor. Şunu söyleyebiliriz; İran, en azından savaşır gibi yapmadan müzakereye oturmayacak!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.