Kaydet
a- | +A

Kardeş Libya Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nı taşıyan ve önceki gece Ankara/Haymana’da düşen jet uçağını kırıma uğratan sebep, kaza olsa da olmasa da komplo teorilerine mevzu oldu/olacak…

Öncelikle kardeş Libya halkına başsağlığı dileriz… Elim bir kazada, üst seviye komutanlarını kaybetti. Libya, "Arap Baharı" denilen fitnenin çıktığı günden beri huzursuz ve bu huzursuzluğun bir sonucu olarak ülke fiilen ikiye bölünmüş durumda!.. 2020 Eylül ayında, Libya Millî Mutabakat Hükûmeti (Merkezi Trablusgarp) tarafından Genelkurmay Başkanlığına tayin edilen Orgeneral Muhammed Ali el Haddad, ülkesinin Türkiye ile askerî ilişkilerinin gelişmesinde kilit rol oynayan isimdi. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. El Fitouri Gharibil de ona bağlı çalışan çok önemli bir askerî şahsiyet idi. Bilindiği üzere dört gün önce, Millet Meclisi'nde Libya’ya askerî birlik gönderme tezkeresi oylanıp kabul edilmişti. Libya askerî heyeti de, Türkiye ile askerî iş birliğinin geleceği ve Türkiye’nin bu ülkedeki askerî varlığıyla ilgili konularda görüşmelerde bulunmak üzere gelmişti. Ne yazık ki dönüş yolunda bu facia meydana geldi. Bahse konu uçağın düşmesi, bölgesel atmosferin çok elektrikli olduğu bir zaman diliminde gerçekleştiği için, ilk dakikadan itibaren devreye giren sayısız komplo teorilerine mevzu oldu… Trajik hadisenin sebebi, eninde sonunda kesin kaza olarak tespit edilse dahi, bu komplo teorilerinin sonu gelmez! Libya’nın ve genel olarak bölgenin içinde bulunduğu şartlar, ayağı yere basan-basmayan spekülasyonların yapılmasına ciddi zemin açıyor çünkü. Libya, büyük yer altı zenginlikleri sebebiyle sömürgeci güçlerin her zaman rekabet sahası oldu. 2011 yılında, Arap Baharı diye tesmiye edilen büyük fitnenin ortaya çıkışıyla birlikte en fazla karıştırılan ülkelerden biri oldu. Sonuçta talihsiz ülkeyi iç çatışma ve kardeş kavgasına sürükleyen malum güçler, hâlâ yeni fırsatlar kolluyor. Hatırlayınız Mart 2011’de, (Kaddafi’den aldığı rüşvet paralarıyla seçim kazanan ve yakın zamanda bunun için hapse giren) Fransa’nın Devlet Başkanı Sarkozy’nin, Birleşmiş Milletler kararını dahi beklemeden Libya’yı bombardımana başlaması, yukarıda işaret ettiğimiz, vahşi iştihanın bir yansıması idi… Operasyonun öncülüğünü yapan ABD’nin Libya’daki büyükelçisi öldürüldüğünde, ABD’nin Arap Baharı Politikası kökünden değişiverdi…

Başına küresel güçler tarafından bela olarak sarılan iç savaşta, Libya’nın kalıcı şekilde parçalanmasını önleyen ülke Türkiye oldu. Bundan dolayı günümüzde de Türkiye’nin Libya’daki stratejik ağırlığını çekemeyen, hele hele kardeş ülke ile imzalanan “Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasını” bir türlü hazmedemeyen şer güçlerin sayısı kabarık… Daha üç gün önce, soykırım suçlusu Siyonist Netanyahu’nun ayağına giden Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile Kıbrıslı Rum Kardeşi Nikos Hristodulidis, bahse konu anlaşmanın en fazla karın ağrısını çeken figürler… Tabii bir türlü hayata geçiremediği, enerji hatları projeleri tek tek çöp tenekesine giden insan kasabı Netanyahu da "şeytan üçgeni"nin bir ayağı!.. Rusya Afrika kıtasındaki stratejik varlığını sürdürmek ve güçlendirmek için, Libya’ya ayrı bir önem atfediyor. Dolayısıyla Türkiye’nin Libya üzerindeki etkisinden rahatsızlığını gizlemiyor. İşte bu sebeplerledir ki, Libya Komuta Heyetini taşıyan jet uçağının düşmesinin peşinden komplo teorileri de sökün ediverdi. Zaten bir müddetten beri, Ukrayna-Rusya savaşı sebebiyle Karadeniz sularında ve hava sahasında, kontrolden çıkmış olan insansız hava ve deniz araçlarının giderek daha sık görülmesi, olağan şüpheleri davet ediyordu. Libya uçağına pekâlâ bir drone çarpmış olamaz mıydı? Dilin kemiği yok… Bu durumda şüpheler yalnızca Rusya veya Ukrayna ile sınırlı kalamazdı. Şayet böyle bir şey var idiyse, İsrail’e ait bir insansız hava aracı da olabilirdi. Hatta Yunanistan dahi niçin şansını denemesindi ki… Bu şekilde Türkiye’ye meydan okumak için konuyu, Fransa’ya ve dahi İran’a kadar uzatanlar bol bol üfürüyordu…

Şüpheleri sonuna kadar sorgulamak elbette gerekli olan bir şey. Hele hele konu bir ülkenin ulusal güvenlik meselesi ise… Velakin komplo teorileri üfürmekle değil, akıl ve mantığa dayalı tahkikatla bunu yapmak lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunu yapıyor. Ve bunu kardeş Libya Devleti ile koordineli biçimde yürütüyor. Karadeniz Bölgesinde Rus veya Ukrayna askerî araçlarının kontrolden çıkmış veya bir ihtimal planlı olarak gönderilmiş olması şıklarının, bugün için mantıklı bir sebebi yok. Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya ile ilişkileri normal seyrinde gidiyor ve bunun bozulması için en azından şimdilik bir sebep görünmüyor. Tam aksine barış görüşmelerinde kolaylaştırıcı rol oynayan Türkiye ile daha sıkı münasebet içinde bulunmaları aklın yoludur. Yunanistan’ın böyle bir şeye cüret etmesi zordan öte bir şey. Aynı şekilde İsrail’in boyunu çok çok aşan bir serüvene kalkışması, bugün için rasyonel gözükmüyor…

Velhasıl ilk etapta, aktüel iç ve dış siyasi havadan mütevellit bazı ülkelerin ismi soru işaretiyle birlikte anılsa bile, bu şüpheleri bir temele dayandırmak o kadar kolay değil. Elbette bu elim uçak kazasının sebepleri en ince noktasına kadar tahkik edilecektir. Ve uçağın kaza kırıma uğramasının sebepleri kesin olarak tespit edilecektir. Ne var ki, o güne kadar bazı şüpheler ister istemez zihnimizi meşgul etmeye devam edecektir. Fakat bu şüpheleri de abartmamak lazımdır. Bazıları kasıtlı olarak bu yola tevessül edecektir tabii. Onlara da fazla ehemmiyet vermek zorunda değiliz… Dileğimiz şudur ki, kardeş Libya bugünkü sıkıntılarından en kısa zamanda kurtuluversin!..

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR