Azadlık Meydanı'ndan verilen mesaj...

A -
A +
 
“Zafer süngünün ucundadır…” Hiçbir başarı, harp meydanında kazanılan zafer kadar kesin değildir… 102 sene sonra, Mehmetçiğin Bakü’de Azerbaycan askerleriyle geçit resmi yapması ne anlama geliyor?..
 
 
Azadlık Meydanındaki muhteşem geçit resmi, Azerbaycan’ın yüz yıllık tarihinde bir dönüm noktasıdır… Bu tablo, Avrasya coğrafyası, Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika’ya kadar ilgili bütün çevrelerde, dikkatle takip edilen mesajı en net biçimde vermiştir. Daha önceki yazılarımızda da ifade ettik. Azerbaycan Ordusunun Karabağ zaferi, Kafkaslarda ve dahi Orta Asya’da siyasi, askerî ve ekonomik dengeleri temelinden değiştirmiş bulunmaktadır… 1988 yılından itibaren, Karabağ’da başlayan Ermeni işgal süreci sebebiyle; Azerbaycan, SSCB’den bağımsızlığını kazanma sevincini bile yaşayamamıştı. Ama önceki gün bütün dünya, bu sevinci anbean izledi. Tarihî hakikatin tekerrürüne, bir kere daha şahitlik ettik: Zafer süngünün ucundadır. Ve hiçbir başarı, harp meydanında kazanılan zafer kadar kesin ve keskin değildir… Bakü’deki zafer resmigeçidi, uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek bir ihtişamla icra edildi. Mehmetçiğin 102 sene sonra Bakü’de geçit resmi yapması, bu coğrafya için yepyeni bir dönemin işaretidir. Evet, bu muhteşem merasimden herkesin çıkaracağı mühim dersler var. Türk ve İslâm dünyası açısından, birlik ve dayanışma içinde olmanın ve karşılıklı samimi ilişkiler kurmanın, böyle mutlu neticelere götürdüğü bir kere daha anlaşılmış oldu. Hâlihazırda çözüm bekleyen yüzlerce girift meselesi bulunan İslâm dünyasının, iş birliği ve dayanışmayı hangi zeminlerde araması gerektiğini çok net gösterdi… Küresel güçlere koltuk değneği olmayı marifet ve başarı yolu sanan bazı Arap ülkelerine de, haysiyetli siyaset yapmanın ne demek olduğunu açıkça anlatmış oldu.
Bakü’deki zafer geçidi, otuz seneden beri, Ermeni işgalini seyretmekten başka hiçbir şey yapmayan AGİT ve Minsk Grubuna, moda tabiriyle kapak oldu. Yetmiş küsur seneden beri Filistin ve Keşmir meselelerinde, oyalamadan başka bir şey yapmayan Birleşmiş Milletlere; Kıbrıs konusunda, etik prensiplerden yoksun politikaları sürdürmekte ısrar eden Avrupa Birliğine, haklı olmanın ne manaya geldiğini çarpıcı biçimde gösterdi… Hâsılı, haksızlık ve zulüm yapmaktan kaçınmayan ve bunu alışkanlık hâline getirmiş olan bütün hegemonlara bir şekilde ders verdi. Tabii en başta, Ermenistan’ı başka ülkelerin topraklarına saldırtan malum çevreler dersini almış oldu. Bugüne kadar sözde soykırım davası güden Ermeni diasporası, artık başkalarından tazminat alma sevdasını bırakıp; tam aksine, Ermenistan’ın Karabağ’da işlediği savaş suçları için tazminat ödemeye hazırlansın!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Azadlık Meydanı'ndan verdiği çok önemli mesajlardan biri de bu idi. Karabağ topraklarının kurtarılmasıyla mesele kesinlikle bitmiş değildi. Ermeni işgal güçlerinin ika ettiği, bütün savaş ve insanlık suçlarının hesabı mutlaka sorulmalıydı… Dikkat ediniz, her sene 24 Nisan günü; Amerikan başkanlarının “soykırım” ifadesini kullanıp kullanmayacağı meselesi, artık kadük olmuştur. İlham Aliyev’in ifadesiyle, Karabağ’da Azerbaycan’ın demir yumruğunu yiyen Ermenistan, yaşananlardan mutlaka ders almak zorunda!..
Şayet Ermenistan, bugünkü perişan durumdan çıkmayı ve komşularıyla sulh içinde yaşamayı istiyorsa, toprak talebi gibi ham hayallerden vazgeçip, barışçı yola girmelidir. Dün Recep Tayyip Erdoğan ve İlham Aliyev, Azadlık Meydanı'ndan bu mesajı çok sarih bir biçimde verdiler… Bundan sonrasını Ermenistan ve onu hep yanlış yönlendiren, kışkırtan, komşularına saldırtan "Diaspora" düşünsün! Samimi olarak barışı istemesi hâlinde, Türkiye’nin kapıları kendisine açacağını Sayın Erdoğan ilan etti. Ancak Diaspora ve ona arka çıkan kimi devletlerin saçma sapan tavırları, bu işin önündeki en büyük engeldir. Mesela Fransa Ulusal Meclisinin Karabağ’la ilgili aldığı saçma sapan tanıma kararı… Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda haklı olarak Macron’a çok sert biçimde yüklendi. O kadar ki, “Hâlâ daha siyaseti öğrenememiş…” ifadesini kullandı. Tabii Macron bu sözlere fena hâlde alınabilir. Gelgelelim, öncelikle kabahati kendisini bu hâle düşüren kendi parlamentosunda arasa, daha mantıklı olur. Paşinyan’ın bile Karabağ’ın bağımsızlığını tanımaya kalkışmadığı bir ortamda, Fransız Parlamentosu hangi akla hizmetle bu saçma sapan kararı alma zilletine düşüyor? Besbelli, ülkedeki diasporanın baskılarına boyun eğiyor!..
Özetlersek, Karabağ Zaferi; Kafkasya, Orta Asya, Orta Doğu ve Balkanlar’da yepyeni dengelerin kurulmasına kapı açmış bulunmaktadır. Bu zaferin ihtişamına yakışır şekilde, Azadlık Meydanı'ndan aynı şekilde güçlü barış mesajları da verilmiş bulunmaktadır. Şayet Ermenistan bütün bu yaşananlardan gerekli dersleri çıkarabilirse, onun hesabına da yeni bir dönem başlayabilir. Ve bu bölgedeki bütün devletler için, iyi bir netice olur. Bakalım, Ermenistan’ın yönetiminde söz sahibi olan veya olacak olanlar, bu konuda rasyonel bir tavır içine girebilecek mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.