Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’yi kriminalize etmek için ne gerekiyorsa yapıyorlar… Üstelik bunu yapanlar bizzat CHP’li. Dün İstanbul İl Başkanlığı çevresinde ve içerisinde yaşananlar ibretlik!
Cumhuriyet Halk Partisini nasıl bir akıl yönetiyor? 8 Ekim 2023 tarihinde yapılan İstanbul İl Kongresi ve 4-5 Kasım’da yapılan 38. Kurultay’dan bu yana, CHP’de tam olarak neler yaşanıyor? Daha açık soru, CHP nereye doğru ilerliyor?.. Şurası gayet açık, CHP hâlihazırda hiç de iyi bir yöne doğru gitmiyor. Her şey bahse konu İstanbul il kongresi ile başladı sayılır. Onun öncesinde yapılan gizli Zoom toplantıları var tabii. O gün bugündür CHP, zembereği boşalmışçasına bir sath-ı mailde yuvarlanıyor… Nerede duracağı da belli değil. Medyada, bölünme dâhil en kötü senaryolar uçuşuyor. Dava konusu İstanbul İl Kongresi devam ederken, il başkanlığı adayı olan Cemal Canpolat, delege pazarı kurulduğunu ilan etmişti… Bunun akabinde dokuz tane il delegesi, parayla oy alınıp satıldığına dair müthiş iddia ve ihbarlarda bulundular. Hem de rakam vererek. Bazı kişilere 150 bin ila 350 bin TL menfaat sağlandığı, bazı kişilerin işe yerleştirildiği SGK kayıtlarına dayanılarak ifşa edildi. İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu iddiaların ispatlandığına kanaat getirerek, bir ara kararla ihtiyati tedbir hükmünü verdi. İstanbul İl Teşkilatını geçici olarak görevden uzaklaştırdı. Yerine de Gürsel Tekin ve dört tane daha CHP’liyi “Çağrı Heyeti” olarak tayin etti. Buraya kadar her şey anlaşılır durumda. Ama bundan sonrası tam bir kaos… CHP Merkez Yönetimi, hangi akla hizmetse, mahkeme kararına uymamayı ve bu kararı yok saymayı tercih etti. Bir önceki yazımızda da (6 Eylül Cumartesi) bu sakil duruma dikkat çekmiştik. CHP gerçekten akla ziyan işler yapıyor. Mahkemenin geçici il yönetimi için görev verdiği çağrı heyetini binaya sokmamak için tam bir anarşi ortamı hazırladı. Ama unuttukları bir şey var. Aslında unutulacak bir durum yok da, gerçekleri kabullenememek var. İl binası etrafında barikat kurmak, güvenliği sağlayan polislere saldırmak gibi başıbozuk hareketlerde bulunmak… Hele bazı milletvekilleri var ki, vekil sıfatıyla hiç bağdaşmayacak "anarşist" tavrı içinde. Her olayda bu şekilde öne çıkan Mahmut Tanal ve Ali Mahir Başarır gibi isimler... Mahmut Tanal milletvekili dokunulmazlığını suç işleme özgürlüğü olarak anlıyor galiba. Her yerde polise, jandarmaya karşı çirkin ve utanç verici saldırılarda bulunmaktan vazgeçmiyor.
Dün de İstanbul il binası önünde aynı çirkinliğe başvurdular… Peki, sonuçta ne oldu? Devletin gücüyle baş edebilirler mi? Ne gerek vardı o taşkınlığa, kırıp dökmeye? Bu şekilde Türkiye Cumhuriyetinin imajını bozmaya çalışıyorlarsa, beyhude uğraşıyorlar… Gürsel Tekin kırk küsur yıllık CHP’li. Partide İstanbul İl Başkanlığı, Genel Başkan Yardımcılığı, Genel Sekreterlik gibi önemli görevler üstlenmiş bir kişi. Ama CHP’nin mevcut yönetimi, mahkeme tarafından verilen görevi kabul ettiği için onu hain olarak ilan ediyor ve il binasına girmeye çalışırken saldırıda bulunuyor… Binaya girmesini engelleyemeyince de, sözüm ona yeni tedbir yoluna gidiyor. İl binasını kapatma kararı!.. Ne yaparsa yapsın, akıntıya karşı kürek çekmekten başka bir şey değil. CHP’nin kurum olarak yapacağı en doğru şey hukuk kurallarına uymaktır. Kamu düzenini bozacak taşkınlıklardan uzak durmaktır. Velakin hâlihazırda, CHP çok başka yanlış hesapların içinde. İstanbul İl Kongresi yanında, 38. Kurultay için de, bir düzine delegenin parayla ve başka menfaatler karşılığında oy alışverişinde bulunulduğuna dair şikâyet ve ihbarları var ve bununla ilgili olarak Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış dava söz konusu… Yani sadece İstanbul İl Yönetimi değil, Partinin Merkez Yönetimi de çok büyük ithamlar altında bulunuyor. İstanbul ilinin 196 delegesinin oy kullandığı 38. Kurultayda, böylece delegelerin iradesinin etkilendiğine dair ciddi iddialar üzerinden yürüyen bu davada, pekâlâ mutlak butlan veya İstanbul’daki gibi bir tedbir kararı da çıkabilir… Bu durumda Özgür Özel ve ekibi, yine nümayişle ve çağrı heyetini genel merkeze sokmamak gibi anarşik yollara mı sapacak? Bu yollardan beklediği nasıl bir netice var? Gerçekten akıl sınırlarını zorlayan bir tuhaflık hüküm sürüyor. Özgür Özel ve ekibi, 19 Mart’tan beri yolsuzluk, rüşvet ve ihaleye fesat karıştırmak suçlamasıyla tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’na destek için şimdiye kadar en az elli miting yaptı. Elli değil, yüz elli tane miting de yapsa, netice beklediği gibi olmayacak. Başsavcının bile asrın en büyük yolsuzluk davası olarak nitelediği bir olayda, kanun önünde hesap verme durumundaki kişileri, meydan mitingleriyle, sokak gösterileriyle temize çıkarmak asla mümkün değil...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve diğer yöneticiler, devletle zıtlaşarak ve sokaklarda anarşik olaylara kadar varan gösteriler yaparak bir yere varılamayacağını artık kabullenmeli. Dün bütün gün medya organlarında sergilenen İstanbul İl Binası etrafındaki kargaşadan CHP’ye puan geleceğini düşünen varsa, aklını peynir ekmekle yemiş demektir!.. CHP’nin yargı kararlarına saygı duymaktan ve onları yerine getirmekten başka çıkar yolu yoktur. Gerisi beyhude çırpınmalardır. Faturası bilhassa Özel’e çıkacaktır…
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...